Radyo Sputnik’te Serhat Ayan’la Yeni Şeyler Rehberi programına Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Nihan Kalkandeler ve Memorial Wellness Dermatoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Pelin Özgen konuk oldular.
Nihan Kalkandeler: Evliliklerde ‘Biz’ olabilmenin yolu sevgi, şefkat, takdir ve saygıdan geçiyor
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Nihan Kalkandeler çiftlerin birbiriyle iletişim kurmadığı, eşlerin birbirlerine karşı güçlü bağlar hissetmediği, sıkılma hissi ve duygu yitiminin söz konusu olduğu ‘sessiz evliliklere’ dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Bazı değerlerimizi kaybediyoruz. Hayatımızın değişim, gelişim ve dönüşümlere gebe olduğunu biliyoruz. Bu değişimden aile düzeni ve çiftlerin ilişkileri de nasibini alıyor elbet. Evli çiftin arasındaki sevgi duygusunun da değişime uğraması kaçınılmaz bir durum haline geliyor. Arzu edilen değişim, çiftlerin sevgi dolu, olgun, birlikte büyüyen ve gelişen bir ilişki içerisinde olmalarıdır ve bu ancak karşılıklı çaba ile mümkündür. Eşlerin birlikte kurdukları yuvada aile bağları kuvvetlendikçe, beraberlik duyguları güven ve huzur ortamıyla desteklendikçe aralarındaki sevgi paylaşımı ve ilişkilerinin değeri de artmaktadır. Buradaki sihirli kelime ‘paylaşımdır’. Bu kelimenin sihrini korumak ise zor zanaat. Çünkü paylaşım demek ortaklık demektir oysaki sonu bireyselliğe çıkan bir paradoksun içinde kaybolan ‘ben merkezli’ bireyler, paylaşım kelimesinin gerekliliklerinden uzaklaşmış durumdalar. Başka bir ifade ile ‘Sen’in ve ‘Ben'in birleşip 'Biz'i oluşturamaması öne çıkıyor ve aile kalabilme gayreti de zarar görüyor. Yeni pratiklerimizde rol aldığımız sahnelerin adı ise ‘sessiz evlilik’ veya ‘boş kabuk evlilik’ oluyor.”
‘Hayat arkadaşımız dahi olsa eşimizi kendi öyküsüyle kabul etmeye çalışmak önem arz ediyor’
Mikro çevremizde bireysel temellere dayalı böylesi sessiz evlilikler olması ve örneklerinin git gide çoğalmasının artık makro bir sorun alanına doğru evrildiğini ifade eden Dr. Nihan Kalkandeler, çiftlere bazı tavsiyeler vererek cümlelerini şöyle sürdürdü:
“Bu evrim bir bulaşma edasıyla bir haneden diğer haneye sıçrıyor. ‘Biz’ olma ihtiyacını yitirmek, çocukların aile içinde yaş almak yerine ‘tek ebeveynli’ olarak yeni normallerine alışmaya başlamaları, ciddi sapma ve toplumsal anomileri beraberinde getiriyor. Toplumu kucaklayan normları kaybetmeye başladıkça toplum üzerinde de olumlu yansımalara rastlamak zorlaşıyor. Eşlerin birbirlerine zaman ayırmaları, birbirleriyle iyi arkadaş olabilmeleri, serbest zamanları beraber paylaşma konusunda istekli olmaları, aralarındaki bağlılığın korunması konusunda istekli ve gayretli olmaları önemli etkenlerdir. Her bireyin kendi biricikliğini, kendi öyküsünün ve bakış açısının olacağını düşünürsek, hayat arkadaşımız dahi olsa eşimizi kendi öyküsüyle kabul etmeye çalışmak, onu şekillendirmemek, empati kurabilmek, kelime ve davranışlarımızda müteşekkir olduğumuzu hissettirmek, destek olabilmek önem arz ediyor. Sona bırakmış oldum ama ‘biz’ olabilmenin yolu sevgi, şefkat, takdir ve saygıdan geçiyor.”
Doç. Pelin Özgen: Kolajen uygulamaları cilde ihtiyaç duyduğu ışıltıyı, nemi, yumuşaklığı ve gençliği geri kazandırıyor
Cildin solmasını ve sarkmasını engelleyen bir yapı taşı olan Kolajen’in 30’lu yaşlardan sonra vücutta azaldığını belirten Memorial Wellness Dermatoloji Bölümü'nden Doç. Pelin Özgen, Kolajen kaybının engellenmesi için yapılabilecek aşı uygulaması ile kişinin gençliğini tekrar kazanabileceğini şu şekilde anlattı:
“Kolojen, hepimizin cildinde bebeklik çağımızdan itibaren yer alan cildin elaksiyetini, sağlamlığını ve yukarıya doğru çekilmesini sağlayan temel bir yapı taşıdır. Vücutta doğal olarak bulunan kolajen proteini cildin yaklaşık yüzde 90'ını oluşturuyor ve kişinin yaşlanması, sigara, yoğun stres, güneş ışınlarına fazla maruz kalma gibi etkenler vücutta kolojenin azalmasına neden oluyor. Kolajen azaldıkça cilt matlaşmaya, nemini kaybetmeye, kırışmaya ve yaşlanmaya başlıyor. Bu etkilere karşı kolajen tedavileri ön plana çıkıyor. Kolajen uygulamaları cilde ihtiyaç duyduğu ışıltıyı, nemi, yumuşaklığı ve gençliği geri kazandırıyor. Kolajen aşısının uygulama alanı ise, ciltteki izler, yaşa bağlı olarak gelişen kırışıklıklar, akne izleridir. Kolajen aşısı dolgu gibi hacim vermezken, özellikle kırışıklıklarda açılmalar ve akne izlerinde azalmalar görülür. Kolajen aşısının etkisi ortalama 4 hafta gibi bir sürede kendini göstermektedir ve bu etki ortalama 1 ila 1 buçuk yıl sürmektedir.”