YOLCU YOLUNDA GEREK

Gazeteci Orhan Gökdemir: Türkiye’de halk birbirine düşerse ne Avrupa kalır ne yeni dünya düzeni

Seçime sayılı günler kala Gazeteci Orhan Gökdemir, ittifaklar bazında yaşanan süreçleri ve 14 Mayıs sonrası Türkiye’yi bekleyen senaryoları Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programında değerlendirdi. Gökdemir, halkın başka bir yol olmadığı için Altılı Masa’ya yöneldiğini ama bu masadan bir çözüm çıkmayacağını düşündüğünü söyledi.
Sitede oku
Seçime giden süreçte ittifaklarda hareketlilik yaşanıyor. HÜDAPAR, AK Parti listelerinden seçime girme kararı aldı. Yeniden Refah Partisi (YRP) ise, Fatih Erbakan ile Recep Tayyip Erdoğan görüşmesi sonrası, imzalanan bir mutabakat metni ile Cumhur İttifakı’na katıldıklarını duyurdu. Öte yandan muhalefette de hareketlilikler var. Tüm bunları, Radyo Sputnik’te Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programına konuk olan Gazeteci Orhan Gökdemir değerlendirdi.

Orhan Gökdemir: ‘Türkiye’de halk birbirine düşerse ne Avrupa kalır ne yeni dünya düzeni’

Gökdemir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hatay’da söylediği ‘Burası CHP’li demedik, 'bunlar da vatandaşımız' dedik’ sözlerinin ‘son derece problemli’ olduğunu söyledi. Gökdemir’e göre; Suriye’de yaşanan iç savaşa bakılarak Türkiye’de kutuplaştırıcı dilin terk edilmemesi hâlinde ciddi sorunlar yaşanabileceğini öngörmek mümkün. Böyle bir durumda ne Avrupa ne de dünya düzeni kalmayacağını savunan Gökdemir, ‘Bir arada yaşamanın bir yolunu bulmalıyız. Onun ilk yollarından birisi de bu dili derhal terk etmekten geçiyor’ diye konuştu:
‘Bir cumhurbaşkanının kimin hangi partili olduğuyla ilgilenmesi tuhaf. Türkiye’de bütün ölçüler yıkıldığı için biz de bunu doğal karşılıyoruz. Her ne kadar AKP’li olsa da, kendisine oy veren ve vermeyenlerin cumhurbaşkanı olmak durumunda. Başka bir yol bilmiyoruz yani, Fransız Devrimi’nden beri bu böyle. Sorun bu da değil. Sonuçta fiiliyatta kabul ediyor olabilir ama ruhen hazır değiller. Türkiye’de hakikaten bütün kurallar yıkıldı. Anayasa rafta. Geçen ‘bakanları aday yapacağız ama istifa etmelerine gerek yok’ dedi. Tabii hukuk, yasa, anayasa olmadığı zaman hiçbir şeye gerek kalmaz. AKP ne istiyorsa o yasa. Biz buna kısaca orman kanunu diyoruz. Ama orman kanunu da bir yasadır. Gücü güce yetene olur o zaman. Gücün de kimde olduğu, çatışma çıkınca belli olur. Bu arkadaşlara anlatamadığımız bu. Umarız böyle bir şey bir daha olmaz. Bir daha bir cumhurbaşkanı böyle bir cümle kurmasın. Bu çok problemli bir cümle. Büyük bir coğrafya Türkiye. Göçenlerle beraber nüfusu 90 milyona yaklaşmış. Bu nüfusun bir arada kalması lazım. Bu benim niyetimle ilgili bir şey değil. Suriye’de çıkardıkları iç savaşın nelere mal olduğunu hep birlikte gözlemledik. 90 milyonluk ülkenin birbirine düşmesinin nelere mal olacağını oradan tahmin edebiliriz. Ne Avrupa kalır ne dünya düzeni kalır. Bir arada yaşamanın bir yolunu bulmalıyız. Onun ilk yollarından birisi de bu dili derhal terk etmekten geçiyor.

‘Altılı Masa’dan çözüm çıkma ihtimali, altılı ganyanı tutturma ihtimalleri kadar’

İki ittifakın da birbirine benzer özelliklerde olduğunu söyleyen Gökdemir, halkın başka bir yol olmadığı için Altılı Masayı bir kurtuluş olarak gördüğünü söyledi. Altılı Masa için ‘altılı ganyan’ benzetmesini yapan Gökdemir, ‘Buradan çözüm çıkma ihtimali, altılı ganyandan büyük ikramiye tutturma ihtimalleri kadar. Türkiye, bugünden yarına taşınacaksa laik cumhuriyete mecbur. Bir şekilde cumhuriyeti, laikliği yeniden inşa etmek zorunda. Ve bu altılı ganyanla olacak iş değil’ diye konuştu:
Cumhurbaşkanı, adı üstünde Cumhuriyetin başkanı olması gerekirken, bir partinin başkanı gibi davranıyor. Biz onun ne zaman cumhurbaşkanı olduğunu ne zaman parti genel başkanı gibi davrandığını bilmiyoruz. Dolayısıyla bu böyle olunca o partiye oy vermeyenler de tuhaf biçimde düşman hâline geliyor. Bu, gecekondu rejiminin oturmadığı anlamına geliyor. Bu rejimle ülkeyi 3-5 yıl daha yönetmelerinin imkânı yok. Bu sistemin derhal değişmesi lazım. Ama öbür tarafta da Altılı Masa diye bir şey icat ettiler. Ben Altılı Ganyan diyorum. Başka bir yol olmadığı için halk buraya inandı ve biz onu yıkamadık. Buradan çözüm çıkma ihtimali, altılı ganyandan büyük ikramiye tutturma ihtimalleri kadar. Bir tarafta AKP, öbür tarafta AKP artıkları var. Bir tarafta MHP, öbür tarafta İYİ MHP var. Bir tarafta merkez sağ var, öbür tarafta gazı kaçmış merkez sağ var. Burada ne varsa orada da o var. İzmir İktisat Kongresi’nde gördük. Büyük bir sefalet. Yüzyıllık avans vermiş emperyalistler Mustafa Kemal’e de o avans bitmiş diyor biri. Böyle tuhaf yorumlar. Bütün bu karmaşanın ortasında gördüğümüz şey şu; Türkiye, bugünden yarına taşınacaksa laik cumhuriyete mecbur. Bir şekilde cumhuriyeti, laikliği yeniden inşa etmek zorunda. Ve bu altılı ganyanla olacak iş değil. Bizim bu birikimimiz var. 200 yıllık reform ve devrim çağının içinden geliyoruz. Düştüğü, kalktığı, ilerlediği zamanlar var. Abdülhamit’i en güçlü olduğu zamanda alaşağı ettiler ve oradan hürriyet çıktı. Birinci Dünya Savaşı’nda yıkıldı denirken oradan da cumhuriyet çıktı. Zor zamanların işidir devrim. Yaptık, yine yaparız.’
Yorum yaz