Avrupa'nın birçok bölgesinde Kuran yakma eylemleriyle ünlenen Danimarkalı aşırı sağcı politikacı Rasmus Paludan'a ülkesinden kötü haber geldi.
Danimarka makamları, Paludan'ın Bornholm Adası'ndaki büyük bir siyasi festivale katılımını güvenlik gerekçesiyle yasakladı.
Festival tarihinin ilk siyasi yasağı
Ada polisi, 'Folkemodet' olarak adlandırılan festivale katılmasının 'hem kendisi hem de başkaları için risk oluşturabileceği' öngörülerek kararın alındığını açıkladı. Bu karar, festival tarihinin ilk siyasi yasağı olarak kayıtlara geçti.
Danimarka Güvenlik ve İstihbarat Servisi (DSIS) de kendisine etkinlik için özel koruma sağlanmasının mümkün olmadığını duyurdu. Paludan, kısıtlamanın kendisini tehlikeli bir duruma soktuğunu söyledi.
Ülke basınına konuşan aşırı sağcı politikacı, Kovid-19 pandemisinde 15 milyon vizonu itlaf kararı alan Başbakan Mette Frederiksen'e de atıfta bulunarak, "Polis, tartışmayı benim için en tehlikeli hale getirererek, vizon katilinden güvenli mesafeye çekip beni zor duruma sokuyor" dedi.
Yasağa rağmen festivale katılacağını söyleyen Paludan, "Talimatlara uyacağım ve yasak bölgenin dışında kalacağım. Muhtemelen korumasız olacağım ve herhangi bir terörist beni vurabilecek" ifadelerini kullandı.
Rasmus Paludan kimdir?
Avrupa dışı göçü sonlandırmayı amaçlayan aşırı sağcı Stram Kurs (Sıkı Yön) Partisi'nin lideri Paludan, İslam'ın temel kaynağı Kuran'ı yaktığı eylemleriyle ün kazandı.
Gösterilerini genellikle göçmenlerin yoğun olduğu banliyö bölgelerinde veya camilerin yakınında düzenlediğinden bu durum bazen tansiyonun yükselmesine neden oluyor.
Partisi 2019 seçimlerinde yüzde 2 barajını aşamadığı için aday olduğu bölgeden parlamentoya giremeyen Paludan'a yönelik tehditler takip eden yıllarda artış gösterdi. Öyle ki, aşırı sağcı politikacının El Kaide'nin ölüm listesinde bile adı geçiyor.
İsveç pasaportu da bulunan Paludan, bu yılın başlarında Stockholm'deki Türkiye Büyükelçiliği binasının dışında bir Kuran yakarak uluslararası basında manşet oldu.
Eylem, İsveçli ve Avrupalı yöneticiler tarafından ivedilikle kınansa da, Stockholm'ün Türkiye tarafından onaylanması gereken NATO üyeliğini oldukça zora soktu.