İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, 7. gününde ‘Çokluğa ve Birliğe Davet’ mottosuyla düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde Yekta Kopan’ın sunumuyla gerçekleşti.
İzmir Ticaret Odası Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Özgener, S.S. İzmir Köy Kooperatif Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Birleşik Kamu İş Genel Başkanı Mehmet Balık, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez’in konuşmalarının ardından kongrenin sonuç metni oylandı. Paydaşlar tarafından oylanan metinde siyasi etik yasasının çıkarılmasından kalkınma bankasının kurulmasına kadar bir çok madde kabul edilirken; 8 Mart Kadınlar Günü’nün kadın çalışanlara tatil edilmesi ile özel eğitim, sağlık, maden, haberleşme alanlarında kuruluşlarının kamulaştırılması maddesi çoğunluğun alehte oyuyla reddedildi. Oylanan metin; çiftçi, işçi, sanayici, tüccar ve esnaf gruplarının, kongrede alınacak kararlar için 8 aydır sürdüğü paydaş buluşmalarının ardından hazırlanarak İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e sunulmuştu.
Soyer: Bugün hep birlikte bu ülkenin yöneticilerine ders niteliğinde bir oylama gerçekleştirdik
Kapanış konuşması yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 8 aylık uzun bir maraton koştuklarını, işçiler, çiftçiler, sanayiciler, tüccarlar ve esnafın, aynı 100 yıl önceki kongrede olduğu gibi defalarca bir araya geldiğini anlattı. Soyer, “100 yıl önceki yöneticilerimizden ilham aldık, mutabakat ve uzlaşmanın ne kadar kuvvetli bir içerik ortaya çıkarabileceğini gösterdik. Bugün hep birlikte bu ülkenin yöneticilerine ders niteliğinde bir oylama gerçekleştirdik. Herkesin egolarını bir tarafa bırakıp aydınlık bir gelecek inşa edebilmek için elini taşın altına koyacağından şüphem yok. Büyük bir özenle çalıştınız, tarihi sorumluluğu taşıdınız, hepinizin tek tek onayı ile gerçekleşen bu toplumsal sözleşme tarih yazacak. Verdiğinizi emeklerin ve yarattığınız umutların ziyan olmaması için her şeyin takipçisi olacağım” ifadelerini kullandı.
‘Küreselleşme artık tartışmalı bir konu ve bunu da mutlaka görmemiz gerekiyor’
Etkinliğin bir diğer oturumu ise çeşitli ülkelerden gelen akademisyenlerin panellerinden oluşturuldu. Soyer’in kapanış konuşmasından önce sahneye çıkan Eski Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela’nın bir dönem ekonomi danışmanı olarak da çalışan Oxford Üniversitesi’nden iktisatçı Prof. Dr. Ian Goldin, “Bu kongreler geride durup bir dünyanın nasıl değiştiğini sunma fırsatı veriyor. Daha çok insan artık ekonomik güç üretiyor. Ama küreselleşme artık tartışmalı bir konu ve bunu da mutlaka görmemiz gerekiyor. Nasıl bir gelecek istediğimiz bize kalmış. Küreselleşme açısından bir geçiş noktasındayız” dedi ve ekledi:
‘Yeni Soğuk Savaş tehlikeleri başta ABD dahil birçok ülkenin başarısızlığını gösteriyor, küreselleşmenin getirdiği eşitsizliği ve riskleri yönetemediler’
“Ekonomik gelecek Asya’da olacak. En büyük pazar, aynı zamanda fırsatların ve yatırımların kaynağı oluyor. Türkiye’nin geleceğini de Avrupa’da görüyorum. Eğer yeni bir Soğuk Savaş’a gidersek bu çok kötü olur. Soğuk Savaş tehlikeleri başta ABD’nin aynı zamanda birçok dünya ülkesinin başarısızlığını gösteriyor. Küreselleşmenin getirdiği eşitsizliği ve riskleri yönetemediler. Bu facia şeklindeki başarısızlık bir çok yıkıma yol açtı, 14 yıldır bunu telafi edemedik. Güvenler yıkıldı, uluslar ve uluslararası yapıların küreselleşmesini engelledi.”
‘Bu Türkiye için tarihi bir fırsat, iki ay için de yeni bir döneme geçilebilir ve iktidar değişebilir’
Türkiye’nin geleceğinin dünyanın geleceğinden ayrılamaz olduğunu vurgulayan Goldin, “Dünyanın geleceğinin şekillenmesinde Türkiye bir rol oynayabilir. Bu Türkiye için tarihi bir fırsat, iki ay için de yeni bir döneme geçilebilir ve iktidar değişebilir. Yeni hükümetler kendilerine “Ne yapmalıyız?” diye sormalı, iyiyi ortaya çıkarırken kötüyü nasıl eleyecekler? Küreselleşmenin de işleyişi değişiyor, Kovid-19 çok büyük bir değişmeye neden oldu. Bu da milliyetçilik akımını geliştirdi. Türkiye için de bunun bir risk olduğunu düşünüyorum. Eğer bu olursa, Türkiye’ye Doğu ve Batı arasında bir seçim yapmaya zorlar. Bu yeni popülerizm; korumacı ve milliyetçi akımlar ile gelişiyor. Milliyetçi tepkiler, sınırlara dayalı tehlikeli bir akım. Zaten Türkiye yeterince zengin bir ülke değil. ABD ve Çin gibi ekonomilerle başa çıkması zor. Brexit’ten sonra benim ülkem olan İngiltere de bunu yapamaz. Brexit’ten çıkmak tarihi derecede kötü bir karardı.” şeklinde konuştu.