ANKARA FARKI

Sözcü gazetesi ekonomi muhabiri Süzer: 'Adayların seçim vaatleri çok uçuk'

Sözcü gazetesi ekonomi muhabiri Erdoğan Süzer, 14 Mayıs seçimlerinin galibinin öngörülemeyecek bir noktada olması dolayısıyla seçim vaatlerinin ‘uçuk’ olduğunu söyledi. Seçim vaatlerinin uygulanmasının bütçe açığında olağanüstü bir artışa neden olacağını savunan Süzer, bu durumun Türkiye’yi borçlanmaya yönlendirebileceğini kaydetti.
Sitede oku
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik'le Ankara Farkı programında 14 Mayıs seçimlerine giderken ve seçimlerden sonra Türkiye gündeminde yer edebilecek ekonomi başlıkları Sözcü gazetesi ekonomi muhabiri Erdoğan Süzer ile konuşuldu.

‘Vaatler uygulanırsa gelirler azalacak, giderler artacak’

Seçimlerin çok kritik bir noktada olduğunu, bu nedenle de seçim vaatlerinin çok büyük olduğunu ileri süren Süzer, “İktidara kim gelirse gelsin bu vaatleri yerine getirmeye çalıştığında harcamalarda artış, gelirlerde düşüş yaşayacak” dedi. Süzer, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Seçimler o kadar kritik bir noktada ki, tarafların her ikisinin de ipi göğüsleme ihtimalinin belirsiz olduğu bir dönemde doğal olarak vaatlerin bu kadar uçurulmasının nedeni bu. Yoksa bir taraf yakın olsaydı diğerinin vaatlerinin hiçbir anlamı kalmayacaktı. Kim iktidara gelirse gelsin bu vaatleri yerine getirmeye çalıştığında harcamalarda artış, gelirlerde aşırı düşüş yaşayacak. Bütçe açığında olağanüstü bir artışa yol açacak. Giderlerin artarken gelirlerin düşmesi bütçe için en büyük risklerden bir tanesidir. Şu anda karşı karşıya olduğumuz nokta bu. Giderlerde olağanüstü bir artış vaadi, gelirlerde olağanüstü bir azalış vaadi. Her iki taraf için de geçerli bu. Bunun olması gelir tarafında finansman kabiliyetinizi azaltıyor, sizi borçlanmaya yönlendirecek. Gider tarafında ucu bucağı olmayan inanılmaz gider kalemleri var.”

‘Yerel seçim ekonomide kararlı adımları önleyecek’

Yerel seçimlerin ekonomide akılcı politikaları engelleyen bir süreç ortaya çıkardığını dile getiren Süzer, sözlerini şöyle sürdürdü:

Yerel seçim her şeyi kilitliyor. Yerel seçim bu vaatlerin yerine getirilmesi konusunda zamanı daraltıyor. Yaklaşık 1 yıllık bir süre var ve o zaman içerisinde onların çoğunu yerine getirip getirememekle sorgulanacaklar. Seçime kadar bir anda değişim yapabilir misiniz? Yerel seçim sizi engelliyor. Yerel yönetimleri kaybetme riskiniz var, erken seçime gitme riskiniz var. O kadar riskli bir dönem ki o bir defa belirleyici. İktidarın değiştiğini varsayalım bir defa anında faizleri yüzde 55’lere çıkaramazsınız. 25-30’lara çıkarırsanız bu defa ‘iktidara geldiler faizi patlattılar’ denecek. İnanılmaz siyasi manevralar var işin içerisinde. Akılcı bir ekonomi politikası engelleyecek bir durum var. O durum da daha çok yerel seçimden kaynaklanıyor.”

‘Yerel seçim IMF politikalarını engelleyici en önemli unsur’

IMF ile anlaşmaya gidilmesinin halk tarafından negatif karşılanacağı görüşünü belirten Süzer, “Yerel seçim IMF politikalarının uygulanması yönünde de engelleyici en önemli unsurlardan bir tanesi. Hiçbir taraf iktidar olması durumunda IMF ile bir birlikteliğe gidemez, bir anlaşma yapamaz. Aksi halde yerel yönetimleri kaybeder. Hatta iş erken seçime doğru gidebilir. O yüzden normal bir geçiş süreci yaşayacağız” diye konuştu.

‘Planlı ekonomi için DPT modeli yeniden hayata geçmeli’

Ekonomide yaşanan sorunları Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) kaldırılmasına bağlayan Süzer, her alanda yapılan yatırımların ‘bir plan doğrultusunda yapılması’ gerektiği ve ‘DPT’nin yeniden kurulması’ gerektiğini söyledi. Süzer, şu ifadeleri kullandı:

“Bütün bu yaşadığımız sorunların temelinde planlamanın kaldırılmış olması var. DPT yeniden kurulmalı. Plan yapılmalı. Sanayi üretimi, tarımsal üretim, istihdam bütün bu yatırımların getirisini götürüsünü 10 yıllık-20 yıllık bütün bunlara bakmanız lazım. Yoksa kamu kaynağını bugün şuraya, bugün buraya harcadım derseniz olmaz.”

‘İstihdam artırıcı politikalara ihtiyaç var’

Milyonlarca insanın sosyal yardım aldığı bir sistemin kabul edilemez olduğunu ifade eden Süzer, bu durumun ancak istihdam artırıcı politikalarla engellenebileceğini sözlerine ekleyerek, şöyle konuştu:

“İnsanların bir şekilde geçinmeleri gerekiyor. Eğer siz bu geçinme işlemini sosyal güvenlik sistemiyle, maaş sistemiyle sağlayamamışsanız o zaman sosyal yardımların devreye girmesi gerekiyor. Bu insanların sosyal yardımlarla geçinebilir bir gelire kavuşmaları gerekiyor. Sosyal devletin sorumluluğu bu. Bu bugüne kadar ihmal edildi. Önemli olan çalışırken geçinebileceği ücreti alması ve emekli olduğunda da aynı şekilde son günlerini huzur içinde yaşayabileceği bir emekli aylığı olması gerekiyor. Milyonlarca insanın sosyal yardım aldığı bir sistem olamaz. Orada bir hata var demektir.”

Yorum yaz