TÜRKİYE

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan F-16 açıklaması: Onay sürecine doğru gidiyoruz

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı canlı yayında ABD'nin Türkiye'ye F-16 satışına ilişkin, "Onay sürecine doğru gidiyoruz. Finlandiya'nın üyeliği onaylandıktan sonra süreç daha da hızlandı" açıklamasında bulundu.
Sitede oku
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, TV100 canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Kalın, "İstanbul depremi ne kadar önceliği hükümetin?" sorusu üzerine, olası İstanbul depreminin hükümetin son derece öncelikli konularından biri olduğunu vurgulayarak, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının çalışmasıyla İstanbul'un çok detaylı deprem haritasının çıkarıldığını, çalışmanın devam ettiğini anlattı.
Dolmabahçe'de yapılan Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Toplantısı'na yaklaşık 80 bilim insanının katıldığını anımsatan Kalın, bazı tarihi şehirlerin fay hattı üzerine kurulduğunu, toplantıda İstanbul'la ilgili bu konuda özel bir çalışma yapılması kararı alındığını aktardı.
Vatandaşın da kentsel dönüşümü öncelikli bir mesele olarak görmesinde fayda olduğunu belirten Kalın, "Vatandaşın burada talep eden kişi konumunda olması lazım ki bu işi birlikte rahatlıkla götürebilelim. Ekonomik anlamda da bu dönüşümü yapacak, vatandaşlarımızı rahatlatacak bir model üzerinde çalışılıyor şu anda. Kredi verilmesi, bazı kolaylıklar sağlanması vesaire... Vatandaşımızın elini kolaylaştıracak formül üzerinde çalışılıyor. Detaylar tamamlandığında 1 hafta-10 gün içerisinde belli olacak" diye konuştu.
Kalın, deprem gelmeden mutlaka dönüşümü yapmaları gerektiğini, 5-10 yıl içinde İstanbul'un tamamında bu dönüşümü gerçekleştirme imkanına sahip olduklarını belirtti.

'Coğrafyanın bize getirdiği, tarihin bize yüklediği birtakım yükler var'

Dış politikada normalleşme sürecine ilişkin değerlendirmesi sorulan Kalın, Mısır'da bir askeri darbe olduğunu, seçimle işbaşına gelen bir liderin gönderildiğini, sonra hapiste öldüğünü, şimdi bunun yarattığı büyük bir travmanın yaşandığını, bunun üzerine sadece Mısır'da değil, bütün bölgede, bütün Arap dünyasında, Türkiye'de de karışıklıklar olduğunu anlattı.
Kalın, Yunanistan'la da dönem dönem gerilimin arttığını ifade ederek, "Mesela şu ara sakin bir dönemden geçiyoruz. Deprem sonrasında onlar da tabii ki yani çok anlayışlı davrandılar. Biz de zaten hep şunu söyledik. Bizim Yunanistan'la böyle bir siyasi kavgaya girmek gibi bir gündemimiz yok. Bizim gündemimiz zaten belli. Burada yoğunuz. Onlar da bir seçim takvimine girdiler. Bir sükunet oldu orada. Yunanistan'la olan ilişkimizde normalde ilkesel olarak kavga etmemeliyiz. Fakat coğrafyanın bize getirdiği, tarihin bize yüklediği birtakım yükler var" değerlendirmesinde bulundu.
Terörle mücadeleye devam ederken birinci ilkelerinin müttefiklerin bu konuda Türkiye'nin yanında durması olduğunun altını çizen Kalın, şunları kaydetti:
"Yaptığımız anlaşmalar var. NATO bir güvenlik ittifakıdır. NATO bir turizm ajansı değil. NATO bir kültür birliği değil. Birinci şey nedir? Üye olan ülkelerin güvenliğinin sağlanması. Biz o yüzden yaklaşık son 10 yıldır özellikle devam eden yoğun çabalarımız neticesinde özellikle soğuk savaş dönemi sonrasında NATO'nun öncelikli tehditlerinden bir tanesinin terörle mücadele olduğunu NATO müktesebatına dahil ettirdik."

'Uygun gördüğümüz yerde de gider o operasyonu yaparız'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, ABD'nin PYD ve YPG'ye Suriye'de verdiği desteğin taktik, stratejik ve siyasi olarak yanlış olduğunu defalarca anlattıklarını, karşı tarafın bir argüman geliştirmeye çalıştığını ancak başarılı olamadığını çünkü bunun mantıklı, rasyonel, savunulabilir bir tarafı olmadığını söyledi.
Kalın, "Suriye ve Irak'ta -özel olarak söylüyorum- ismi ne olursa olsun PYD, YPG, PKK, SDG, adına ne derlerse dersinler PKK unsuru olan her hedef bizim için açık ve meşru hedeftir. Kendi ulusal tehdit değerlendirmemizi yaparız ve uygun gördüğümüz yerde de gider o operasyonu yaparız. Her seferinde de biz onlara bunu söyledik. Bu konuda bizim yanımızda değilsen, Cumhurbaşkanı'mızın tabiriyle kendi göbeğimizi kendimiz keseriz" ifadelerini kullandı.
Yeni F-16'ların alım sürecinin sorulması üzerine Kalın, "Yönetim hala sürecin ilerlemesini istiyor. Kongre tabii bir onay süreci var. Oraya doğru gidiyoruz şu anda. Zaten Finlandiya'nın üyeliği onaylandıktan sonra süreç daha da hızlandı. Ama İsveç konusunda da bizim koyduğumuz objektif kriterler var. Terörle ilgili temel bir talebimiz var. Bu karşılandığı zaman İsveç de NATO'ya katılır" diye konuştu.
NATO Zirvesi'nde üçlü mekanizma kurularak bir mutabakat metnine imza atıldığını anımsatan Kalın, şöyle devam etti:
"Biz ilk defa NATO müzakerelerinin parçası olan bir metne FETÖ'yü ismen geçirdik. PYD, YPG'ye destek verilmeyeceğini, hükmen oraya geçirdik. Bunlar son derece önemli kazanımlar. Orada onlar da bir şeyin altına imza attılar. Ve ondan sonra kendileri İsveç'teki PKK ve FETÖ yapılanmasıyla ilgili özellikle PKK yapılanmasıyla ilgili bir aydınlanma yaşadılar. Mesela benim bu süreci yöneten baş müzakereci mevkidaşım Oscar Bey'le gayet iyi bir ilişkimiz var. Kendileri şunu açıkça söylediler; 'Biz PKK'nın İsveç'e bu kadar nüfuz ettiğini bilmiyorduk. Biz yeni yeni fark ettik.' Onların mantığıyla şu; 'İsveç'e saldırmayan bir örgüt, terör örgütü değildir.' Öyle bakıyor. Dedim ki, 'Biz sizden imkansız, hukuk dışı, teamüllere aykırı bir şey istemiyoruz. Sadece ülkenizdeki terör mensuplarından kurtulun ya bize iade edin ya bunları deport edin yahut orada yargılayın diyoruz.' Yani bu insanları terör yapamaz, Türkiye'ye zarar veremez hale getirelim. Bu istediğimiz şey çok zor, imkansız bir şey değil."

'Mayıs ayında da inşallah bu doğalgaz evlerimize girmeye başlayacak'

Türk Kızılay'a yönelik eleştiriler ile çadır satma olayına ilişkin değerlendirmesi sorulan Kalın, Kızılay dernek statüsünde olduğu için belli bir tüzüğü bulunduğunu, başkanlarının da genel kurulda seçimle geldiğini, hukuki bir durum olduğunda İçişleri Bakanlığının olaya müdahale edebileceğini söyledi.
Çadır satma meselesinin yanlış olduğunu aktaran Kalın, ancak kurumun herkesin Kızılayı olduğunu, şu anda kanın acil bir ihtiyaç olduğunu, kendisinin de kan bağışında bulunduğunu, bu nedenle vatandaşları da kan bağışı yapmaya davet ettiğini dile getirdi:
Çadır satma meselesi yanlıştı, bunu daha sonra Kerem Bey de söyledi. Kendi kurumunu ve arkadaşlarını savunmak için yaptığı ilk açıklama yanlıştı. Bu tartışmanın uzaması, devam etmesi de birtakım hataları birbiri ardına getirdi. Bunlar üzücü Kızılay hepimizin kurumu, bizden önce de vardı, bizden sonra da devam edecek. Buna böyle bakmalıyız, kişilerin kurumlara zarar vermesine elbette izin verilmemeli. Şu anda kan acil bir ihtiyaç. Kan stokunun mutlaka tam olması lazım. Binlerce Kızılay çalışanı ve gönüllüsü sahada, hala çalışmaya devam ediyorlar, onların hakkını yemeyelim. Onlar için de zor bir dönem, Kızılay’ın böyle anılması vs. Kızılay’ın daha iyi anlatması gereken mevzulardı."
Kalın, Rusya'nın, Türkiye'nin doğalgaz borcunu 2024'e erteleyip ertelemeyeceği sorusuna, BOTAŞ ile Gazprom arasında yürütülen birtakım görüşmeler ve müzakereler olduğunu, doğalgazı en ucuz fiyata almak için de her yerle müzakere yapmaya devam ettiklerini kaydetti.
Bu konuda Rusya, İran, Irak, Cezayir'le de görüştüklerini ve başka alternatifleri aradıklarını aktaran Kalın, "Biz Karadeniz'de de çok ciddi bir rezerv bulduk. Bildiğiniz gibi önümüzdeki hafta zannediyorum bir törenle de Filyos'tan ilk yakma seremonisi yapılacak. Mayıs ayında da inşallah bu doğalgaz evlerimize girmeye başlayacak" diye konuştu.

'Suriye tarafında şartlar olgunlaştığında bu insanlar da dönmeye başlayacaklar'

Suriye konusunda üç temel önceliğin ve ilkenin bulunduğunu aktaran Kalın, şunları söyledi:
"Bir, sınır güvenliğimizin sağlanması ve terörle mücadele. Yani PKK, PYD, YPG, SDG adı ne olursa olsun. İki, mültecilerin geri dönmeleri. Ama bunun gönüllü, onurlu, istekli ve güvenli bir şekilde yapılması. Bunlar da bir insan yani. Bir savaştan kaçarak geldiler. Ama ilelebet tabii ki burada kalmayacaklar. Suriye tarafında şartlar olgunlaştığında, bir güvenlik ortamı oluştuğunda hem insani güvenlik anlamında hem ekonomik güvenlik anlamında şartlar oluştuğunda bu insanlar da dönmeye başlayacaklar."
Üçüncü konunun da bu işin yürütülmesi olduğunu kaydeden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela diyelim ki biz bu insanları 500 bin, 1 milyon, 2 milyon kişiyi böyle biraz çalakalem, biraz böyle iyi çalışmadan, şartları olgunlaştırmadan zorla veya şöyle böyle bir şekilde ikna ederek gönderdik. Bir milyon insan gitti. Esad rejimi bunlara tekrar saldırmaya başladı. Ne olacak? Ya bunlar tekrar Türkiye kapısına dayanacaklar, yeni bir insani dram yaşayacağız ya da daha kötüsü olacak, iç savaş derinleşecek. Oradan bir sürü terör örgütü çıkacak. Terör tehdidi çıkacak. Gelecek yine bizi vuracak. O yüzden tehdit ortaya çıkmadan ona da müdahale etmek zorundasın."
Kahramanmaraş'ta tarihin en büyük depreminin yaşandığının altını çizen Kalın, "Bakın bu depremden 3 ay sonra biz bu ülkede cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimine gidiyoruz. Yani vatandaşın önüne sandık koyuyoruz. Bu müthiş bir demokratik olgunluk ve öz güven meselesidir. Başka ülkelerde kolay kolay bu kadar büyük bir afetten 3 ay sonra gidip insanların önüne sandık koymazsınız. Bu çok riskli bir şeydir. Siyaseten de öyledir. Altyapı, lojistik vesaire olarak da kolay bir şey değildir" diye konuştu.

İbrahim Kalın: Akkuyu Nükleer Santrali enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak
Yorum yaz