Yazar Sevim Kahraman, Radyo Sputnik’te Serhat Sarısözen’le Gündem Dışı’nda stüdyo konuğu oldu.
İlk biyografik romanı ‘Karanlık ve Mavi’de Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın sürükleyici yaşam öyküsünü yazan; ikinci biyografik romanında, yazar Sevgi Soysal'ın sıra dışı yaşamını kaleme alan; üçüncü biyografi kitabı olarak Troçki’nin yaşamını ‘Yalnızca Burjuvazi İçin Parlayacaksa Güneşi De Söndürürüz’ adıyla yayınlayan Sevim Kahraman, bu defa belgesel romanı ‘Avcıların Üç Günü’nde Türkiye siyasi tarihinin en önemli kırılma noktalarından 9 Mart 1971 ile 12 Mart 1971 arasındaki kritik üç gününü anlattı.
Kahraman, “1960 devriminden sonra gelen kısmi özgürlüklerle bir aydınlanma başlıyor. Bu aydınlanma yükseldikçe kimi kurumlar ve kimi kesimler bundan rahatsızlanmaya başlıyor. Ya ileri gidilecekti ya geriye düşülecekti. Ne yazık ki geriye gittik. 1971 önemli bir kırılma noktası oldu” diye konuştu.
Kahraman “Edebiyatın tarihteki önemi daha da artıyor. Edebiyatın gerçek olması gerekmiyor. Kurgu üzerinden bize gerçeği gösterebilmesi gerekiyor” dedi.
“Darbelerle birlikte sindirilmiş bir toplum olduk. 71 ve sonrasında 80 darbesiyle insanlar haklarını bile aramaya korkar oldular” diyen Kahraman şöyle devam etti:
“Devrime inanan insanların hiçbiri ‘Tamam artık vazgeçelim’ demiyor. Devrimciliğin en büyük özelliği umut.”