YOLCU YOLUNDA GEREK

Prof. Şengül Hablemitoğlu deprem sonrasındaki yas sürecini anlattı: ‘Şu anda ortak duygumuz öfke’

Radyo Sputnik’te Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programında, Kahramanmaraş merkezli ve 10 şehri etkileyen depremler sonrasında ülkece tutulan yas süreci gündem oldu. Program konuğu Prof. Şengül Hablemitoğlu, bu süreçteki ortak duygunun ‘öfke’ olduğunu ifade etti.
Sitede oku
Radyo Sputnik’te Enver Aysever’le Yolcu Yolunda Gerek programına Prof. Şengül Hablemitoğlu, konuk oldu. Hablemitoğlu, yas sürecinden ve bunun öneminden bahsetti.

Prof. Şengül Hablemitoğlu: ‘Şu anda ortak duygumuz öfke’

Bu süreçte ortak duygunun ‘öfke’ olduğunu söyleyen Hablemitoğlu’na göre bunun sebebi birbirini takip eden felaketlerde insanların suç ortaklığının olmasına dikkat çekti ve şöyle devam etti:
‘O kadar katmanlı bir travma yaşıyoruz ki daha önce hiç duymadığımız duyguları yaşıyoruz. Toplumda ve bireyde ne tür izler bırakacağını bilmiyoruz. Şu andaki ortak duygumuz öfke diye düşünüyorum ben. Çünkü birbirini takip eden felaketlerde insanların suç ortaklığı var. Doğa olaylarının doğal olmayan sonuçlarını sorgulamamız gerekiyor diye düşünüyorum.’

‘Onarıcı adaleti konuşmalıyız; bu bir anlayış ve demokrasi kültürü gerektiriyor’

Cezalandırıcı adaletten ziyade onarıcı adalete ihtiyacımız olduğunu söyleyen Hablemitoğlu, bunun için de belirli bir anlayış, demokrasi kültürü ve eğitim gerektiğini aktardı:
‘Kendi alanım açısından baktığım zaman artık yas sadece bireyin, ailenin ya da küçük bir topluluğun meselesi olmaktan çıkmış durumda. 85 milyon nüfusu ilgilendiren bir durum. Çünkü bir haksızlığa uğramış, kurban olmuş insanlar topluluğu var. Apolitik bir noktada konuşamayacağımızı söylememin nedeni oydu. Dolayısıyla bu bir hak savunuculuğuna, desteklenmeyi hak eden bir alana dönüşecek. Bu mevzuya hem bir ceza sistemi, adalet tarafından; hem de hak savunuculuğu tarafından onarıcı adaleti bekliyorum. Bu durum yeni dezavantajlı gruplar oluşturdu. Ya da var olan dezavantajları derinleştirdi. Sadece barınma ihtiyacının karşılanmasını konuşmayacağız, bunun tazmin edilmesi gerekiyor ama bunun vicdanen de tazmin edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla onarıcı adaleti konuşmalıyız. Cezalandırıcı adalet gibi net bir şey değil. Bir anlayış, demokrasi kültürü, eğitimi gerektiren bir alan. Ortaya çıkan bu büyük, devasa sorunla bir de kurban veren kesimin, mağdur kesimin de çözüm sürecine katılmasını öngörür onarıcı adalet. Bir kısım müteahhit kendi yaptıkları binalarda öldü, sadece müteahhitleri cezalandırarak devam edecek bir süreç değil.’

‘Yas liderliği diye bir kavram var’

Literatürde yas liderliği diye bir kavramın olduğunu söyleyen Hablemitoğlu, bu kapsamda dile çok dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti. Hablemitoğlu, ‘Yas tutan insanların yükünü azaltacak bir söyleme ve tutuma ihtiyacımız var. Çünkü insanlar üzüntülerini, öfkelerini ifade ettiklerinde bunun öfkeyle karşılık bulmasını beklemiyorlar. Biz onlara şefkatle yaklaştığımızda onların kaybını kabullendiğimizi gösteriyoruz’ dedi ve sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
‘Yazık ki siyaset şunun farkında değil; dünya kavramları konuşuyor, biz onlardan pek hoşlanmıyoruz ama bu tür felaketlerde siyasilerin sınav verdiği bir alan var. Yas liderliği diye bir kavram var. Sevdiklerini, bildikleri hayatları göçük altında kaybedenlerin bu kadar çok sayıda olduğu bir yerde, o insanların ne yaşadığını anlayabiliyorum ben. Dilimiz çok önemli burada. Trajediler, aramızda bir bağ kurar. Bunun bizi ayrıştırmaması gerekir, yaşadığımız kayıpların birleştirici olması gerekir. İnsanların eline para tutuşturarak bunu yapamayız. Şefkat dilini benimsemeliyiz. Bütün bunları yapamadığımızda; acı çekenlere ulaşmanın yolunu bulamadığımızda, birlikte kayıpları onurlandıramadığımızda yas tutan insanların yükünü azaltacak bir söyleme ve tutuma ihtiyacımız var. Çünkü insanlar üzüntülerini, öfkelerini ifade ettiklerinde bunun öfkeyle karşılık bulmasını beklemiyorlar. Biz onlara şefkatle yaklaştığımızda onların kaybını kabullendiğimizi gösteriyoruz. Her insanım diyen, biraz vicdanı olan herkes bunu yapabilir. Bir yas lideri, ülke yöneticileri, kurumları ne yapar? Bizim maalesef böyle bir kültürümüz yok. Bu öğrenilebilirdi ama bu bir sistem. Pandemi yaşadık, orada da insani olmayan şeyler yaşadık. Sistematik bakmalı ve gerekeni yapmalıyız. Kader demek, dua etmek bir yere kadar yetiyor.’
Yorum yaz