Rusya'nın nükleer denizaltısı Belgorod ile birlikte anılan süper nükleer torpidosu Poseidon'un ilk sualtı denemelerinin bu yaz yapılacağı belirtildi.
Sputnik'e konuşan Rusya Deniz Kuvvetleri Komutanı Nikolay Yevmenov, Belgorod nükleer denizaltısının bu yıl resmen donanmanın hizmetine gireceğini açıklarken, savunma sanayinden konuya haiz bir kaynak da nükleer enerjili ve nükleer silah kapasiteli insansız sualtı aracı Poseidon'un denizdeki ilk denemelerinin bu yaz yapılmasının planlandığını söyledi.
St. Petersburg yakınlarındaki Kronstadt'ta düzenlenen 2023 Uluslararası Deniz Savunma Fuarı'na katılan savunma sanayi yetkilisi, Poseidon'un halihazırda testlerden geçip güvenli ve operasyona hazır oldukları onaylanan reaktör ünitelerinin bu yaz deniz denemelerinde ilk kez çalıştırılacağını aktardı:
"Poseidon reaktör üniteleri hazır: Üretim safhalarında denendi, test edildi ve performansları ile güvenlikleri onaylandı. Amaçlandığı gibi çalışmaya hazırlar."
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Poseidon'un geliştirildiğini ilk olarak 2018'de Rus parlamentosuna yaptığı konuşmada duyurduğunda, bu tür insansız sualtı araçlarının hem konvansiyonel hem de nükleer silahlarla donatılabilmesinin, uçak gemisi grupları, kıyı tahkimatları ve altyapı dahil olmak üzere çok çeşitli hedefleri vurmalarına imkan verdiğini belirtmişti.
ABD medyasının 'Rusya'nın en öldürücü 5 silahıyla' ilgili haberlerinde liste başına koyduğu, 'radyoaktif tsunamiler tetikleyerek Amerikan şehirlerini yutabileceğine' dair 'Kıyamet Günü senaryoları' çizdiği Poseidon'un denizin derinliklerine ineceğini öğrenen Sputnik, stratejik silah hakkında bilinen her şeyi topladı.
Poseidon Hakkında Ne Biliyoruz?
Orijinal kod adı Status-6 Okyanus Çokamaçlı Sistemi, NATO nezdinde kod adı Kanyon olan Poseidon projesi, ilk olarak 2018'de açıklandığında, Rusya Savunma Bakanlığı, geliştirme çalışmalarının görüntülerini ve otonom torpido operasyonlarının ilkelerinin bilgisayar tarafından oluşturulmuş sunumunu yayımladı. Buna Poseidon'un alt gemisinden ayrılıp okyanus tabanının yakınında manevra yaparak bir düşman uçak gemisi grubu veya bir düşman limanını içerebilecek hedeflere hareketlenmesinin görüntüleri dahildi.
O zamandan beri, Poseidon'un boyutları ve silah yükü dahil ek bilgiler kamuoyuna sunuldu. Otonom torpido 20 metre uzunluğunda, 1.8 metre çapında ve 100 ton ağırlığında.
Nükleer reaktörle donatılmış, uydu haberleşmesi ve yapay zeka yardımıyla otonom olarak çalışan Poseidonlar, temelde sınırsız menzile sahip.
Bu da Dünya üzerindeki herhangi bir sualtı konumuna seyahat etme ve teknik kaynakları elverdiği sürece çalışır durumda kalmalarına imkan tanıyor.
Sistem, yaklaşık saatte 100-130 km arası çalışma hızına ve konvansiyonel patlayıcılar ya da iki megatona kadar patlayıcı gücü olan nükleer savaş başlığı taşıma kabiliyetine sahip.
Poseidon'un Taşıyıcıları Hakkında Ne Biliyoruz?
Belgorod denizaltısının geliştirme ve test etme aşamasında kullanılmasının ardından, Poseidon'u sürekli taşıması amacıyla Proje 09851 Habarovsk sınıfı olarak bilinen özel amaçlı denizaltı serisi inşa ediliyor.
Yeni denizaltı filosunun lideri Habarovsk'un ilkinin geçen yıl denize indirilmesinin ardından 2024 yılında Pasifik Filosu'nda hizmete girmesi bekleniyor. 2017 yılında inşasına başlanan ikinci denizaltının ise 2025 yılında Kuzey Filosu'nda hizmete girmesi bekleniyor. Habarovsk sınıfı iki denizaltı daha sipariş edildi.
Borei sınıfı nükleer enerjili balistik füze denizaltılarının bir modifikasyonu olduğuna inanılan, onlarla aynı temel gövdeye sahip olan Habarovsk sınıfı denizaltıların, 6 adede kadar Poseidon ve muhtemelen, düşman gemilerinin saldırılarına karşı savunma için 6-8 533 mm torpido taşıyacak şekilde uyarlandığı sanılıyor.
ABD Poseidonlar Hakkında Ne Diyor?
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 2018'deki Nükleer Duruş İncelemesi'nde Rusya'nın 'yeni bir kıtalararası, nükleer silahlı, nükleer enerjiyle çalışan, denizaltı otonom torpido geliştirdiğini' kabul ederek Poseidon'un stratejik önemini teslim eder gibi göründü.
2020'de ABD Donanma Enstitüsü, 'balistik füze savunması geçirmez olduğu, patlatılana kadar tespit edilemeyeceği göz önüne alındığında, yeni sistemin sonuçlarıyla ilgili ne dense abartılı olmayacağını' belirtti.
Yine 2020'de ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD kıyı şehirlerini 'radyoaktif tsunamilerle' yutabileceğine dair korkularını dile getirdiği Poseidon'un 'uygulanabilir uluslararası yasal kural ve ilkelerin potansiyel ihlali' olarak kınadı.
Poseidon'un Bir Öncülü Var mı?
Poseidon aslında Rusya tarafından geliştirilen ilk kıyamet günü torpidosu değil.
1940'ların sonuna denk gelen nükleer çağın şafağında, Sovyet mühendislerine savaş durumunda ABD kıyılarına doğru fırlatılabilecek nükleer silahlı torpido yaratma görevi verildi.
T-15 olarak bilinen son derece gizli proje, SSCB'nin ilk nükleer bombasını patlatma denemesini gerçekleştirmesinden kısa süre sonra, 1949'da geliştirilmeye başlandı. Ancak bu, Moskova'nın o zamana kadar yaklaşık 300 nükleer stok biriktirmiş Washington ile nükleer eşitliğe ulaşmasından önceydi.
T-15 projesinin torpidosu 23.5 metre uzunluğunda, 1.55 metre genişliğinde, 40 ton ağırlığındaydı ve termonükleer savaş başlığına sahipti. SSCB'nin ilk nükleer enerjili denizaltısı Proje 627 Kit sınıfı (Kasım sınıfı) saldırı denizaltısından fırlatılması öngörülmüştü.
Torpidonun öntasarımı 1953 yılında, taşıyıcısınınki ise bir yıl sonra tamamlandı. Poseidon'dan farklı olarak, nükleer enerjiyle çalışmayan T-15'in yaklaşık 30 km yol kat ettirecek kadar enerji sağlayan elektrik motoru vardı.
Deniz Kuvvetleri, projeyi inceledi ve sorunlu olduğu sonucuna vardı. Tasarımından T-15'in çıkarıldığı Proje 627 sınıfı, 1990 yılına kadar Sovyet Donanması'nda geleneksel saldırı denizaltısı olarak başarılı şekilde hizmet verdi.
Sovyet akademisyen Andrey Sakharov da Poseidon'a benzer bir fikirle uğraştı ve ve anılarında 1960'ların başında doğrudan akışlı nükleer sudan buharla çalışan jet motorlu denizaltından fırlatılan, sudan fırlayıp birkaç yüz kilometre uzaktaki hedeflere saldıran 100 megatonluk nükleer torpido konseptini bulduğunu hatırlattı.
Rusya Poseidon'u Neden Geliştirdi?
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, ABD ile NATO'daki müttefikleri, Rusya'nın stratejik güvenliğini baltalamak için bir dizi adım attı, öncelikle Batı ittifakını Doğu Avrupa'ya doğru genişletti, bunu yapmayacağına dair tekrar tekrar söz vermesine rağmen, NATO, feshedilmiş Varşova Paktı'nın her eski üyesini, 3 eski Sovyet cumhuriyetini ve 4 eski Yugoslavya cumhuriyetini yuttu.
2002'de Washington, nükleer süper güçlerin gelişmiş anti-balistik füze savunmaları geliştirmesini sınırlaması bakımından 1972'de çığır açan bir silah kontrol anlaşması olan Anti-Balistik Füze Anlaşmasını tek taraflı olarak çöpe attı.
Washington, eşzamanlı olarak 2000'lerde 'haydut güçlere karşı korunmak' gerekçesiyle Avrupa'da füze savunma sistemleri -önce Çek Cumhuriyeti ve Polonya'da, ardından Polonya ve Romanya'da, ikincisi Aegis Ashore tesislerinin inşasını içeren şekilde- konuşlandırmaya başladı.
Ciddi endişe açıklayan Moskova, bunların nükleer başlıklı Tomahawk seyir füzelerini fırlatmak için kullanılan MK 41 Dikey Fırlatma Sistemlerini kullandığına ve bunlarla donatılırsa, Rusya'nın sürpriz bir ABD saldırısında sadece 2-5 dakikalık uyarı süresi olacağına dikkat çekti.
Bununla kalmadı. Yine 2000'lerde ABD askeri planlamacıları, bir düşmanın nükleer caydırıcılığını etkisiz hale getirmek ve liderliğini devirmek için yüzlerce hatta binlerce konvansiyonel seyir balistik füzesinin toplu olarak fırlatılmasını öneren bir girişim olan Ani Küresel Saldırı konseptini geliştirmeye başladı.
Bu adımlar, Rusya'yı, Batı'da daha çok Ölü El olarak bilinen Sovyet döneminin Çevre otonom nükleer kontrol sistemini yeniden etkinleştirmeye sevk etti. Bu sistem, düşman ilk saldırıyı başarıyla gerçekleştirir ve Rusya'nın karar alma merkezlerini ortadan kaldırırsa, Rusya'nın nükleer silahlarının otomatik olarak fırlatılmasına izin veriyor.
Güvenin sarsıldığı ve anlaşmaların zayıflamış veya rafa kaldırılmış olduğu bir ortamda Rusya, Poseidon, Avanguard hipersonik süzülme aracı, Sarmat kıtalararası balistik füzesi ve Kinjal hipersonik füzesi dahil olmak üzere yeni nesil stratejik silahlar geliştirdi.
Hep birlikte, küresel stratejik istikrarın korunmasına yardımcı olmak ve sürpriz düşman ilk saldırısı olasılığını ortadan kaldıracak kadar saldırgana yıkıcı kayıplar verdirmek için tasarlandılar.