Ukrayna krizi

Novaya Kahovka barajına kim saldırdı?

Kahovka Hidroelektrik Santrali, bu sabah ağır bir hasar aldı. Santralin yapıları arasında yer alan Novaya Kahovka barajı yıkılırken kontrolsüz şekilde akan sular büyük çağlı su baskınlarına, Dinyeper Nehri'nin her iki yakasında elektrik ve su kesintilerine yol açtı.
Sitede oku
Baraja düzenlenen saldırı, Ukrayna güçlerinin Rusya topraklarına karşı saldırıya geçtiği bir döneme denk geliyor. Ancak Ukrayna, baraja kendisinin saldırı düzenlediğini reddediyor.

Dinyeper Nehri üstünde yer alan ve kısmen beton kısmen de topraktan yapılan Novaya Kahovka Hidroelektrik Santrali, Sovyetler döneminde 1956’da inşa edildi.

Santral ve bünyesindeki baraj, elektrik üretiminin yanı sıra, 2 bin 150+ kilometrekarelik, 240 km uzunluğunda, 18.2 milyar metreküp tatlı su içeren devasa bir havuz olan Kahovka Baraj Gölü'nün de ortaya çıkmasına hizmet etti. Bu baraj gölü, Herson, Zaporojye ve Dnepropetrovsk bölgelerini besliyor, Dinyeper boyunca su akışını düzenliyor, taşkınları önlüyor ve Kuzey Kırım, Kahovka ve Dinyeper-Krivoy Rog kanallarına tatlı su sağlıyor. Buna ek olarak yerel madenleri, fabrikaları ve yerleşim yerlerini besliyor, çiftçilik için su sağlıyor ve en önemlisi de Zaporojye Nükleer Santrali'nin soğutulması için kullanılan suyun tedarikini sağlıyor.

Rusya ordusu, Kahovka Hidroelektrik Santrali'ni 24 Şubat 2022'de özel askeri harekata başladığı gün kontrolü altına alarak bu tesisin ne kadar önem taşıdığına vurgu yaptı.

Rusya, kısmen Ukrayna güçlerinin Kahovka Hidroelektrik Santrali'nin barajını yıkma olasılığına ilişkin endişeler nedeniyle Ekim 2022'de Dinyeper Nehri'nin sağ yakasındaki sivilleri ve askerleri tahliye etmek için harekete geçti.

Aynı ay içinde Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nde tesisin çevresindeki durumla ilgili bir mektup dağıttı ve Rus Daimi Temsilci Vasiliy Nebenzya, Kiev'i 5 ay boyunca günde yaklaşık 120 füze ve mermi kullanarak Novaya Kahovka'nın bombalanmasını içeren korkunç bir provokasyon düzenlemekle suçladı.

Nebenzya'nın uyarıları görmezden gelindi ve aradan yedi ay geçti, bugüne gelindi. Ancak Moskova'nın endişelerini hatırlamak veya dikkate almak yerine Batı medyasının büyük bölümü, beklendiği gibi, sivil altyapıya yönelik bu son terör eyleminden Rusya'yı sorumlu tuttu.

Büyük bir İngiliz gazetesi "Ruslar barajı bombalamakla suçlanırken Avrupa'nın en büyük nükleer santrali risk altında" diye yazarken bir diğeri de "Herson yakınlarında büyük bir baraj patladı ve 'felaket' korkusu yaşanıyor: Ukrayna, patlamanın büyük yıkıma, sellere yol açmasından ve nükleer santral için risk oluşmasından Rusya'yı sorumlu tutuyor" ifadelerine yer verdi.


Batılı ana akım medyanın büyük bölümü, haberlerinde Ukraynalı yetkililerin söylediklerine odaklanan alıntılara, 'Rus saldırganlığı' hakkındaki eskimiş nakaratları içeren metinlere ve Moskova'nın Ukrayna'nın provokasyonlarına dair uyarılarını görmezden gelen yazarların umursamazlıklarına atıf yaparak Zelenskiy ve yabancı destekçilerinin sesi olmak için adeta yarıştı.

Financial Times, barajdaki gediği Rusya'nın elindeki 'yeni bir silah' olarak nitelerken saldırının Rusya'nın Herson ve Kırım'daki yerleşim birimleri ve altyapısı üzerinde yaratabileceği feci etkiyi tümüyle görmezden geldi.


Alman Bild gazetesi manşet haberinde ilk olarak 'Ruslar havaya uçurdu' ifadesini kullanarak niyetini hemen belli etti ancak daha sonra bunu 'Ukrayna'da büyük bir baraj yıkıldı' olarak düzeltti ve hemen Ukrayna medyasındaki öfke kıvılcımlarını okurlarına aktardı.


Ana akım medyanın mantığına göre Rusya'nın milyarlarca dolarlık kendi altyapısını imha etmesi, yakındaki yerleşim yerlerini tahliye sürecine zorlaması, Kırım'ın içme suyu kaynağını tehdit etmesi (yarımada, sekiz yıl süren eziyetli bir su ablukasından sonra yeniden suya kavuşmuştu) ve Zaporojye NGS'nin kritik soğutma sistemlerini potansiyel olarak tehdit etmesi tamamen akla yatkın(!).

Belki de NATO'nun Rusya'ya karşı yürüttüğü vekalet savaşı nedeniyle kaçınılmaz olan Batı medyasının bu yaklaşımı, Zaporojye NGS'ye ve geçen sene Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarına düzenlenen saldırılardan sonra Batı medyasına yansıyan tutumu anımsattı. Nitekim Batı medyası bu iki olaydan sonra da hemen Rusya'yı suçlamaya koyulmuş ancak "Neden?" sorusuna cevap aramayı akıl edememişti.
Yorum yaz