DÜNYA

3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü'nde Washington'da protestoculardan 'Assange'a özgürlük' çağrısı

ABD'nin başkenti Washington'da 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'ın serbest bırakılması talebiyle bir araya gelen protestocular, Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in söyleşisini böldü.
Sitede oku
Washington'da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in Washington Post köşe yazarı David Ignatius'a verdiği söyleşi, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne dikkat çekerek WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange'ın serbest bırakılmasını talep eden protestocular tarafından kısa süreliğine kesintiye uğratıldı.
Blinken ile Ignatius'un dünya genelinde basın özgürlüğünün durumu üzerine konuşmaya başladıkları sırada sahneye çıkan bir kadın aktivist, "İzninizle. Bu günü Julian Assange'a özgürlük çağrısı yapmadan geçiremeyiz" ifadelerini kullandı.
Bununla beraber 'Code Pink' aktivist grubundan iki aktivist Assange'ın serbest bırakılmasını talep eden pankartlar taşıdı.
Daha sonra güvenlik personeli, eylemcileri hızla sahneden uzaklaştırdı.
Assange, Nisan 2019'dan beri Londra'daki yüksek güvenlikli Belmarsh hapishanesinde tutuluyor ve ABD'de casusluk yasası uyarınca yargılanıyor.
Assange, suçlu bulunması halinde 175 yıl hapis cezasına çarptırılabilir. Öte yandan Assange, Aralık 2022'de de iadesine itiraz etmek için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmuştu.

Araştırmacı gazeteci Komisar: Assange'ın affedilmesi için güçlü bir şans yok

Ayrıca New York'ta yaşayan ABD'li araştırmacı gazeteci Lucy Komisar, Sputnik'e verdiği demeçte hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların Assange'ın serbest bırakılması konusunda sessiz kalmayı tercih ettiği göz önüne alındığında, Assange'ın affedilmesi için güçlü bir şans olmadığını söyledi.
Komisar, Florida Bankacılık Departmanı başkanının ponzi dolandırıcısı Allen Stanford’un parasını denizaşırı ülkelere nasıl taşıdığını anlatan makalesiyle UCLA Anderson School of Management’ın finans gazeteciliği alanındaki en büyük ödülü olan Gerald Loeb’i kazanmasıyla öne çıkıyor.
Washington'un 'basın özgürlüğü beyanının PR işi' olduğuna vurgu yapan Komisar, "Assange'ın hapsedilmesi, gazeteci ya da editörlerin 'özgürlüğüne' ABD dış politikasının gerçekliği konusunda kamu vicdanını ve kamuoyunun farkındalığını tetiklemediği sürece izin verildiğini, müsamaha gösterildiğini ispatlıyor" diye konuştu.
Komisar, basın özgürlüğünün Assange'ın ABD'nin Irak'taki savaş suçlarının video ve raporlamalarında yaptığı gibi suç kanıtlarını kamuoyuna gösterenler değil, hükümetin destekçileri ve cılız eleştirmenler için geçerli olduğuna işaret etti.
Meksika, Brezilya ve Arjantin liderlerinin ABD Başkanı Joe Biden'a Assange'a yönelik suçlamaları düşürmesi çağrısında bulunmasını yorumlayan Komisar, "Bunu yapmaları iyi bir şey ama ABD liderlerinin umurunda olduğunu sanmıyorum" dedi.

'Ülke liderlerinin ne düşündüğü ya da söylediği Biden için ikincil önemde'

Komisar, "ABD'yi dünyanın hegemonu olarak görüyorlar, dolayısıyla diğer ülke liderlerinin ne düşündüğü ya da söylediği ikincil önemde. Öte yandan bu durum, Küresel Güney'in Washington'un özgür basına inandığı yönündeki sahte iddiasını yalancı çıkardığının bir göstergesi olarak da önemli. Bu, ABD'nin ahlaki üstünlük iddiasının reddedilmesidir" değerlendirmesini yaptı.
Ana akım medyanın Assange'ı desteklememesi konusunu değerlendiren Komisar, "(ABD) ana akım medyası hükümetin çizgisini destekliyor ve bazıları WikiLeaks kurucusuna destek açıklamaları yapsa da asla bir kampanya yapmıyor ya da herhangi bir kampanyaya dahil olmuyor. Bu medya ve kuruluşlar özgür basına değil, ABD hükümet politikasına bağlılar" diye ekledi.
Komisar, ayrıca Amerikan ana akım medyasının Washington yönetiminin dış politikasına yönelik konularda 'en iyi ihtimalle tembel' davrandığını kaydederek "Siz söyleyin, biz yazalım" anlayışını benimsediğini belirtti.
DÜNYA
Meksika lideri, ABD'nin insan hakları raporunu sorguladı: Assange'ı neden serbest bırakmıyorsunuz?
Yorum yaz