‘İmkanı olmayan seçmenin Hatay’a gelişine destek olacağız’
“Bizim esas derdimiz şu; dışarıda bizim 200 bin civarında oy kullanma çağında insanımız var. Bunların gelmesi lazım, bunların oy kullanması lazım. En azından Türkiye’deki demokrasinin tecelli etmesi için herkesin ‘Benim de burada payım var’ demesi için gelip oyunu kullanması lazım. Onun için çalışıyoruz. Hatay’ın Hatay olması, Hatay’ın tekrar ayağa kalkması için insanlarımızın gelip kendi iradesini ortaya koyması lazım, seçime mutlaka gelmeleri lazım. Bir kısmını tabii ki biz getirmeye çalışacağız, destek olacağız. İmkanı olanlar kendi gelsin. Ama demokrasi için kendi oylarının ve insiyatiflerinin sandıkta tecelli etmesi gerekiyor. Hatay bizim hem sevdamız hem vazgeçilmezimiz. Ben de onların sözcüsüyüm. Şu anda Hatay bizim vazgeçilmezimiz diyen herkesi Hatay’da oy kullanmaya davet ediyorum.”
‘Suriyeliler ülkelerine dönmeli’
“Biz artık Suriye konusunda bir barış istiyoruz. Burada yaklaşık 450 bin civarında insan olduğu söyleniyor. Ne olursa olsun taş yerinde ağırdır insanlar kendi coğrafyasında mutlu olurlar. Biz de 12 yıldır ev sahipliği yaptık. Ensar-muhacirlik olayına inanıyoruz ama ensar da yoruldu yani. Bir de üstüne bir deprem yaşadık. İnsanımızın 3’te 1’ini Hatay dışında en az. Bir de bu kadar misafiri ağırlıyorsunuz. Gerçekten de bizim için zor bir durum. İnşallah barış adına bir ateş yakılır. Tabii ki buradaki insanları da ateşe atalım demiyoruz. Uluslararası hukukun güvencesinde bu insanların gitmesinin alt yapısının hazırlanması ile insanları göndermek gerekiyor. Bütün bu insanların buradaki giderlerine de bizim insanlarımıza baktığımız gibi biz baktık. Bizim şu anda gelirlerimiz yüzde 40 civarına düştü. Tekrar Hatay’ın ayağa kalkması için bizim bütçemiz yetmez.”
‘Eski Hatay’dan daha iyisini yapacağız’
‘Kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmamalı’
“Bakanlığın burada 2000 konut yaptırma çalışması var. Bir de bizim buradaki tarihi alanların içerisindeki kötü yapı stoku, geleneksel yapı, tarihi dokular konusunda bir kararı var. Hala tarihi alanların olduğu, sit alanlarının olduğu yerleri bu alanın dışında bırakmış bakanlık. Buradaki sıkıntı şu; iki kanun var burada: bir tanesi direkt kentsel dönüşüme hitap eden, bir tanesi de tarihi dokuları koruyarak orayı tekrardan ayağa kaldıran bir kanun. Kötü niyetli olabilirseniz tarihi dokunun içerisinde farklı işler de yapabilecek şekilde, kentsel dönüşüm statüsüne girecek şekilde kanunla bağlayıp karar alınmış. Biz bunun değişmesini istiyoruz. Burasının bağladıkları kanun ranta dönük de olabilir, sağlıklı da çalışabilirsiniz. Biz bunu kanunla bağlayalım. Buradaki geleneksel ve tarihi dokuyu koruyacak şekilde burayı koruma kanununa göre yaptıralım istiyoruz. Biri kentsel dönüşüm kanunu, biri koruma kanunu. Koruma kanununa göre yaptırırsak biz buradaki tarihi sit alanını hiç bozmadan tekrardan eski şekline uygun bir şekilde restorasyonunu yaparız ve dünya ile paylaşırız.”
‘İmar affı yasaklanmalı, Anayasal güvenceye alınmalı’
“İkide bir af çıkarmamamız lazım. Bunlar da özellikle fazla kat çıkma, fazla daire yapma… Bunu Anayasa güvencesine mi almak lazım, bir şey yapmak lazım. Kaçak inşaat yapma veya konut yapıp bunu ticari kullanması gibi birçok alanların kavram kargaşası var. Siz bunu affettiğiniz zaman verdiğiniz o belge hem ruhsat yerine geçiyor hem yapı-kullanım izni yerine geçiyor. Bir taş ile iki kuş vuruyorsunuz ve kazanım elde etmiş oluyorsunuz. 3 katlık izin almışsanız 5 kat çıkmışsanız siz binanın betonunu, temelini, demirini, her şeyini 3 kata göre yapıyorsunuz, kolon kalınlıklarını ona göre yapıyorsunuz ama 2 kat da kaçak kat yapınca herhangi bir sarsıntı anında yukarıdaki kütle kendi ağırlığıyla aşağıya baskı yapmıyor, logaritmik olarak artıyor. Yukarıdaki katların ağırlığı logaritmik olarak aşağıya baskı yapınca bina çok daha fazla ağırlık hissediyor. En zayıf olan yerler; odaların duvarları patlıyor. Birçok insan bu sebeple hayatını kaybediyor.”