Eserin sergilendiği Victoria ve Albert Müzesi'ne göre, portre İstanbul'da yapılmış olsa da İtalyan Rönesans sanatçılarının biyografilerini kaleme alan 16. yüzyıl yazarı Giorgio Vasari'ye göre tablo, Bellini'nin Venedik'e dönmesinden sonra tamamlandı. Tablonun altında yazan '1480, Kasım'ın 25'inci günü' ifadesi tablonun İstanbul'da yapıldığına işaret etse de tablonun yazı bölümlerindeki bozulmalar çeşitli dönemlerdeki tamirlerde büyük oranda yok olmuş durumda. Rönesans döneminde yapılmış en önemli Müslüman kişinin portresi özelliğini taşıyan eser aynı zamanda Doğu ve Batı sanatının sembollerini her noktasında barındırıyor. Portrede sağ ve sol üstte olmak üzere üçer taç bulunuyor. Bu üç taç, Doğu Roma İmparatorluğu, Trabzon Rum İmparatorluğu ve Anadolu'nun fethi anlamına gelen Konya'nın alınması ile Fatih Sultan Mehmet’in üç önemli zaferini simgeliyor.
Tablo ile madalyonların müzelere kimlerden geldiği bilinse de bu kişilerin eserleri nasıl elde ettiğine ilişkin bilgi bulunmuyor. Son 10 yılda yaklaşık 30 milyon ziyaretçi ağırlayan Victoria ve Albert Müzesi'ndeki bilgilere göre, tablonun sahibi Ulusal Galeri ancak galeri envanterine Austen Henry Layard isimli İngiliz diplomatın mirası olarak 1916'da dahil olmuş. İngiltere'nin 1877'de İstanbul'a atadığı büyükelçi olan Layard, farklı dönemlerde Osmanlı topraklarında farklı kademelerde diplomatlık ve arkeolojik araştırma ekip başkanlığı da yaptı. Çocukluğu Venedik'te geçen Layard, emekliliğinde de Venedik'te yaşadı. Sanat eseri koleksiyonu yapan Layard, diplomatlığın verdiği dokunulmazlık sayesinde birçok sanat eserini rahatlıkla İngiltere'ye kaçırabildi. Layard, 1894'te öldüğünde koleksiyonundaki birçok eserini miras olarak Ulusal Galeri'ye bırakırken, bunlar arasında Bellini'nin Fatih portresi de yer aldı. Di Giovanni ve de Ferrera'nın madalyonları ise 1909'da ölen iş insanı ve koleksiyoner George Salting'in miras yoluyla müzeye bağışladığı eserlerden.