Merkezi Stokholm'de bulunan bağımsız araştırma kuruluşu Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) küresel askeri harcamaların yüzde 3.7 artışla 2.24 trilyon dolara ulaştığını açıkladı. “Tüm zamanların en yüksek seviyesi” olarak belirtilen 2022'deki artışta, özellikle Avrupa ve Asya’daki harcama artışı dikkat çekiyor. Raporda öne çıkan notlar şu şekilde:
Avrupa 345 milyar dolarlık askeri harcaması ile ilk kez, 1989'da soğuk savaşın bittiği dönemdeki harcamayı geçti. Almanya 2.3 artışla 55.8 milyar dolar askeri bütçe harcarken, İngiltere ise 68.5 milyar dolarla Avrupa’da liderliği aldı.
Rusya’nın operasyonunun sürdüğü Ukrayna'nın askeri harcamaları, 44 milyar dolar oldu. Bu yüzde 640 oranındaki artış SIPRI kayıtlarındaki en yüksek yıllık harcama olarak hesaplandı. Bu rakamda Batı’nın askeri yardımları büyük payı aldı.
Dünyayı Rusya ve Çin tehdidi propagandası ile silahlanmaya sevk eden ABD'nin askeri harcamaları geçen yıl artan enflasyona rağmen yüzde 0.7 artışla 877 milyar dolar oldu. Dünyanın birinciliğini bırakmadı.
NATO üyelerinin askeri harcamaları, geçen yıl yüzde 0.9 artışla 1.23 trilyon dolara ulaştı.
Dünyanın en büyük ikinci askeri harcama yapan ülkesi konumundaki Çin, geçen yıl askeri harcamalara 292 milyar dolar ayırdı. Çin'in askeri harcamaları, 2022'de bir önceki yıla göre yüzde 4.2 arttı ve 28 yıldır üst üste büyüme gösterdi.
Rusya'nın askeri harcamaları 2022'de bir önceki yıla göre yüzde 9.2 artışla 86,4 milyar dolar oldu.
Hindistan, yüzde 6 artış ve 81.4 milyar dolarla 2022'de en fazla askeri harcama yapan dördüncü ülke oldu.
Suudi Arabistan, 75 milyar dolarlık askeri harcamayla beşinci sırada yer aldı.
Çin’e karşı İkinci Dünya Savaşı’ndaki beri sürdürdüğü pasifist politikayı terk eden Japonya 2022'de 46 milyar dolarlık askeri harcama gerçekleştirdi. Bir önceki yıla göre yüzde 5,9 artan rakam, Japonya'nın GSYH'sinin yüzde 1,1'ini oluşturdu. Ülkenin 2022'deki askeri harcamaları, 1960'dan beri görülen en yüksek seviye olarak kayıtlara geçti.
‘Avrupa güvende değilmiş gibi algı oluşturuldu’
Dünyada tablo böyleyken arka planında nedenleri de açmakta fayda var. Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Savunma ve Güvenlik Koordinatörü emekli Kıdemli Albay Mithat Işık, “Amerika Birleşik Devletleri, Trump döneminde başlayan bir politikayla özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde silahlandırma konsepti yaratmak istemişti. O zaman başlamıştı bu silahlanma yarışı” diyerek şunları söyledi:
“Özellikle Avrupa'nın sanki savunmasının tamamını Amerika üstlenmiş gibi bir durum yaratılmıştı. Ukrayna-Rusya savaşının başlamasıyla Amerika Birleşik Devletleri'nin yapmış olduğu propaganda ile sanki Avrupa güvende değilmiş gibi algı oluşturuldu. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ülkelerine Rusya'nın büyük bir tehdit oluşturacağı algısı oluşturdu ve neredeyse Ukrayna'dan sonra Rusların batıya doğru geleceği yönünde bir propoganda da yaptı bu da kısmen de etkili oldu. Biraz bu propaganda, biraz da örtülü ve açık Amerika'nın baskısıyla Avrupa Birliği ülkeleri silahlanmaya ayırdıkları bütçelerinde ki payları artırdılar.”
‘Asya Pasifik'te de Çin tehdidi algısı yaratılıyor’
Asya-Pasifik’teki durumu da değerlendiren Işık, “Çin-Tayvan sorunu yüzünden Çin'le Amerika Birleşik Devletlerinin ilişkilerinin gerilmiş olması dolayısıyla Asya Pasifik'te de aynı şey oluyor. ABD hem Kuzey Kore hem de Çin gücünü tehdit olarak göstererek özellikle Japonya ve Güney Kore'nin de silahlanması sağlandı. Pakistan-Hindistan arasındaki Keşmir gerginliği nedeniyle Pakistan'la Hindistan arasında da bu iki nükleer güce sahip olan ülke arasında bir gerginlik vardı ve dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri bu bölgede Çin'e karşı Hindistan'la beraber hareket etmek veya Hindistan'ın da kendi tarafına çekmek Hindistan'la ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. Öte yandan Asya Pasifik ülkelerinde AUKUS ile Avustralya'ya nükleer denizaltılar satmaya başladı” dedi.
‘Paraların birçoğu Amerikan silahlarına gidiyor’
“Tüm bunları topladığımızda, Amerika Birleşik Devletleri, kendi silah sanayiini daha aktif durumda tutmak amacıyla ve bütün bu ülkelerde silah satışlarını artırdı. Yani bu ülkelerin bütçelerinden silahlanmaya ayırmış oldukları paraların birçoğu Amerikan silahlarına gidiyor” diye devam eden Mithat Işık, şunları ekledi:
“Amerika Birleşik Devletleri'nin ekonomisi büyük bir çoğunlukla silah sanayine dayanıyor. Amerika'nın dünyanın birçok ülkesinde üsleri var. Bugün baktığımız zaman Almanya topraklarında Alman askerin de çok Amerikan askerlerinin olduğunu görüyoruz. Amerika Birleşik Devletleri zaten kendi politikasında dünyada hakim olmak için de güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olmak istiyor. Dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri silahlanma yarışına başlangıçtan Soğuk Savaş döneminden bu tarafa en çok parayı harcıyor. Orta Doğu'da, Balkanlar'da, Asya Pasifik'te Kafkaslara doğru baktığımız zaman özellikle Avrupa Birliği ülkeleri şu anda tamamen güvenliklerini Amerika'ya bağlamış durumdalar. Şimdi bu ülkelerin silahlanmasını artırması belki de Amerika Birleşik Devletleri'nin harcamalarında bir miktar azalmaya sebep olacaktır diyor.”
‘Çin, Rusya, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin işbirliğinin gelişmesi Amerika'yı tedirgin ediyor’
“Bir yandan da Amerika Birleşik Devletler dünyadaki caydırıcılığını da kaybetmek üzere. Gerek Körfez'deki gelişmelere baktığımız zaman, gerek Afrika'daki gelişmelere, gerekse de Ortadoğu'daki, Kafkaslar'daki yarışmaya baktığımız zaman Amerika karşıtlığının artmış olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri caydırıcılığı devam ettirmek için güçlü bir orduya sahip olmayı her zaman arzu etmiştir. Çin, Rusya, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin işbirliğinin gelişmesi Amerika'yı tedirgin ediyor ve dolayısıyla da bu savunma sanayisindeki harcamalarını hep yüksek tutacaktır. Ve bunun için de Avrupa Birliği ülkelerinde bu yükü ne kadar hafifletebilirse kendisi için o kadar faydalı olacağını değerlendiriyor.”
‘Nükleer silahların olması konvansiyonel büyük bir savaşın başlamasını engelliyor’
Işık, dünyadaki silahlanmanın ne gibi sonuçlara yol açabileceğine dair ise “Dünyada şu anda bir savaş var. Örtülü bir savaş dünyada devam ediyor. Bu bazen vekiller üzerinden yürüyor bazen özel şirketler üzerinden. Ancak uzun süreli bir savaş olacağını düşünmüyorum. Çünkü ABD, Rusya, Çin, Fransa, Hindistan, Pakistan gibi birçok ülkede nükleer silahlar var. Bu ülkelerde nükleer silahların olması bence konvansiyonel büyük bir savaşın başlamasını engelliyor. Ancak belli bölgelerde ülkeler arasında çatışmalar çıkabilir ama bir dünya savaşı gibi büyük büyük bir savaş olacağını değerlendirmiyorum” yorumunda bulundu.