ANKARA'DAN HABER VAR

ASO Genel Sekreteri Cabbar: İstanbul'daki sanayi tesislerinin yüzde 90'ı risk altında

Ankara Sanayi Odası (ASO) Genel Sekreteri Cabbar, olası Marmara depremi sonucunda İstanbul’daki sanayi tesislerinin çalışamaz hale gelmesi ile 'kötü sonuçlar’ ortaya çıkabileceğini savundu. Cabbar, İstanbul’daki sanayi tesislerinin yüzde 90’ının yer sarsıntısına maruz kalacak yerlerde olduğunu bildirdi.
Sitede oku
Radyo Sputnik’te yayınlanan Aysel Alp’le Ankara’dan Haber Var programının konukları; Ankara Sanayi Odası Genel Sekreteri Yavuz Cabbar ve çevre profesörü Mustafa Öztürk oldu. Programda, olası Marmara depremine ve sel baskınlarına karşı alınabilecek önlemler masaya yatırıldı.

‘Sanayi tesislerini çalıştırmamız mümkün olmayabilir’

Marmara Bölgesi’nde hem ticaret hem de finans yoğunluğunun azaltılması yönünde görüş belirten Cabbar, bunun nedenleri şöyle sıraladı:

“Marmara bölgesi olası bir depremle ciddi hasar görecek. İstanbul’daki sanayi tesislerinin bulunduğu alanın yüzde 90’ı yer sarsıntısına maruz kalacak yerlerde. Yani buralarda büyük bir hasar meydana gelecek. Bu deprem sonucunda ekonomimizin neredeyse yarısı Marmara Bölgesi’nde. Birçok sektöre baktığımızda aşağı yukarı yarısı burada. Burada olası bir depremde nelerle karşılaşacağımızın simülasyonunu biz 11 ilde gördük. Neredeyse 2 gün bölgeye ulaşılamadı. Dolayısıyla ekonomimizin yarısının yer aldığı bu bölgenin olası bir depremle çalışamaz hale gelmesi hayal bile edemeyeceğimiz kötü sonuçlar ortaya çıkaracak. Marmara bölgesinde belki aylarca hasar görmemiş olmasa bile o tesisleri çalıştırmamız, finans sistemini ayağa kaldırmamız pek mümkün olmayacak. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda orada hem finans yoğunluğunu hem sanayi ve ticaret yoğunluğunu azaltmamız gerekir.”

‘Ankara’nın alt yapısı mevcut’

ASO Başkanı Seyit Ardıç’ın Merkez Bankası ve kamu bankalarının İstanbul’dan Ankara’ya taşınması önerisini hatırlatan Cabbar, Ankara’nın alt yapısının buna hazır olduğunu dile getirdi. Cabbar, “Gerek Merkez Bankası, gerek kamu bankaları, gerekse bazı özel bankaların genel merkezleri Ankara’daydı. Bunlar sonradan İstanbul’a taşındılar. Dolayısıyla burada bir altyapısı var. Hatta bölge genel müdürlükleri de var. Örneğin Ziraat Bankası’nın merkezi İstanbul’a taşındı ama Ankara’da en azından haftada birkaç gün genel müdür yardımcıları vb. burada devam ediyorlar. Ankara’yı boş bırakmıyorlar. Bu anlamda Ankara’nın bir alt yapısı mevcut. Finans merkezlerinin Ankara’ya taşınması daha kolay” dedi.

‘Dere çevreleri yeşil koridora dönüştürülmeli’

Dere çevrelerinin ağaçlandırılmasının aşırı yağışların sele dönüşmesine karşı bir önlem olacağını bildiren çevre profesörü Mustafa Öztürk, şunları kaydetti:

“100 yılda bir defa dahi böyle bir sel felaketi olmuşsa, bu derelerin riskli dereler olduğu, riskli derelerde kesinlikle dere çevresi 50’şer metrelik yeşil koridorlara dönüştürülmeli. Ağaçlandırılmalı. O alan insanlar için hem nefes alma yerleri olacak hem de suyun normal akışına yardımcı olacak. Aşırı yağışlar olsa dahi sele dönüşmesini önleyecek. Aksi durumda bu yaşadığımız olayı belki 10-20 sene sonra tekrar yaşarız. Kupkuru görünen dereler bazen sele dönüşebilir. Dereler betonlaştırılmamalı, bu çok yanlış bir uygulama. Doğal hali ile korunmalı.”

‘Çadırlar zeminden minimum 20 santimetre yüksekte kurulmalı’

Çadır kurulurken hangi unsurlara dikkat edilmesi gerektiğini sıralayan Öztürk, şu bilgileri paylaştı:

“Bir kere çadırlar kuru yerlere yapılır. Yağmur suyunun göllenmediği yerlere. Daha önceki tekerrürler incelenir. Burada yağmur suyu göllenmesi var mı? Çukur değil, tümsek bölgelere. Yağmur suyunun kolayca diren edileceği bölgelere. Dere kenarlarına olmayacak. Yağmur suyu taşkınının olmayacağı yerlere. Bunlar birkaç gün içerisinde incelenerek tespit edilir ve çadır kentler buralara kurulurken çadır yerden minimum 20 santimetre yukarıda kurulur. Tabanı briket gibi malzemelerle kaplanır. Bir de artık Avrupa ülkelerinde geliştirilmeye başlandı; çadırların üstüne yağmur suyu hasadı yapan sistemler geçiriliyor. Belki 10-15 dolarlık maliyeti var. Yağmur suyu yağdığı zaman çevresine konmuş brandanın içerisine yağmur suyu akıyor ve filtreleri de var, o su depolanıyor ve böylece yağmur suyu hasat ediliyor.”

Yorum yaz