AKŞAM POSTASI

İskenderun’daki kentsel dönüşüme ‘itiraz’ eden mimar: Halkın talep edilen parayı ödeme gücü yoktu

Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuk olan Mimarlar Odası eski İskenderun Temsilcisi Ercüment Kimyon “Amaç deprem riski nedeniyle dönüşüm yapmak değil, kupon arazilerden rant elde etmekti. Halkın yeni yapılacak konutlar için talep edilen parayı ödeme gücü yoktu. Yazmış olduğum metinler üzerinden Danıştay’da davalar açıldı" dedi.
Sitede oku
İskenderun’da 6 mahalleyle ilgili kentsel dönüşüm kararlarının yapılan itirazlar sonucu mahkemeler tarafından iptali tartışma konusu olmuştu. Davaların açılmasına ön ayak olan Mimarlar Odası eski İskenderun Temsilcisi Ercüment Kimyon Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na sürecin gerekçelerini anlattı. Kimyon, “Amaç deprem riski nedeniyle dönüşüm yapmak değil, kupon arazilerden rant elde etmekti. Halkın yeni yapılacak konutlar için talep edilen parayı ödeme gücü yoktu. Benim yazmış olduğum metinler üzerinden Danıştay’da davalar açıldı. Ben haksızlığa itiraz ettim diye 3 kez silahlı saldırıya uğradım, evim yıkıldı, arabam yakıldı” dedi.
Ercüment Kimyon’un açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"Kentsel dönüşüm alanı Hatay İskenderun ilçesinde toplamda 6 mahalle üç bölgede 79 hektarlık bir alan. Genellikle gecekonduların oluştuğu mahalleler topluluğu riski alan ilan edildi 2013 yılında. Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilen bu yer için 2015 yılında 1/1000 ve 1/5000’lik planlarıyla birlikte proje taslakları hazırlandı. Planlar askıya çıkınca mahalleli ‘Kentsel Dönüşüm Mücadele Derneği’ kurdu. Projenin rant projesi olduğu, vatandaşı yerinden etmek istediği, yüksek katlı binalar yapılarak riskli konutlar yapılacağı anlaşılıyor, vatandaşa sadece moloz parası verilerek şehirlerden köylere dönmesiyle buraları boşaltmaları isteniyordu. Tıpkı İstanbul Sulukule’deki gibi.

'Moloz parası 30 bin, yeni daire 1 milyon'

Yaşadığımız bu depremde o mahallelerde bir kişi bile hayatını kaybetmedi. Burada kentin merkezinde kalmış kupon arazi niteliğindeki kıymetli arazileri iktidar yandaşı müteahhitler lüks konutlar yaparak buraları ele geçirme amacındalardı. Yani gecekondu sahiplerini mülksüzleştireceklerdi. Moloz parası 30 bin lira diyorlar. 2015 yılındaki fiyatlara göre m²’si 8-10 bin lira, yüz m²’si bir milyon lira. ‘Moloz parasını düş geri kalan parayı bana getir yoksa sana ev vermem’ diyorlar. ‘Buradan ev sahibi olmak istiyorsan git bankadan kredi al benim şartlarımdaki bedelleri öde’ diyorlar vatandaşa.
Buralar 775 sayılı gecekondu kanununa göre imar planı yapılmış alanlardı. 775 sayılı kanuna göre tapuyu verin, kendi aramızda küçük hissedarlar bir araya geliriz mevcut imar düzenine uygun güvenli bir yapılaşmaya gideriz diyorlardı fakat vatandaşa bu imkanı tanımak gibi iktidarın bir niyeti yoktu. Yerel ve merkezi yöneticilerin böyle bir niyetleri olmadığı için moloz parasının dışında ektsra bir para vermezseniz yer sahibi olamazsınız dedikleri için rant projesinin iptali için davalar açıldı ve kazanıldı.

'Yüzlerce karara dava açtım'

Bugün gördüğümüz medyanın bilgi kirliliği yaratan, propagandaya yönelik çalışması. İlgililerin bilgi sahibi olmadan bu konuda yorum yapmaları ve kamuoyunu yanıltmaları. Burada imar uygulamalarına 300 kez dava açan ve belediye meclis üyeliği yapan bir yurttaş olarak dernek ve muhtarlıklara teknik anlamda bilgilerimi paylaştım hatta dava dilekçelerini ben hazırladım. Arkadaşların hiçbiri bu davalarda avukat kullanmadılar, benim yazmış olduğum metinler üzerinden Danıştay’da davalar açıldı. Biz bu şekilde Danıştay’da dava kazandık. Dayanışma dernekleri ve vatandaşlar bu konuda herhangi bir hukuki yardımı hiç kimseden almadılar. İstanbul ve Ankara’daki kentsel dönüşüm adı altında buna benzer açılan davalardan yararlanarak bu mücadeleyi sürdürdük. Yüksek katlı binalar yapacaklardı. 25 yıldır yüksek katlı binalarla ilgili belediye meclisinin aldığı yüzlerce karara dava açmış biriyim ve açtığımız davaların sonuçlarında dava karara bağlanana kadar olan süreçte bitmiş olan yüksek katlı binalar yıkıldı, birçok vatandaş hayatını kaybetti.

'Beni sindirmek istediler'

En az üç defa silahlı saldırıya uğradım. Arabamı yaktılar, oturduğum evi yıktılar. İskenderun kamuoyunun bilmediği bir konu değil. Hepsi takipsizlikle sonuçlandı, hepsi faili meçhul olarak kaldı. Darp edilip çenemin kırıldığı bir olay İskenderun Orduevi’nin sahil bulvarında kameraların önünde gerçekleşti ama kamera kayıtları bile silindi. Devlet otoritesi, rantın koruyuculuğunu üstlenirse felaketlerin sorumluluğunu başka yerde aramaya gerek yok."
Yorum yaz