İbrahim Kalın: Akkuyu Nükleer Santrali enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak

Türkiye'nin ilk nükleer santrali Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ne 27 Nisan'da zenginleştirilmiş uranyum yakıtının geleceğini hatırlatan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Akkuyu Nükleer Santrali enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak" dedi.
Sitede oku
Kalın, Anadolu Ajansı canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
İsrail güçlerinin ramazan ayında Mescid-i Aksa'ya gerçekleştirdiği baskına ilişkin soru üzerine Kalın, saldırıyı lanetlediklerini belirtti.

İsveç'in NATO'ya üyelik süreci

NATO'ya üye olabilmesi için Türkiye'nin şartlarını yerine getirmesi beklenen İsveç'in, verdiği taahhütleri yerine getirip getirmediği sorulan Kalın, üçlü mekanizma çerçevesinde İsveç'ten taleplerinin belli olduğunu anımsattı.
Türkiye'nin taleplerinin henüz tamamen karşılanmadığını vurgulayan Kalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İsveç tarafına biz birçok defa açık ve net bir şekilde ifade ettik. En son evvelki hafta Ankara'da bizi ziyaret eden İsveç heyetiyle de bunları paylaştık. Düzenli olarak hem Dışişleri Bakanımız hem de İsveç adına bu müzakereleri yürüten mevkidaşımla bu konuları düzenli olarak görüşüyoruz. Finlandiya'nın NATO üyeliğinin Meclis'imizde onaylanmasından sonra kendileriyle yaptığımız istişarede bir sonraki toplantıyı haziran ayının ilk haftası ya da ikinci haftası yapma konusunda mutabık kaldık. Niye haziran ayının ortası? Çünkü 1 Haziran'da yürürlüğe girecek olan terörle mücadele yasası İsveç hükümetinin bu adımı atmasını kolaylaştıracak bir yasa. O zamana kadar ne yapacakları, ne kadar adım atacakları, ne kadar hızlı davranacakları tamamen kendilerine bağlı bir konu."
"Yasanın yürürlüğü girmesiyle İsveç'ten şartları yerine getirme yönünde bir adım bekliyor musunuz?" sorusu üzerine Kalın, şunları kaydetti:
"1 Haziran'da yürürlüğe girecek terörle mücadele yasası İsveç'in tarihinde bugüne kadar çıkarttığı en katı, en disiplinli, kapsamlı terörle mücadele yasası. Bizim dile getirdiğimiz konuları ihtiva eden boyutları var. Bu manada ellerini kolaylaştıracağını ve 1 Haziran'dan sonra özellikle PKK, FETÖ ve bunların iltisaklı yapılarına, paravan örgütlerine karşı daha kararlı adım atabileceklerini bekliyoruz. Zira bu yasayla birlikte ahdi zemin ve hukuki çerçeve biraz daha netleşmiş olacak. Mahkemeler, buna göre kararlar verecek. Güvenlik, istihbarat ve ilgili birimler buna göre takibat yapabilecekler. Bu yasaya ihtiyaçları var. Kendileri de zaten başından beri söylüyorlar. Geçen yıl yaptıkları anayasa değişikliği çerçevesinde hazırlanan bir yasa bu. Bizim mutabık kaldığımız konularla da doğrudan ilgili. 1 Haziran'dan itibaren bu sürecin daha da hızlanmasını bekliyoruz. Fakat 1 Haziran'a kadar da idari olarak yapabilecekleri başka şeyler varsa belki, biz olduğu kanaatindeyiz, bu adımları atmaları süreci hızlandıracaktır. 'İsveç üzerine düşeni yaptı, artık sıra Türkiye'de, Türkiye de üzerine düşeni yapsın' mealindeki açıklamaları doğru bulmuyoruz. Burada kriterler ve taleplerimizin ne olduğu belli. Bunların ne kadarının karşılandığı da sayısal ve olgusal olarak, bir cetvele bakarak rahatlıkla kontrol edilebilecek konuda. Henüz o noktada değiliz. Zaman zaman bazen NATO'dan bazen diğer NATO müttefiki ülkelerden gelen bu tür açıklamalara bizim cevabımız belli; 'Hayır henüz bizim taleplerimiz karşılanmadı.' İsveç'in atması gereken adımlar var. Bu adımlar atıldıkça da süreç ilerleyecektir."

'F-16 programının elbette devam etmesini istiyoruz'

İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğiyle, ABD'yle yürütülen F-16 sürecinin birbirinden ayrı konular olduğunu vurgulayan Kalın, Türkiye'ye bunun üzerinden bir baskı kurmaya çalışmanın da anlamsız olduğunu ABD'li muhataplarına ilettiğini söyledi.
Kalın, bu konuda bazı ABD'li senatörlerle tartıştıklarını dile getirerek şöyle devam etti:
"Ben o zaman açıkça söyledim; 'Bakın sayın senatör siz bunda ısrar ederseniz, yani 'Türkiye İsveç'i, Finlandiya'yı kabul etsin ondan sonra F- 16'ları onaylarız.' derseniz. Biz de tam tersini size söyleriz. Biz de deriz ki o zaman, 'Siz F-16'yı yapana kadar, F-16'ları onaylayana kadar biz de İsveç'in üyeliğini onaylamıyoruz'. O zaman ne olur? Böyle bir sessizlik oldu tabii. Yani bu süreci sadece tıkarsınız. Bunların böyle ilişkilendirirseniz yanlış bir yola girersiniz. Biz F-16 programının elbette devam etmesini istiyoruz. Hava Kuvvetlerimiz açısından, Türk Silahlı Kuvvetleri açısından önemli bir programdır, bunu yapmak istiyoruz. ABD ile bu konuda bir görüş birliğine varıp bu programı ilerletmek istiyoruz ama açıkça şunu da söyleyeyim, yani 'Türkiye aman mutlaka bu olsun, olmazsa yarın bizim güvenliğimiz ortadan kalkar.' modunda da değiliz açıkçası. Olursa elbette iyi olur ama Türkiye'nin başka alternatifleri de var."
Kalın, Türkiye'nin milli savunma sanayi alanında muazzam gelişmeler yaşadığını ve bunların daha da ilerleyeceğini işaret ederek en son Bayraktar Kızılelma'nın orta menzilli uçuş testlerini tamamladığını hatırlattı.
Türkiye'de modern, savaş konseptini değiştiren gelişmeler yaşandığını aktaran Kalın, SİHA'ların yetkinliklerini Libya'da, Karabağ'da Suriye'de ve Irak'taki operasyonlarda defalarca ispat ettiğini kaydetti.
Kalın şöyle devam etti:
"Bunların arkası gelecek, bu teknoloji hızla büyümeye, gelişmeye devam edecek. Biz diğer alternatifleri de araştırıyoruz. Yani Tayfun uçaklarını İngilizlerle konuşuyoruz. Kendi milli muharip uçağımızın şu anda testleri yapılıyor. Onlar gelişecek. Yani buna biraz orta, uzun vadede baktığınız zaman önümüzdeki 5-10 yıllık gibi bir perspektifle baktığınızda inanın bugün bazılarının 'Büyük bir kriz çıkmaz.' vesaire gibi takdim ettiği F-16 ve diğer konular çok tali, ikincil meseleler haline gelecek. Türkiye başka imkan ve kabiliyetlere doğru ilerleyecek. F-16'yı vermeyene biz deriz ki, 'Bizim Kızılelma'mız var, bizim milli muharip uçağımız var, bizim başka alternatiflerimiz var'. Bundan kendileri pişman olurlar, Türkiye buradan bir şey kaybetmez, güçlenerek çıkar."

'PKK'nın Suriye koluna destek vererek terörle mücadele edilmez'

Kalın'a, Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki hassasiyeti anımsatılarak "Son MGK bildirisinde Suriye ve Irak'taki gelişmelere dikkat çekildi ve bazı müttefik ülkelerin bölgedeki tavrı eleştirildi. ABD Genelkurmay Başkanı'nın Suriye ziyareti, Irak'ta düşen helikopter konularında mevkidaşlarınızla görüştünüz mü?" sorusu yöneltildi.
ABD Genelkurmay Başkanı'nın Suriye'nin kuzeyine yaptığı ziyaretten hemen sonra Büyükelçi'nin Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldığını ve uyarıda bulunulduğunu, izahat istendiğini söyleyen Kalın, aynı konuları mevkidaşlarıyla ABD'deki görüşmelerde dile getirdiğini aktardı.
İbrahim Kalın, "Onlar PYD, YPG ile görüşmediğini, sadece Amerikan askerleriyle görüştüğünü iddia ediyorlar. Biz yine de bunu yeterli, tatmin edici bulmuyoruz." dedi.
Kalın, eski ABD Başkanı Obama döneminde başlatılan PYD ve YPG'ye destek politikasının kökten yanlış, her açıdan hatalı olduğunu her platformda dile getirdiklerini kaydetti.
ABD'nin PYD ve YPG'ye verdiği desteği artık bitirmesi gerektiğini vurgulayan Kalın, "Bu politikanın sürdürülebilir bir tarafı yok. Bu sadece Türkiye-ABD ilişkilerini zehirlemekle kalmıyor, aynı zamanla Suriye'deki dengeleri de altüst ediyor, Suriye'nin toprak bütünlüğünü, etnik, sosyal huzurunu da kökünden dinamitleyen bir etkiye sahip. Buna artık son verilmesi gerekiyor. PKK'nın Suriye koluna destek vererek terörle mücadele edilmez." dedi.
Kalın, Irak'ta düşen helikopter hadisesinin de takipçisi olduklarını belirterek terör örgütüne karşı en kararlı şekilde mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

'Akkuyu Nükleer Santrali enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak'

Moskova ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile de görüştüğünü belirten Kalın, ikili ilişkilerin, ticaret ve enerji konuların ele alındığını açıkladı.
Türkiye'nin ilk nükleer santrali Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ne 27 Nisan'da zenginleştirilmiş uranyum yakıtının geleceğini hatırlatan Kalın, "Bu çerçevede Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, Akkuyu'ya ilk defa bir nükleer bölge sıfatı ve statüsü verecek. Bu son derece önemli. Bu aşamadan sonra da artık belli bir vade içerisinde zannediyorum 6, 8, 10 aylık gibi bir süre içerisinde de ilk reaktörün elektrik üretim süreci başlamış olacak. Bu ülkemiz adına gerçekten çok gurur verici bir projedir. Nükleer santralin üretilmesi, elektrik üretiminin sağlanması, ekonomimize de çok ciddi bir katkı sağlayacak. Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak. 4 bin 800 megavat elektrik kapasitesi ciddi bir kapasitedir. Dolayısıyla bizim ülkemize de bu manada çok ciddi bir katkı sağlayacak." ifadesini kullandı.

'Dünyanın en önemli gündemi bu savaşı durdurmak olmalı'

Moskova temaslarında Rusya-Ukrayna Savaşı'nı da ele aldıklarına değinen Kalın şöyle devam etti:
"Şu anda bütün dünyanın en önemli gündem maddesi, bu savaşı durdurmak için harekete geçmek olmalı. Maalesef benim hem Washington'da yaptığım temaslarda hem Avrupa başkentlerinden aldığım hava, savaşın devam etmesi yönünde genel eğilim var. Bunun son derece tehlikeli ve yanlış olduğunu düşünüyoruz. Savaşın şöyle veya böyle devam etmesi, mevzii birtakım saldırılarla, işte 'Bahar Taarruzu' deniyor, sürdürülmesi daha fazla ölüm, daha fazla yıkım ve daha fazla çözümsüzlük demek. Bunun yerine müzakerelere başlanması; makul, meşru, kabul edilebilir şartlar temelinde müzakerelerin yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Burada makul, meşru ve kabul edilebilirden kastım da tabii ki Ukrayna'nın toprak bütünlüğü, siyasi egemenliği çerçevesinde bir diplomasi sürecinin başlaması."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yürüttüğü diplomasi sonucu tahıl sevkiyatının devam ettiğini hatırlatan Kalın, bunun yeterli olmadığını, savaşın sona erdirilmesi gerektiğini ve bunun için daha fazla çabaya ihtiyaç olduğunu söyledi.
Kalın, Rusların bu konudaki taleplerinin karşılanması halinde tahıl koridoruyla ilgili anlaşma süresinde uzatmaların devam edeceği kanaatinde olduğunu bildirdi.

Moskova'da Suriye konulu toplantı

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Moskova’da Dışişleri Bakan Yardımcısı seviyesinde Suriye konulu toplantı yapıldığını hatırlatarak "Dışişleri, Milli Savunma Bakanlarımız ve istihbarat başkanımız düzeyinde bunun devamı mahiyetinde bir toplantı olacak. Bu toplantı gene Moskova'da yapılacak. Tarihi belirlemek üzereler, görüşmeler devam ediyor.” dedi
Kalın, sınır güvenliğinin sağlanması, terörle mücadele, mültecilerin Suriye’ye güvenli dönüşü ve siyasi sürecin ilerletilmesi konusunda Türkiye’nin tavrını toplantılarda net şekilde ortaya koyduğunu belirterek "Bu sürecin bu çerçevede ilerletilmesi yönünde irademizi korumaya devam ediyoruz. Umarım netice alırız. Dolayısıyla bir olumlu yönde bir ilerleme olduğunu söyleyebilirim. Ama rejimin burada daha yapıcı bir tutum içerisinde olması gerekiyor." ifadesini kullandı.
Yorum yaz