Bugünkü "İkinci turda ne olacağını doğru anlamak istiyorsan" başlıklı köşe yazısında cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendiren Ahmet Hakan, şu değerlendirmeleri yaptı:
Bekir Ağırdır’dan uzak duracaksın. Özer Sencar’a kulak verdiğin kadar Hilmi Daşdemir’e, İhsan Aktaş’a da kulak vereceksin. Hakan Bayrakçı’yı dikkatle takip edeceksin. Adam milimetrik bildi. Üç yıldır yaptığı siyasi analizlerin tümü doğru çıktı. Soner Yalçın’ın son dönemde yazdığı yazıları dikkatle okuyacaksın. Müthiş saptamalar yapıyor.
Sözcü gazetesine baktığın gibi Akit’e de şöyle bir bakacaksın. Cumhuriyet’e baktığın gibi Yeni Şafak’a şöyle bir bakacaksın. T24’le yetinmeyeceksin. Bambaşka bir stille yayın yapan Ensonhaber’e de tıklayacaksın. İsmail Saymaz haberlerini takip ettiğin kadar Ersin Çelik haberlerini de takip edeceksin. Sürekli Halk TV, TELE1, Sözcü TV falan izlemeyeceksin. Biraz da öbür kanallara takılacaksın. Cüneyt Özdemir’e dikkat kesilmende fayda var. Gerçi tam karşıtı değil ama yine de Adem Metan’a dikkat kesilmeyi ihmal etmeyeceksin. Ayşenur abla, Emin Çapa bir kulağında ise, öbür kulağında Zafer Şahin, Abdulkadir Selvi olacak.
Ümit Özdağ’ın bir etkisi olduğuna inanıyorsan Sinan Oğan’ın da bir etkisi olabileceği ihtimaline kapı aralayacaksın.
Sürekli sizin tarafa yapılan haksızlıklara, yanlışlara odaklanmayacaksın. Karşı tarafa yapılan haksızlıkları, yanlışları da göreceksin. Sadece kendi tarafını “millet”, “halk” olarak görme yanılgısından vazgeçeceksin. Karşı taraftakilerin de “millet”, halk” olduğu gerçeğini atlamayacaksın.
“Trol” denilen olgunun sadece bir tarafa özgü olmadığını, senin tarafının da “trolleri” olduğu bir veri olarak cebe koyacaksın. Twitter’dan kafanı biraz olsun kaldıracaksın. Taksicilerle, bakkallarla, amcalarla, gençlerle konuşacaksın. Sadece Kadıköy’e, Beşiktaş’a, Şişli’ye bakmayacaksın. Biraz da Bağcılar’a, Esenler’e, Güngören’e bakacaksın.
Kısacası bir zahmet yankı odandan çıkacaksın. Çıkmazsan... 28 Mayıs gecesi, “Niye böyle oldu? Hani kazanıyorduk? Hani bu iş bitmişti?” falan diye dövünmen nafile olur.
Seçim sonuçlarıyla ilgili büyük konuşmamaya hep özen gösteriyordum. Ama bu sefer izin verirseniz büyük konuşacağım: İkinci tur sonuçlarını analiz ederken... Sözlerimizin arasında “Dimyat”, “pirinç”, “bulgur” gibi sözcükler çok geçecek.
Hakan, yazısına şöyle devam etti:
"Siyaset, toplama/çıkarma işlemleriyle yapılacak bir iş değildir. Bunun böyle olmadığı bir kez daha anlaşılacak. Seçimden sonra büyük bir tsunami gelecek, muhalefet tarumar olacak. Koltukları korumak hiç de kolay olmayacak. DEVA, Gelecek... Tarihe karışacak. Saadet... Dernek gibi bir şey olacak. Gültekin Bey... Bir sahil kasabasına yerleşecek. Twitter’dan seçim kazanılmayacağı gerçeği, bir kez daha kafalara dank edecek. Twitter, siyasi açıdan kaybettiren mecra olarak kayıtlara geçecek. Ümit Özdağ kazandı. Sinan Oğan bile Cumhur İttifakı’na destek vermişken yüzde 2 oyuyla resmen Kemal Kılıçdaroğlu’na “politika” dayattı. Sıkı bir pazarlık yaptı. Üstelik bu pazarlığı, kendi açısından “ilkeler” düzleminde yapmış oldu. Böylece bu işin kazananı oldu. Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti. Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’na katkısı ne olacaksa Ümit Özdağ’ın da Millet İttifakı’na katkısı o olacak. Özdağ da kazandıracak etkiyi oluşturamayacak. Ümit Özdağ’ın politika dayattığı bir aday olarak kayıtlara geçmesi de işin cabası."