Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programına eski İstanbul Orman Bölge Müdürü Faruk Çebi konuk olarak İstanbul’da en büyük rant getirisinin hafriyat sektörü üzerinden gerçekleştiğini belirterek şu açıklamaları yaptı:
“Hafriyata dayalı rant projelerinde çift yönlü soygunlar yaşanmaktadır. Hafriyatta döküm bedeli vatandaştan alınırken aynı zamanda ‘dolgu bedeli’ başlığı altında kamudan gelirler elde edilir. Hafriyat lobisi inşaat sektörünün eroinidir. Hafriyat lobisi ahlakı, hukuku, suyu, ormanları ve kendilerine dokunan herkesi yakmaktadır. Hafriyat sektörü hiçbir ana sermaye olmadan trilyonlar kazandıran bir rant alanıdır.”
‘2003 yılında hazırladığımız proje ile devlet büyük gelir elde edecekti ama çeteler projeye çöktü’
2003 ve 2007 yılları arasında İstanbul’a Orman Bölge Müdürü olarak hizmet eden Faruk Çebi, İstanbul hafriyatları için geliştirdikleri projenin yurtdışından ödül alarak ülke ekosistemi ve kaynaklarına büyük faydalar sağladığını belirtirken ilerleyen süreçte ranttan beslenen çetelerin projeyi durduklarını şu şekilde anlattı:
“2003 yılında İstanbul için hazırladığımız özel proje kapsamında amacımız hafriyatların maden ocaklarıyla buluşturularak 10 bin hektar saha kazanımı sağlamak ve devletin kasasına 5 milyar dolar geldir elde etmekti. Bu proje kapsamında hem hafriyatlara yer bulacaktık, hem ormanları geri kazanacaktık hem de devlet büyük gelir elde edecekti. 2007 yılına kadar uyguladığımız bu proje sayesinde, ormanlara yapılan kaçak dökümleri engelledik ve İstanbul’u hızlıca ormanlaştırdık. Hatta o dönem Japonya bize ödül verdi ve projemizi Japonya’nın üniversitelerinde anlatma şansı bulduk. Daha sonrasında ranttan beslenen çeteler ve çok üst düzeyde ilişkileri olan insanlar projemize çökerek bize çok büyük zorluklar çıkardılar. Nitekim bunun mücadelesini verdik ama maalesef proje 2007 yılında durduruldu.”
‘Rantlar kamu gelirlerine dönüşmüş, yıllık 100 milyon dolar gelir elde ediliyordu’
Faruk Çebi projenin 2007 yılında durdurulduktan sonra 2010 yılına kadar bir boşluk oluştuğunu belirterek cümlelerini şöyle sürdürdü:
“Proje 2007 yılında durdurulduktan sonra 2010 yılına kadar bir boşluk oluştu. O dönemde hafriyatlar su havzalarına döküldü ve havzalar patlamaya hazır hafriyat yığınları ile dolduruldu. 2010 yılından sonra yasa değişerek hafriyat alanlarının kontrol yetkisi Orman Bölge Müdürlüğü’nden alındı ve belediyelere verildi. Akabinde yönetmelik de değişti ve belediyeler yetkileri ihalesiz bir şekilde müteahhitlere vermeye başladı. Benim 2003 ve 2007 yılları arasındaki çalışmalarım ile rantlar kamu gelirlerine dönüşmüş, yıllık 100 milyon dolar gelir elde ediliyordu. Her şey devletin kontrolü altında idi ve gelirler kamuya ihale ediliyordu.”
‘Kırsal dönüşüm projesi gündeme getirilmelidir’
Faruk Çebi 2009 yılında yaşanan büyük İstanbul selini hatırlatarak İstanbul’un ‘Kırsal dönüşüm projesi’ adı altında rehabilite edilmesi gerektiğini, İstanbul’un en az deprem kadar sel riski de yaşadığını şu şekilde aktardı:
“2009 yılında büyük İstanbul selinin sebebi heyelan alanlarına dökülen hafriyatlardır. 2008 yılında hazırladığım bir raporda bu tarzda bir heyelan beklediğimi belirtmiştim. İstanbul’da nasıl depreme karşı kentsel dönüşüm projesini tartışılıyorsa bir an önce kırsal dönüşüm projesi de ele alınıp gündeme getirilmelidir. İstanbul’da su havzalarının etkileyemeyeceği ilçe sayısı yok denecek kadar azdır.”