Türkiye ve Suriye arasındaki krizde yeni bir dönemece girildi. Türkiye, Rusya, İran ve Suriye dışişleri bakanlarının Moskova’da gerçekleştirdiği 4’lü zirvede, Türkiye-Suriye ilişkilerinin ilerletilmesi için bir ‘yol haritası’ hazırlanmasını kararlaştırdı. İki ülke arasındaki ilişkilerin ilerletilmesine yönelik olarak tarafların mutabık kaldığının duyurulduğu görüşmede, krizin başladığı 2011 yılından beri ilk defa iki ülkenin dışişleri bakanları da bir araya gelmiş oldu.
Ayrıca Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Moskova'daki 4'lü Suriye toplantısı ardından yaptığı açıklamada, bir ‘komite oluşturulmasına’ karar verildiğinin altını çizerek, "Suriyelilerin güvenli şekilde dönüşü de görüşüldü" ifadelerini kullandı.
Tarafların, Suriye'nin egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadeleye olan bağlılıklarını teyit ettiği 4’lü zirveyi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nden (ORSAM) Oytun Orhan Sputnik’e değerlendirdi.
‘Hem Suriye'de hem de bölge genelindeki dengeleri değiştirecek yeni bir koordinasyon ortaya çıkabilir’
“Bu toplantının en önemli boyutu, Türkiye ile Suriye arasında Suriye krizinden sonra ilk kez dışişleri bakanları seviyesinde bir diplomatik temas kurulmuş olması” diyen Orhan, sözlerine şu şekilde devam etti:
“İlişkilerin önümüzdeki süreçte yumuşaması ve normalleşmesi açısından önemli bir aşama. Suriye krizinin çözümü adına umut vadeden bir gelişme. Suriye krizinin çözümü konusunda çok sayıda girişim söz konusu oldu. Özellikle siyasi çözüm çabaları, Cenevre sürecinde ve Birleşmiş Milletler girişimleri oldu ama hiçbir platform başarı sağlamadı. Fakat sahada etkili olan, Türkiye, Rusya, İran ve Suriye rejiminin içinde yer aldığı bu süreç, Türkiye-Suriye diyalog süreci ve Suriye krizinin çözümü açısından daha fazla umut vaat ediyor. Çünkü sahada atılabilecek somut adımlar konusunda bu aktörlerin elinde etki gücü var. O anlamda bence kritik bir toplantı. Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde ülkelerine evlerine dönmesi, Suriye'de siyasi çözüm çabaları ve en önemlisi Suriye'de terörle mücadele konusunda yine iki ülke arasında gelişen normalleşmeye veya diyaloga bağlı olarak iş birliği adına yeni bir koordinasyon ortaya çıkabilir. Bu da hem Suriye'de hem de bölge genelindeki dengeleri değiştirecektir. Son derece kritik bir gelişme. Dışişleri bakanlarının görüşüyor olması, daha önce Savunma Bakanlığı istihbarat başkanlarının da görüştüğünü düşündüğümüzde sahada atılacak veya atılabilecek adımlar konusunda belli düzeyde bir uzlaşı sağlandığını göstermesi açısından da önemli.”
‘Tarafların prensip olarak bahsi geçen konularda bir itirazı söz konusu değil’
Tarafların kategorik olarak diyalog sürecine karşı olmadığını belirten Orhan, “Bu buluşma iki tarafın halen çok ciddi görüş farklılıkları söz konusu ama en nihayetinde bu sorunları çözmeye dair bir niyet göstergesi olması açısından önemli ve çözüme dair bir umut ışığını gösteriyor. İki tarafın da belli talepleri var. Suriye yönetiminin Türkiye'den talebi Türk askerlerinin Suriye topraklarından çekilmesi. İkinci olarak da Suriye muhalefetine Türkiye'nin vermiş olduğu desteğin kesilmesi. Yani Suriye bu şartlar gerçekleştiği takdirde Türkiye ile normalleşme olabileceğini ifade ediyor. buna karşılık Türkiye'nin talepleri, Suriyeli muhaliflerle rejim arasında bir siyasi çözüme varılması, Suriyeli mültecilerin evlerine dönüş koşullarının sağlanması ve teröre karşı ortak mücadele gösterilmesi. Tarafların prensip olarak bütün bu bahsi geçen konularda bir itirazı söz konusu değil ama bunların karşılıklılık esasına dayalı olarak kademeli bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. İlk aşamada ne Türkiye'nin askerlerini bir anda Suriye'den çekmesi ne de muhalefete verdiği desteği bir anda kesmesi söz konusu. Ne de Suriye rejiminin hiçbir karşılık almadan Suriye'de muhaliflerle siyasi çözüme yanaşması veya mültecilerin geri dönüşleri konusunda kolaylık sağlaması mümkün” dedi.
‘Yol haritası’ ne olabilir?
Yol haritasıyla kastedilenin, ‘tarafların farklı beklentileri arasında karşılıklılık esasına dayalı olarak adımlar atılması’ olduğuna dikkat çeken Orhan, “İki taraf arasında krizin başından bu yana çok ciddi bir güven bunalımı var. Bunu aşmaya dönük kademeli olarak bence öncelikle sahada bazı güven arttırıcı adımlar atılabilir. Türk askerlerinin geri çekilmesi bu aşamada söz konusu olmasa da sahada atılacak bazı askeri güvenlikle ilgili pratik adımlarla bu güven yavaş yavaş tesis edilebilir. Türkiye bu adımları atarken buna karşılık Türk tarafının beklentisine uygun olarak Suriye rejiminin de atacağı adımların da olması lazım. Bu noktada sürecin garantör ülkesi olarak Rusya'nın bu yol haritasını denetleme veya yol haritasının uygulanması konusunda tarafların sorumluluklarını hatırlatılması adına bir sorumluluğu olabilir” dedi ve ekledi:
‘Yavaş yavaş oluşan karşılıklı güven ortamı, çetrefilli sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır’
“Burada hangi pratik adımların atılacağını söylemek zor ama taraflar muhtemelen karşılıklı atılacak adımların ne olacağını, ne zaman olacağını ve bunların yapılması durumunda bir sonraki aşamada hangi adımların atılacağına dair bütün bu yol haritasını süreç içinde belirleyecektir. Yavaş yavaş oluşan karşılıklı güven ortamı, daha uzun vadede şu anda çözümü çok zor gözüken veya mümkün gözükmeyen daha çetrefilli sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır.”