T24 yazarı Murat Sabuncu ve Araştırmacı Bekir Ağırdır, Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayının Kemal Kılıçdaroğlu olmasını ve seçime 70 gün kala son durumu T24 Youtube kanalında değerlendirdi.
Altılı Masa hakkında konuşan Ağırdır "Bu topraklarda önce onurlu yaşamın herkes için kurulabileceği, büyük toplumsal uzlaşmayı sağlamak gerekir. Bu uzlaşma ne Kürtler olmadan yaşanabilir, ne milliyetçiler olmadan inşa edilebilir ne de AKP'ye oy veren muhafazakarlar olmadan inşa edilebilir. Bizim önce sol sağ olmaktan öte, büyük toplumsal uzlaşmaya ihtiyacımız var. Herkesin kendi tercihleriyle örgütlenip var olabildiği bir ülkeye ihtiyacımız var. Eğer Altılı Masa en baştan farklı kimliklerden gelerek demokrasiyi inşa edeceğini söyleseydi, dünkü coşku çok daha erken yaşanacaktı. Şu anda dönüp dolaşıp geldiğimiz yer iktidarı durdurmak veya sürdürmek eksenindeki büyük ayrışma" dedi.
'Hiçbir liderin ağzından 'demokrasiyi inşa edeceğiz' cümlesi duymadık'
Ağırdır'ın gündeme ilişkin değerlendirmelerinden satır başları şu şekilde:
Depremde merkezi idarenin kurum ve kurallarının ne kadar büyük bir yıkım içinde olduğu ve bu yıkımda bile 'benden olanlar' ve 'olmayanlar' diye bir ayrım yapıldığını toplum gördü. Yenilenmiş mutabakat fırsata çevrilebilir. Dün akşamki yenilenmiş mutabakat hâlâ iktidarın durdurulması katmanından inşa ediliyor. Henüz hiçbir liderin ağzından "demokrasiyi inşa edeceğiz" cümlesi duymadık. Hâlâ bu mesele bir demokrasi iddiasına dönüşmedi. Hala bütün o metinlerin temel eksiği ve toplu bir heyecanı üretemiyor olan kısmı bu meselenin bir demokrasi iddiasına dönüşmemiş olması. Onun için herkes bu iktidarı durdurmak üzerinden yaptıklarını meşrulaştırmış oluyor. Eğer toplumu inandıramazlarsa anayasayı değiştirecek siyasal güce ulaşmakta hala ciddi bir zorluk var.
Daha bugünden bu gerilimler yaşanırken yarın daha ilkesel konularda nasıl uzlaşma üretilecek?
'Altı ayda sistem değiştirme ihtimali bu şartlarda düşük'
Hak ve özgürlükler konusunda hangi kısıtları koyacaklar ya da koymayacaklar gibi çok kritik meseleler var. HDP'nin cumhurbaşkanlığı seçimdeki desteğini 'elde var bir' diyerek anayasa değişikliğinde de var saymak doğru değil. AKP'nin de seçimi kaybettikten sonra parlamenter sisteme geçiş konusunda istekli olduğunu var saymak da mümkün değil, Millet İttifakı'nın kendi başına yüzde 58 oya ulaşıp da 360'ı aşan milletvekiline ulaşmasını öngörmek de mümkün değil. Onun için 6 ayda parlamenter sisteme geçmek nasıl olacak? Altı ayda parlamenter sisteme geçme ihtimalini bu şartlarda düşük görüyorum.
'Toplumsal uzlaşma üretmeden başımız beladadır'
Asıl meselemiz başka bir şey. Kamuoyu tartışmayı 'aday kim olacak?' üzerinden başka yere çekemiyor. Ve ne yazık ki bu kurumsal aktörler de kendi arzularını yaşatmaya devam ediyor. Türkiye büyük toplumsal uzlaşmasını üretmeden muhafazakarıyla, seküleriyle, Kürdüyle, solcusuyla, sağcısıyla yeni bir demokrasi inşa etmeden, onurlu yaşam hakkını kimliği ne olursa olsun bu topraklardaki herkese tanıyacak bir nizam kurmadan, başımız beladadır. Kendi iç meselelerimiz ve küresel dinamikler nedeniyle başımız beladadır. Kimsenin işin bu tarafıyla meşgul olduğu görülmüyor.
'En evvel siyasi alanı düzenlemek gerek'
İyi Parti'nin içindeki grupların nelere mâl olduğunu yaşadık. Yarın da diyelim milletvekilliği listeleri sırasında CHP içindeki grupların nelere mâl olacağını da yaşayacağız. Bütün bunları aşacak şey; siyaseti kişisel ihtiras ve kariyer meselesi olmaktan çıkarıp, hayata ve ülkenin gidişatına müdahale alanı haline çevirmemiz. Asıl bütün değişimi ilk önce siyasi alanda yapmamız gerekir. Benim temennim bu partilerin parlamentoda çoğunluğu kazandığı an en önce siyasi alanı düzenlemeleridir. O siyasi alanı düzenleyerek uzlaşmanın yolunu yordamını üretebiliriz. Yoksa Tayyip Bey'in yerine Kemal Bey'i koyduk diye sorunlar düzelmeyecek. Reformları nasıl hayata geçireceğimiz hala belirsiz.
Hepimiz gibi iktidar da biraz afalladı. Bütün vaatlerle gidişatı değiştirmeye uğraşacaklardır ama bu kez işleri gerçekten çok zor. Bir kere Cumhur İttifakı'nın parlamentoda 301 milletvekiline ulaşması olasılık dışı. Erdoğan'ın işi çok zor. Kazanma ihtimali ancak küresel dinamiklerde birtakım beklenmeyen gelişmeler veya seçime katılma oranları kayda değer biçimde düşerse olabilir.