Radyo Sputnik’te yayınlanan Serhat Ayan, Çağlar Öner ve Ata Arslan’ın hazırlayıp sunduğu Veri Maç programının bugünkü bölümünde futbol gündemi farklı bir yönüyle ele alındı. Özellikle transfer dönemlerinde mali açılardan da sorgulanan spor kulüplerinin vergi ödemelerindeki durumu masaya yatırılırken, tarihin tozlu sayfalarına başvuruldu.
Kemal Kılıçdaroğlu: Futbolcu 1 milyona transfer edilmiş, vergi dairesine 50 bin TL bildirilmiş
14 Temmuz 1976 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin Olaylar ve Görüşler köşesinde tanıdık bir ismin imzası dikkat çekti. O isim, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılması planlanan seçim için Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. O günlerde Maliye Bakanlığı’nda Hesap Uzmanı olarak çalışan Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi için ‘Kulüpler ve Vergi Kaçakçılığı’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Profesyonel futbolun amatör yöneticilerin elinde kaldığını savunan Kılıçdaroğlu futbolda vergi kaçırılması eleştirdi ve 1976 yılında yayımlanan yazısında dikkat çekici şu ifadelere yer verdi:
‘Her yıl futbol mevsiminin sonunda oyuncu transferleri için futbol kulüpleri kıyasıya bir mücadelenin içine girerler. Oraya milyonlar dökülür. Hatta bazı kulüp başkanları da bu yıl için transferleri kaç lira harcayacaklarını önceden açıklarlar. Transferlerde dönen paralar gazetelerin spor sayfalarında, transfer edilecek oyuncunun öyküsü ile birlikte ayrıntılarıyla anlatılır. Bazı Sporcular da aldıkları paralarla neler yapacaklarını özgür bir dille anlatırlar. Ve alınan paralar genellikle lüks gece kulüplerinde eritilip gider. Artık yüksek bedelle transfer edilen oyuncuların öyküsü spor sayfalarında magazin sosyetesi sütunlarına kayar.
Sporculara yapılan bu tür ödemeleri transfer ücreti pirim veya sair adlarla yapılan ödemeleri Gelir Vergisi kanunumuz ücret sayarak vergi kapsamına almıştır. Yani futbolcu da tıpkı bir işçi, bir memur gibi ücretli sayılarak vergilendirilmesi istenmiştir. Ancak gazetelerde okuduğumuz yüksek transfer ödemeleri vergi dairelerine yapılan bildirimlerde çok düşük gösterilir. Örneğin bir futbolcu 1 milyona mı transfer edilmiştir; bunun için vergi dairesine yapılan bildirimde 50.000’e (50 bin) transfer edildiği belirtilir ve bu miktar üzerinden vergi ödenir. Yabancı antrenörlere ödenen olağanüstü para, kat, araba vs gene aynı şekilde düşük gösterilir. Kısacası bu yolla gizlenen gelir miktarı milyonları aşmaktadır.’
Kemal Kılıçdaroğlu: 9 futbol kulübünde gizlenen gelir miktarı 30 milyonu aşıyor
Spor kulüplerinin ve futbolcuların vergi ödeme bilincinin gelişemediğinden dem vuran Kılıçdaroğlu, ‘Tanınmış olmanın verdiği psikolojik hava ile bir dokunulmazlık zırhına büründüklerini zannetmektedirler. 1959 yılında tüm futbol kulüpleri nice gizlenen gelir miktarı 28 milyon TL civarında iken 1975-1976 sezonunda sadece 9 futbol kulübünde gizlenen gelir miktarı 30 milyonu aşmaktadır. Görülüyor ki rakamlar devamlı büyümekte ve kaçırılan vergi miktarı da önemli rakamlar ulaşmaktadır’ diye yazdı.
Kulüp yöneticilerine de değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
‘Futbol kulüplerinin yöneticileri genellikle mali durumu çok iyi olan tacir sanayiciden oluşur. Bunlar futbol kulüplerini finanse ettiklerini iddia eder ve oluşturdukları bir ekiple kulübü yönetirler. Başları sıkışınca da tüm görevi, sorumluluklarını bırakıp istifa ederler. Futbolculara yapılan ödemelerden vergi kesilmesi yönünden yöneticiler sorumlu oldukları halde Maliye’ye verdikleri beyannamelerde diledikleri rakamları gösterme özgürlüğüne sahiptirler. Vergilerin tam ödenmesi halinde ise sporun yaşayamayacağını ve kulüplerin önemli mali sorunlarla karşılaşacağını iddia ederler.
Vergi kaçakçılığının önlenmesi, bu tür kulüplerin yönetim şekillerinin değişmesi ile yakından ilgilidir. Bu da kulüplerin yeni yasal statülere kavuşturulmasıyla olur. Ancak şurası bir gerçektir ki, bu tür yasal değişikliklerin gerçekleşmesi kamuoyunun tepkisine geniş ölçüde bağlıdır.
Spor kulüplerinin yasal değişiklikle kurum, şirket haline getirilmesi vergi kaçakçılığını geniş ölçüde azaltacaktır. Çünkü kurumlaşma, sorumluluğun yarattığı ciddiyeti sağlar. Tüm parasal işlemlerin bir belgeye dayandırılması zorunluluğu doğar. Tutulacak defter ve belgeler daha ayrıntılı ve tutarlı olacağından vergi incelemeleri daha rahat olacak ve kurum yöneticileri de sorumluluklarının bilincine varacaklardır.’