İran'ın Sistan-Beluçistan eyaletine bağlı Hirmend ilçesindeki Sasuli Karakolu yakınlarında Taliban'ın sınır güçleri ile İran sınır muhafızları arasında 27 Mayıs’ta çatışma çıktı. Çatışmalar sırasında 2 İran sınır muhafızı ve 1 Taliban üyesi hayatını kaybetti.
Taliban geçici hükümetinin Savunma Bakanlığı, İran askerlerinin Nimroz eyaletinin Kang ilçesine bağlı sınır bölgesinde ateş açmasının iki taraf arasında çatışmalara neden olduğunu iddia etti.
İran Emniyet Teşkilatı Genel Komutan Yardımcısı Kasım Rızayi de yerel saatle 10.00 sularında Taliban güçlerinin sınırdaki Sasuli Karakolu'na ağır silahlarla ateş açmaya başladığını ve İran sınır muhafızlarının da ateşe karşılık verdiğini belirtti.
İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, sınırda yaşanan çatışmaların ardından Taliban yetkilileriyle görüşmeler yaptıklarını, sorunun çözüldüğünü ve sınırlarda güvenliğin sağlandığını söyledi. Ancak bölgedeki sorunlar ve iki yönetimin sınırlarına askeri sevkiyatı devam ediyor.
Gerilimin jeopolitik arka planının başını ise su sorunu oluşturuyor.
İran ve Afganistan Hirmend (Hilmend) Nehri’nin suyunun kullanımı konusunda uzun yıllardır sık sık karşı karşıya geliyor. Bu çatışmaların öncesinde de iki ülkenin arasında bu nehirdeki yükümlülükler konusunda karşılıklı açıklamalar ve sorunlar yaşandığı biliniyor.
Foreign Policy’de dikkat çeken makale
Çatışmaların başlamasından 4 gün önce 23 Mayıs'ta, ABD’nin en önde gelen dış politika yayını Foreign Policy'de Javid Ahmad ve Douglas London imzasını taşıyan ve “Artık Taliban'ı tanıma zamanı” başlıklı makale de dikkat çekti. Zira son süreçte ABD’nin İran’ı bölgede yalnızlaştırmak, gücünü kırmak ve istikrarsızlaştırmak yönünde planları olduğu da biliniyor.
ABD’de Joe Biden’ın iktidarıyla birlikte 2021’de Afganistan’dan çekilen ABD geride yaklaşık 7 milyar dolar değerinde zırhlı askeri araçlardan, helikopterlere ve ağır silahlara kadar teçhizat bırakmıştı.
‘Taliban – İran ilişkilerindeki gerginlik yeni değil’
Peki, bu çatışmayı tetikleyen unsur bölgesel sorunlar mı yoksa dış müdahaleler mi? İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkanı Hakkı Uygur, Sputnik’e yaptığı değerlendirmede, “Çatışmalarda birkaç tetikleyici unsur var” diyerek şunları anlattı:
“Taliban – İran ilişkilerindeki gerginlik yeni değil. Bunun mezhebi-ideolojik temelleri var. İki taraf birbirinden haz etmiyor ancak ABD’nin Afganistan’tan çekilmesinin ardından Taliban iktidara yeniden geldiğinde biraz daha farklı bir beklenti vardı. İran, Taliban yönetimiyle angaje oluyordu. Resmen tanımasa da birçok toplantıya davet etti, Taliban ile yurt dışında görüşmeler yürüttü. Bunlar İran-Taliban ilişkilerinin daha olumlu seyredeceğini gösteriyordu ancak öyle olmadı. Sınır problemleri, su krizi durumu ciddi bir çatışmaya kadar getirdi. Şu an için çatışmalar durdu ama sınırda gerginlik sürüyor, iki taraf da sınıra askeri sevkiyat yapıyor. Su sorunu temel sebeplerden biri. Şu anda geldiğimiz noktada İran hem Irak ve Türkiye ile kuzeyde Aras üzerinde doğusunda da Afganistan üzerinde su sorunları yaşıyor. Ancak su sorunları yüzünden çatışma olması da biraz şaşırtıcı bir durum. Çünkü bu sorunun askeri bir çözümü yok. Dolayısıyla İran’dan gelen askeri söylemlerin daha çok iç politikayla ilgili olduğunu düşünüyorum. İran yönetimi de Afganistan’a karşı geniş çaplı bir çatışmanın mümkün olmadığını ve İran’a faydasını olmadığını biliyor.”
‘Çatışma, yalnızca İran’ı değil Çin ve Rusya’yı da çok olumsuz yönde etkiler’
Peki, Foreign Policy’de yayınlanan makalen neyi anlatıyor? ABD’nin bir yönlendirmesi olmuş olabilir mi?
Uygur, “Net bir şey söylemek mümkün değil. Taliban yalnızca İran’la değil Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi kuzey komşularıyla da sıkıntılar yaşıyor. Orada da su havzaları var ve Afganistan’ın orada birtakım planları var. Taliban öncesinden de vardı. Dolayısıyla ABD çekilmeden önce birtakım sıkıntıları görerek beklentiye girmiş olabilir. Hatta bu teoriyi güçlendirecek olursak Afganistan’da bıraktığı birtakım askeri teçhizatı Taliban yönetimini güçlendirmek için bırakmış olabilir. Bunlarla ilgili elimizde kesin bir kanıt yok” dedi ve şöyle devam etti:
“Amerikalılar ve İngilizler bölgeyi iyi biliyor. Komşularla ilişkileri, etnik yapıyı biliyorlar. Böyle bir çatışma ihtimali çok güçlü ve bu olursa yalnızca İran’ı değil Çin ve Rusya’yı da çok olumsuz yönde etkiler. Zaten bunun için Rusya ve Çin de Taliban’la bir şekilde angajman içine giriyorlardı. Aşamalı bir tanıma süreci vardı. Çin’in Afganistan içinde yatırımları var ve bunları artırmaya çalışıyor. Nitekim oradaki Çin varlığına yönelik de kimi zaman terör örgütlerinin saldırısı oluyor. Çok taraflı ve çok boyutlu bir çatışma var, bunun nereye evrileceğini bugünden söylemek kolay değil. ABD hemen tanır mı, o konu biraz karışık. Her ülke Taliban ile konuşuyor ve ülkede bir şekilde alternatif bir siyasi güç de yok. Kuzeyde bulunan Ahmet Şah Mesut’un oğlunun bir şeyler yapmasına yönelik İran gibi ülkelerde beklentiler vardı ama bunun gerçekçi olmadığı görüldü. Dolayısıyla Afganistan önemli bir ülke ve burayla görüşmek zorundalar.”
Uygur, “Tabii Taliban’ın ülke içindeki politikaları da belli. Kadınlara yönelik ayrımcı politikalar, diğer etnik gruplara da aynı şekilde, bu yönde de kimse teşvik etmek istemiyor. Ama diğer yandan da Afganistan da görmezden gelinmeyecek kadar önemli bir ülke ve hassas bir süreç devam ediyor” diye de ekledi.
‘Eğer çatışma artarsa İran elindeki ekonomik kozları kullanacaktır’
Bölgenin ve iki ülke geriliminin geleceğini de değerlendiren İRAM Başkanı Uygur, şunları kaydetti:
“İran tarafı Afganistan’ın içine giremeyeceğini biliyor. Eğer çatışma artarsa İran elindeki ekonomik kozları kullanacaktır. Afganistan’ın batı bölgeleri ekonomik olarak İran’a çok bağımlı. İran bu kapsamda yaptırımları kullanabilir. Ancak Afganistan’da kaybedecek çok bir şeyi olmayan, savaş tecrübesi çok fazla olan bir yönetim var ve bunun İran içine de sızması kolay. İran’da çok fazla Afgan mülteci var. Sınırlar çok kontrollü değil. Dolayısıyla İran’ın böyle bir maceraya girişmesini beklemiyorum. Gerilim artarsa diplomatik, siyasi ve ekonomik baskılarını artırır. Eğer iş askeri çatışma boyutuna evrilirse orada Taliban’a bakmak lazım. Başka güçlerden birtakım imtiyazlar kopartmak için bunu yapıyor mu, böyle bir niyeti var mı diye düşünmek gerekir.”