‘Seçim matematiği kadınların temsiliyetini olumsuz etkiledi’
“Bir özeleştiri de yapıyoruz. Ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak yüzde 50 cinsiyet kotasının Siyasi Partiler Kanunu’nda konulması gerektiğini ifade etmiştik. Yine kendi parti tüzüğümüz de yüzde 33 kotasını uygulayan ilk parti. Ama seçim matematiği açısından ittifakların varlığı bu anlamdaki amacımızı biraz sekteye uğrattı. Yine önceki dönemlere göre şu anda ittifakla birlikte seçilebilecek kadın sayısı iki katından fazla arttı. Gönül isterdi ki yüzde 50, tam anlamıyla bir eşitlik temsiliyeti olsun. Ama maalesef seçim sisteminin getirdiği o 50+1 uygulaması, daha fazla milletvekili çıkartmak için ittifak çalışmaları bu anlamda yine kadınların temsiliyetini olumsuz etkiledi.”
‘Seçmenin öncelikli gündemi ekonomi’
“Sahada inanılmaz bir farklılık var. Şu anda şunu çok net bir şekilde gözlemliyoruz; vatandaşın öncelikli sorunu ekonomi. Bu çok net bir şekilde. Hem esnaftan hem vatandaştan, kadınlardan, çocuklardan kime dokunsak bin ah işitiyoruz. Ama bir taraftan da artık mevcut iktidarın süresini doldurduğunu, inandırıcılığının kalmadığını ve yeni bir yönetim anlayışının gelmesi gerekliliği konusunda bir ortak kanaat oluşmuş. Bugüne kadar bize oy vermeyen seçmen bize oy vereceğini söylüyor. Bu çok önemli. Bu, hem Cumhuriyet Halk Partisi’nin hem Millet İttifakı’nın vatandaşta bir güven duygusu oluşturduğunu bize düşündürüyor.“
‘Türk halkı umutsuz’
“OECD bir araştırmayı açıkladı; Türkiye mutsuzlukta sondan ikinci ülke. Gençler umutsuz, geleceğe dair kaygıları var. Ama buna rağmen biz inanıyoruz ki onların bu umutsuzluğunu umuda çevireceğiz. Siz ülkenin kaynaklarını 85 milyona adil, eşit bir şekilde dağıtırsanız hem mutluluğu hem refahı tüm ülkeye yaymış olursunuz. Ama tercihiniz birilerini zengin etmek, kendiniz gibi düşünenleri zengin etmekse elbette ki bu mutluluktan herkes nasibini alamaz. Biz bunu yerel yönetimlerde gösterdik. İktidarın ’gelirlerse yardımları keserler’ söylemlerinin ne kadar gerçekçi olmadığını, tam tersi yardımların insan onuruna yaraşır bir şekilde yapılabileceği ve o ilin zenginliğinden bütün ilin adil bir şekilde bölünebileceği bir yönetim anlayışının var olabileceğini gösterdik. Bu da insanlarda umudu aşıladı. Her şeye rağmen değişime, dönüşüme olan inancı asla kaybetmiyoruz.”