AKŞAM POSTASI

Avukat Eren Can: Annem ve babam hayatta olsalardı yine Hatay için çalışacaklardı

Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay'da yaşayan anne ve babasını kaybeden Av. Eren Can, depremde vefat edenler için ‘Pencerende bir mum yak’ kampanyası başlattı.
Sitede oku
Hatay'da yaşanan büyük yıkımda hayatını kaybeden İHD Onur Kurulu Üyesi Hatice Can ve eski Antakya İHD Şube Başkanı Mithat Can'ın oğlu avukat Eren Can depremde vefat edenler için ‘Pencerende bir mum yak’ kampanyası başlattı. Eren Can, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuk oldu. Eren Can, “Bütün toplumun bu acıyı ortaklaştırabilmesi ve bu acıdan, bu kederimizden yarınlara daha umutlu çıkabilecek ne yapabiliriz diye düşünürken, ‘pencerende bir mum yak’ fikri ortaya çıktı” dedi.


Avukat Eren Can’ın açıklamalarından satırbaşları:

"Depremde anne ve babamı kaybettikten sonra benim gibi yakınlarını kaybeden birçok kişiyle duygu ortaklığı yaşadık. Birbirimizi hiç tanımasak da bir şekilde iletişim kurduk. Depremden sonra yaşadığımız ya da yaşayamadığımız yas ile ilgili ne yapabiliriz diye düşünürken en azından bütün toplumun bu acıyı ortaklaştırabilmesi ve bu acıdan, bu kederimizden yarınlara daha umutlu çıkabilecek ne yapabiliriz diye düşünürken, ‘pencerende bir mum yak’ fikri ortaya çıktı."

Siyasiler ve sanatçılara çağrı

"Bu acıyı yaşama biçimi olarak mum yakmak bir metot değil isteyen tabi ki kendini ifade edebildiği şekilde kendini ifade edebiliyor. Bizlere çok sayıda geri dönüş oldu. Bugün çağrının daha da yayıldığını görebiliyoruz. Çağrımıza hem Tabip Odası hem de Koşuyolu Mahalle Muhtarı kulak verdi. Yoğurtçu Parkı için de bir çağrı yapıldı. İnsanlar mumlarını yakarak en azından ortak bir ruhla hem acımızı paylaşmak hem de toplum olarak girdiğimiz bu enkazdan çıkmak için karanlıktan aydınlığa giden yolda mum yakmak bir metafor olarak karanlıktan aydınlık günlere gitmek, umut için mum yakmak istiyoruz. Deprem bölgesinde yaşadığımız çaresizlik, kaderine terk edilmişlik, arama kurtarma ekiplerinin gelmemesi ve depremin üzerinden bir ay geçmesine rağmen bölgede halen olağanüstü yaşam koşulları var. İnsanlar bizlere, ‘yakınlarınızı kaybettiniz, size ne iyi gelir?’ diyorlar.. En azından Antakya’daki insanlara hızlıca nasıl konteyner ulaştırabiliriz, çadır sorununun nasıl üstesinden gelebiliriz çünkü çadır geçici bir çözüm. Siyasiler açısından da depremin en önemli konu olmasını gerektiğini düşünüyorum. Siyasiler ve sanatçıların bu kampanyaya katılmaları, yakınlarını kaybeden bizlere moral olacaktır."

Anne ve babasını anlattı

"Annem ve babam 68 kuşağı insanlarıydılar ve bütün hayatlarını insan hakları, hak mücadelesi ve kadın hakları konusunda mücadele veren kişilerdir. Annem ve babam, böyle bir depremde insanlar hayatlarını kaybetmesinler, daha sağlıklı konutlarda barınsınlar diye insanların barınma hakkını savunan kişilerdendi. Bütün yurttaşların nitelikli eğitim hakkını, ücretsiz sağlık hakkını savundular ve bu konuda ömürlerince mücadele verdiler. Eğer şu an yaşıyor olsalardı Antakya ve deprem bölgesi için mücadele vermeye devam ediyor olacaklardı. Bölgedeki aksaklıkları raporlayıp sorunları çözmek için kurumlarla görüşerek çözüm arıyor olacaklardı."

Yorum yaz