GÖRÜŞ

Çin’den Ukrayna krizine ‘barış planı’: ‘Pekin tarihin ne tarafında durduğunun manifestosunu yazdı’

Çin, Ukrayna krizinin siyasi çözümüne ilişkin tutumunu içeren 12 maddelik bir barış planı duyurdu. Soğuk Savaş zihniyetinin terk edilmesi gerektiğine vurgu yapan Çin’e Batı’dan ise tepki geldi. Konuyu Sputnik’e değerlendiren Dr. Adıbelli, “Bugün Çin, tarihin ne tarafında durduğunun manifestosunu yazmış gibi” dedi.
Sitede oku
Çin Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna'daki krizin siyasi çözümü için önerilerini bakanlığın resmi sitesinden duyurdu. 12 maddeye ayrılan barış planı, 'Çin'in Ukrayna Krizinde Siyasi Çözüme Dair Tutumu' başlığı ile servis edildi. Maddeler arasında öncelikli olarak düşmanlıkların durdurulması, müzakerelerin yeniden başlatılması, Soğuk Savaş zihniyetinin terk edilmesi, stratejik risklerin azaltılması ve tüm ülkelerin egemenliğine saygı gösterilmesi çağrıları yer alıyor.
Diğer yandan, insani krizin aşılması, tahıl anlaşmasının uygulanması, Ukrayna'nın restorasyonu ve nükleer santrallerin güvenliğinin sağlanmasından da bahseden plan; aynı zamanda Çin’in uluslararası toplumla birlikte çalışmaya ve çatışmanın çözümünde yapıcı bir rol oynamaya istekli olduğunun altını çiziyor.

Çin’den Batı’ya çağrı: Yaptırım politikası izlemek yerine Ukrayna'daki çatışmanın çözümüne yardım edin

Pekin’in ‘barış’ tutumuna ilişkin ilk tepkiler ise Batı’dan geldi. 12 maddelik planı hakkında yorum yapan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Pekin'e pek güvenimiz yok" derken, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ise Washington'ın Ukrayna'ya ‘Rusya ile çatışmayı nasıl sona erdireceğini söylemeyeceğini’ vurguladı. Diğer bir tepki de Avrupa Birliği’nde geldi. Birliğin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Sözcüsü Nabila Massrali, “Çin’in 12 maddeden oluşan tutum belgesini inceledik. Söz konusu tutum BM Şartı prensiplerine dayanıyor olsa da belge bu prensiplerden bazıları seçilerek onlara uydurulmuş” dedi.
Bu eleştirilere yönelik sert bir açıklama yapan Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin, "İlgili kişilerin bizi karalamak için bazı asılsız görüşler yaydığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Barış planının yayınlanmasından saatler önce BM Genel Kurulu’nda konuşma Çin Temsilcisinin Yardımcısı Dai Bing ise, Batı'yı yaptırım politikası izlemek yerine Ukrayna'daki çatışmanın çözümüne yardım etme çağrısında bulunmuştu.
Konuyu Sputnik’e değerlendiren Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya politikaları uzmanı Dr. Barış Adıbelli’ye göre Çin’in bu planı, barış getirmekten çok Pekin’in pozisyonunu belli etmeye yönelik bir adım.

‘Çin, Avrupa ve ABD’nin, şavaşın uzaması ve Rusya’nın zayıflamamasının faturasını kendisine keseceğini düşünüyor'

Çin Dışişleri Bakanlığı’nın bu ‘barış planını’, ‘Çin’in Ukrayna krizinde siyasi çözümüne ilişkin siyasi pozisyonu’ başlığı şeklinde yayınladığına değinen Adıbelli, “Aslında plan olarak doğrudan bir isim koymadılar ama en azından Çin’in bu noktadaki pozisyonunu ortaya koydular. Ukrayna savaşı ile ilgili Çin’in adı daha çok geçmeye başladı ve AB ile ABD’den tepki gecikmedi. Pekin’in barış planını ‘samimi bulmadıklarını’ belirttiler. Çin başından beri bu planın Batı tarafından kabul edilmeyeceğini biliyordu. Belki Rusya da kabul etmeyecek. Çinlilere göre, Avrupa ve özellikle de ABD; Ukrayna savaşının uzaması ve ‘Rusya’nın zayıflamayıp ayakta kalmasının’ faturasını Çin’e kesmeye hazırlanıyor. Son dönemde Çin ve ABD arasında soğuk rüzgarlar esmesinin nedeni de bu. Çin bu durumu fark ettiği için bir barış planı ile geldi ve bu barış planı, Rusya ve Ukrayna arasındaki süreçten çok, Çin’in Ukrayna savaşına ve Rusya’ya yönelik pozisyonunu göstermesi açısından önemli dedi.

‘Son gelişmeler, Çin’in yeni bir uluslararası düzenin tesisi ve inşası konusunda harekete geçeceğini gösteriyor’

Çin’in bu hafta birbirinden önemli belgeler yayınladığına dikkat çeken Adıbelli, “Haftanın başında Çin, ‘ABD Hegemonyası ve Tehlikeleri’ başlıklı bir rapor, ardından da ‘Küresel Güvenlik Gelişimi’ diye ikinci bir rapor yayınladı. Son paylaşılan barış planını da bunlardan ayrı düşünmemek gerek. Son gelişmeler, aslında Çin’in önümüzdeki dönemde yeni bir uluslararası düzenin tesisi ve inşası konusunda harekete geçeceğini gösteriyor. Bu konuda en önemli partneri de Rusya. Geçtiğimiz yazdan itibaren bütün zirvelerde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Rusya’ya savaşı sona erdirmesi konusunda çağrıda bulunmuş, barış planındaki çoğu ifadeyi dile getirmişti. Bu Batı’da, özellikle de ABD’de yeni bir umut yaratmıştı. Çünkü Çin ve Rusya’nın ayrışıyor gibi olduğunu düşündüler. Ama ABD’yi şok eden gelişme de bu. Şi’nin Putin’i ziyaret edeceğini açıklamasıyla birden bire ortaya ‘Çin balonu’ meselesi atıldı, Blinken’ın Pekin’e ziyareti iptal edildi. Blinken, Biden yönetiminin başa gelmesinden bu yana ilk defa bu kadar sert eleştirmeye başladı. Tüm bunları bir arada düşündüğümüzde ABD’nin Çin’i yeniden karşı cepheye almış durumda olduğunu görüyoruz. Bir taraftan Rusya diğer taraftan da Çin ile nasıl mücadele edecek onu da bilemiyoruz” şeklinde konuştu.

‘Çin, tarihin ne tarafında durduğunun manifestosunu yazdı’

Batı’ya göre Çin’in endişesinin ‘zayıflayan bir Rusya’nın Pekin’in işine gelmeyeceği’ olduğunu vurgulayan Adıbelli şunları aktardı:
“Böyle düşünmekte de haklılar. Güçlü bir Rusya her zaman Çin’in işine gelir. Çünkü nihayetinde Rusya stratejik ortağı. Ayrıca zengin enerji kaynakları açısından ve Kuşak ve Yol projesi bağlamında Avrasya coğrafyası Çin için önemli. ABD yayınlarında, Rusya'nın, Ukrayna savaşının uzaması nedeniyle Avrasya coğrafyasında giderek zayıfladığı ile ilgili makaleler çıkmaya başladı. Bu Çin’in çıkarlarına aykırı, Pekin’in Orta Asya’da güç boşluğunun ortaya çıkacağından endişe ettiği şeklinde analizler yapılmaya başlandı. Onun için Çin’in Rusya’ya yeniden yaklaşarak zayıflatmamaya çalıştığı da söylenen önemli yorumlardan bazıları. Çin ilk defa jeopolitik, reelpolitik ve ideolojik gerekçelerle sahaya çıktı. Pekin kırmızı çizgilerini, durduğu noktayı gösteriyor. Biden daha önce Pekin’e seslenerek ‘tarihin ne tarafında durduğunuza dikkat edin’ demişti. Bugün Çin, tarihin ne tarafında durduğunun manifestosunu yazmış gibi.”
EKSEN
‘Münih konferansı Batılı kapitalistlerin klasik savaş formülünü köpürttüğü yer oldu’
Yorum yaz