Antalya’da Birinci Derece SİT alanı olan Phaselis Antik Kenti’nde mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen devam eden inşaata otomatik silahlı Jandarma’nın da koruma için gönderilmesini Avukat Tuncay Koç, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na yorumladı.
Koç, “Bilirkişiden rapor gelene kadar yürütmeyi durdurma kararı çıkıyor çünkü alanın tahrip olduğu zaten belli. Dolayısıyla yapılmış olan ihalenin de bir geçerliliği kalmamıştır. Ankara İdare Mahkemesi’ne kararı sunduk ve ihalenin durdurulmasını bekliyoruz” dedi.
Avukat Koç’un açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"Projeyi Kültür ve Turizm Bakanlığı yapıyor. Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü, Phaselis kentinin bir önceki ve bir sonraki limanı olan el değmemiş iki koyu projelendirmiş. Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’ndan izin alınmış ve 30 Ocak tarihinde ihaleye çıkmış. O tarihten beri şirket çalışmalarını sürdürüyor. Phaselis Antik Kenti’ni yazın günlük 10 bin kişi ziyaret ediyor ve bu baskıyı azaltmak için Alacasu ve Bostanlı Koyu’na buradaki gelen ziyaretçiyi aktarmak ve Phaselis Antik Kenti’ni rahatlatmak. Projenin görünüşteki amacı bu.
Burası Milli Park ve Milli Park Genel Müdürlüğü korumaya alabilir hatta isterse alana sokmayabilir ya da kullanıma açacaksa ölçülü şekilde açabilir. Arkeolojik sit alanı olduğu için ihtiyaç halinde tuvalet, bekçi kulübesi, otopark yapılabilir ama bütün kıyılarımızı ve özellikle Milli Park ve 1. derece arkeolojik sit alanı olan yerleri kullanıma açıp insan odaklı bakarak açmak zorunda değiller çünkü o alanın doğal güzelliği bozuluyor. Bostanlı koyunda hiçbir yapılaşma yok. Bu hafta iş makinaları gelmişti ve dün de komandalar geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hoyratça bir girişimi olduğu çok açık. Projeyi bayrama kadar yetiştireceklerini söylemişlerdi ama gelen tepkiler üzerine yetiştiremediler.
Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı geçici bir karar. Kararda, ‘günü birlik tesis yapıldığında alanda geri dönüşü imkansız olan zararlar doğabilir’ diyor. Bilirkişiden rapor gelene kadar yürütmeyi durdurma kararı çıkıyor çünkü alanın tahrip olduğu zaten belli. Dolayısıyla yapılmış olan ihalenin de bir geçerliliği kalmamıştır. Ankara İdare Mahkemesi’ne kararı sunduk ve ihalenin durdurulmasını bekliyoruz. Haklı olduğumuzu biliyoruz, mahkeme mutlaka lehimize karar verecek ama bunun tahribat artmadan gerçekleşmesi gerekiyor."