"Dünyadaki demokratik ülkelerin çoğunda seçimlere katılım oranının, Türkiye’deki kadar yüksek olmadığını biliyoruz. Batı demokrasilerinin çoğunda sandık başına gitme oranı yüzde 50’lere kadar düşerken, ülkemizde yüzde 88,8 gibi çok büyük bir orana ulaşılması, bizdeki demokratik hayatın, sandığa inancın ve saygının gücünü açıkça ortaya koymuştur. Milletimizin sandığa teveccühü, katılımı, çoğulculuğu, siyasetin milli iradeye bağlılığının ispatıdır. Özellikle 21 yıllık iktidarımızda, vatandaşlarımızın sandığa olan güveni daha da güçlenmiştir.Cumhurbaşkanımız'da “milli iradenin üstünde güç tanımam” sözleriyle, ülke yönetiminde tek meşru kaynağın halkın iradesi olduğunu ifade ederek, demokrasiye verdiğimiz önemi her fırsatta dile getirir. 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye’nin farklı siyasi yönelimlerinin, kültürel çeşitliliğin Meclis’e yansıdığını söyleyebiliriz. Bu açıdan Meclisimiz farklı etnik, kimlik, bölge, kültür, ideolojilerin temsil edildiği, yasama faaliyetinin icra edildiği zengin bir kültürel havzadır. Pazar günkü seçimlerde Cumhurbaşkanlığı seçimi 2. tura kaldı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan tek adamlık, otoriter yönetim gibi yalan ve iftiralar arasında yalnızca 0,5’lik bir fark, 49,5’lik oy ile sonuçlara itiraz dahi etmedenikinci turda mücadele için şimdiden çalışmalara başladı. Nitekim Cumhurbaşkanımız seçim gecesi yaptığı “Balkon Konuşması”nda rakiplerinin aksine manipülatif “kazandık” yalanına tevessül etmeyip her zaman olduğu gibi demokrasinin, ülkemizin demokrasi kültürünün kazandığını ifade etti. Şimdi önümüzde 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu var. Bizler AK Parti teşkilatları olarak sabrederek, yılgınlığa, rehavete kapılmadan, bu turun bir öncekinden daha da önemli olduğu bilinciyle çalışmalarımızı ara vermeden sürdürüyoruz.Cumhurbaşkanımızı rekor bir oyla yeniden bu vazifeye taşıyarak, bu ülkedeki iktidarı-muhalifi herkesle el ele verip büyük ve kalkınmış Türkiye’yi, Türkiye Yüzyılı’nı inşa edeceğiz."