Akan Abdula: Artık insanlar yaşlanmayı kabul etmiyor, 'bilge' olmak değil hayatı yaşamak istiyor

“Yaş aldıkça ruh halimiz ve tüketim alışkanlıklarımız değişiyor mu?” sorusuna yanıt arayan veri teknolojileri uzmanı ve Futurebright kurucusu Akan Abdula'nın anlatımıyla yapılan çalışmanın sonuçları şöyle:

"Türkiye’de iç göç devam ediyor ve Anadolu’dan büyük şehirlere gidiyoruz. Büyükşehirlerde pahalı evlerle karşı karşıya kaldığımız için küçük metrekareli evlere geçiyoruz ve ortam küçüldükçe çocuk sayısı düşüyor. 2001 yılında hane başına 2.38 çocuk düşüyordu, 2021 yılında 1.70’e düştü. Türkiye için stratejik avantajımız genç nüfus oluşumuz diyoruz ama gerçeklerle yüzleşme vakti geldi. Türkiye, dünyanın en hızlı yaşlanan ülkeleri arasında. Var olan nüfusumuzu yinelemek istiyorsak hane başına çocuk sayısında 2.10 ortalamasında kalmamız gerekiyor. Dolayısıyla biz var olan nüfusumuzu yineleyemiyoruz. Çok genç olmak da çok iyi bir şey değil gibi görünüyor. Yaşlanma sürecimiz 2012 yılında başladı ve 2038 yılında tamamlanmış olacak. Böyle devam edersek 2038 yılı itibariyle yaşlı ülkeler kategorisine gireceğiz. Takribi 16 yıl kadar bir süremiz kaldı ve bu süre ciddi anlamda az.

38-50 yaş arası olgun 'gençler'

Yaşam süremiz 80 yıla çıktı. Araştırmamıza göre 38 yaşına kadar çok gençsiniz. İleride 88 yaşları göreceğiz o yüzden de 70’li yaşlardan sonra ancak yaşlılık demeye başlayacağız çünkü orta yaşlıların yaşam dair iştahı çok yüksek ve sağlıklılar. Yaş aralıkları tanımlarken de yeni sıfatlara ihtiyacımız olacak. Tüketici artık orta yaşı 50 ve üzeri olarak okuyor. 38’e kadar genç. 38-50 arası için yeni bir sıfata ihtiyaç var. Ne genç ne de orta yaş. Ne diyeceğiz bunlara? Ben ‘olgun gençler’ demeyi tercih ediyorum. Yaşlanmak artık annelerimiz ve babalarımızın yaşında fiziksel bir olguydu ama bizim için bir seçim. Biz ya kabul ediyoruz ya da etmiyoruz ama etmiyorsak da yaşlanmıyoruz. Yaşlanma konusunda bu seçimi yapma ya da yapmama noktasında insanların seçenekleri var. 10 insandan 8’i sağlıklı yaşamaya özen göstereceği söylüyor. Ne kadar çok rutininiz varsa o kadar yaşlanmayı ötelemiş oluyorsunuz. Ne kadar farklı zevkler ediniyorsanız o kadar yaşlılığı öteliyorsunuz."

Araştırmanın ekonomik sonuçları

Dijitalde ve internet kullanımında 65 yaş üstü vatandaşların oranı 2016’da yüzde 8.8, 2017’de 11.3, 2021’de yüzde 33. Pandeminin de etkisi var ama yaş ilerledikçe hayatın parçası olmaya inanıyoruz. Bizlerin yaşlanmasıyla geçmişteki insanların yaşlanmasının hiç benzemediğini de görmüş oluyoruz.

Ücretini ödediğimiz dijital platform üyeliklerindeki 55-60 yaşlarındaki vatandaşlarımızın izleme oranı yüzde 15 oranlarına yükseldi. Vatandaş bilgelik değil, ev eğlencesi istiyor.

Gençler Facebook kullanıyordu ve 55 yaş üzeri vatandaşlar Facebook’a gelince gençler o platformdan kaçtı. Facebook ve Youtube oranı da aynı. Diğer mecralara baktığımızda 55-60 yaşındaki kişiler pek yoklar.

Bilboardların en etkin olduğu kitle olduklarını söyleyebiliriz ve bilboardlar pahalı ama çekilmeyin, bu yaş grubuna konuşmak istiyorsanız para verin. Bankaları uyardık, bu kitle özellikle pandemiden sonra finansal sisteme, finansal teknolojiler üzerinden girmek istiyor. Bankaları biraz ürkütücü buluyorlar. Online alışverişe ilgilerinin çok arttığını görüyoruz ve online alışverişi deneyimlemiş 65 yaş grubu yüzde 68’lere kadar çıkmış görünüyor. Yaşlı kitle online alışverişte de var. Standartlarını koruyabilmek için yeni bir çözüm arıyorlar ve ikinci el ya da yenilenmiş ürün dünyasına gidecekler gibi görünüyor. İnsanların yaşına değil, hissettikleri yaşa göre pazarlama yapılırsa daha iyi olur.