‘Türkiye üretim ekonomisine geçiş yapmalı’
“Türkiye ilk önce kendi ekonomik programını hazırlamak ve üretim güçlerini devreye sokmak zorunda. Çünkü Türkiye cari açık vererek büyüme, ithalata bağlı büyüme batağına saplandı. Mehmet Şimşek sıcak para bulma noktasında Türkiye’ye yardımcı olabilecek bir kafa yapısına, eğitime sahip bir arkadaşımız. Kötü biri değil. Ama Mehmet Şimşek ile üretim atağı yapamazsınız. Ancak Türkiye’nin şu anda karşı karşıya kaldığı döviz bulma sorununu aşabilirsiniz. Türkiye dış ticaret açığı vererek büyüyor. 44 milyar dolar dış ticaret açığı var. Siz o 44 milyar doları yurt dışından bulacak adamı getiriyorsunuz. Kimi getirirseniz getirin o açığı yaratmayacak bir ekonomik sistem kuracak adam olsun. Türkiye yurt dışından ithal ettiği ara malını burada üretmek zorunda. Bunun başka formülü yok.”
‘Devlet fabrika kurarak dış ticaret açığını kapatabilir’
“Hangi sektörlerde Türkiye’de üretebilecekken üretmekten vazgeçtik veya hiç üretmedik? Bunları saptayalım, bunların fabrikasını kuralım. Türkiye’nin petrol ve doğal gazdan sonra en büyük dış ticaret açığı verdiği yer petrokimyadır. Bahsettiğim petrokimya tesisinin kuruluş maliyeti yaklaşık 25 milyar dolar. Özel sektör böyle bir yatırımı Türkiye’de yapamaz. Çünkü yapımı uzun, geri dönüş süresi uzun, rekabet riskleri var. Buna ancak devlet girer. Türkiye’nin ihtiyacı buysa devlet yapacak. Karma ekonomik sistem dediğimiz şey bu. Türkiye eğer devletin arkasında olduğu bir üretim planıyla dış piyasalara giderse o şu demektir; ‘Biz devlet olarak bu planın arkasındayız. Bu petrokimya tesisi, şu tesisi, bu tesisi yapıyoruz. Bu tesisler üretmeye başlayınca Türkiye dış ticaret açığını kapatacak. Böylece Türkiye’nin bir ödemeler dengesi riski ortadan kalkacak. Devlet olarak biz bunun arkasındayız’ derseniz uluslararası piyasalar buna ikna olur ve bu Türkiye’nin battığı bu bataktan çıkışı olur.”
‘Dünyada yeni bir saflaşma yaşanıyor’
“Dünyada başlayan bu saflaşmada Türkiye’nin bir pozisyonu var. O da şu; ‘Biz NATO ile Rusya’ya her türlü yaptırımı uyguluyoruz’ demedi. Ama doğal olarak ‘Biz NATO’yu da karşımıza aldık’ demedi. Bunu söyleyebilmek de bu kadar kılcal damarlara kadar sinmiş bir düşünce sistemini bir anda atamıyorsun. Onun için bu zaman alır. Ancak mecburuz. İktisadi olarak baktığımızda BRICS ülkeleri; Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan şu anda G7’yi yakalayıp geçmiş durumda. Satın alma gücü paritesi ile baktığımızda dünyanın en büyük 7 ülkesini geçmiş durumda. Ayrıca üretim, teknoloji gücü açısından da baktığımızda örneğin ihracatta Çin dünya şampiyonu. Bu bize bir şey söylüyor; dünya değişiyor. Başka güçler çıkıyor ortaya. Mesela Çin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile bir kalkınma ittifakı programı hazırlanmak üzere bir araya geldiler. Rusya’nın Sovyetler Birliği’nden gelen bir alışkanlık olarak Türk cumhuriyetleri üzerinde etkisi vardır. Türkiye’nin Türk cumhuriyetleri üzerinde etkisi vardır. Çin bu toplantılarda aslında ittifak göz kırpıyor bize.”
‘Seçimi Kılıçdaroğlu’nun politikaları kaybetti’
‘Rusya düşmanlığı kaybettirdi’
“Anadolu’daki halk şunu biliyor; FETÖ Amerika’da oturuyor. FETÖ kaset kumpaslarının sahibi, darbeci. Muharrem İnce’ye 45 gün bir kumpas yapıldı ve Kılıçdaroğlu hiç sesini çıkarmadı. Bu sanatçı denilen ‘etki ajanları’ taraftar gibi bu saldırıya çanak tuttu. Kılıçdaroğlu sustu, Muharrem İnce çekiliyorum deyince dalga geçer gibi ‘Halil İbrahim sofrasına gel’ dedi. Sonra Rusya’ya döndü ve ‘Kaset kumpaslarının arkasında sen varsın’ dedi. O zaman kahkahayı attım. Yani FETÖ’nün oturduğu yer belli, kumpasçı belli, bunu basına ve sosyal medyaya düşürüp yayanlar FETÖ’cü gazeteciler bunu herkes biliyor, sen dönüp Rusya’ya bunu söylüyorsun. Samimi söylüyorum arkadaşıma döndüm ‘Bu adam çıldırmış’ dedim.”