Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremler sonrası, bölgedeki artçı sarsıntılar devam ediyor. Dün Hatay’da 6,4 ve 5,8 büyüklüğünde peş peşe iki deprem meydana geldi. Bölgede 6 ve üstü sarsıntıların sürebileceğini belirten Yaltırak, orta ve ağır hasarlı binaların kullanılmaması gerektiğini söyledi. Ancak Yaltırak, Türkiye’nin yüzde 80’inin deprem sıklığı yüksek alanlardan oluştuğunu belirterek, ‘depreme hazırlık’ kısmına odaklanılması gerektiğini söyledi.
Yaltırak, sosyal medyadan yaptığı paylaşımında önerilerini şöyle paylaştı:
"Şu anki deprem bölgesinde 6 civarı artçılar uzun süre devam edebileceği için orta/ağır hasarlı binaların can güvenliği açısından kullanılmaması gerekir. Odaklanmamız gereken ana konu her zaman depreme hazırlıklı olmak. Bunun birinci aşaması 21’inci yy’a yakışan, aktif fayların yüksek çözünürlüklü haritaları, tekrarlanma periyotları, bunlardan üretilecek senaryo ivmelerinin yerleşimlerde dinamik olarak kullanılması. Yerbilimcilerin bu çalışmaları, yerel yönetimlere, devlete, kamuya, inşaat mühendislerine, deprem mühendislerine, afet yönetimine yol göstermeli. Yakın zaman içinde (son yüzyılda) 7 üzeri büyüklükte yıkıcı deprem üreten fay segmentlerini biliyoruz. Bu segmentlerde iki yüzyıl kadar deprem oluşmayacağını da biliyoruz. Sakın bu cümle cımbızla çekilip kullanılmasın lütfen. Bu segmentlerin çevresindeki sismik boşlukları da biliyoruz. Buralarda beklenen depremler yine civar yerleşim bölgelerini etkileyecek. 1999’da İzmit’te 7,4 büyüklüğünde deprem oldu. O segmentte aynı büyüklükte bir deprem olmayacağını bilmekle beraber Doğu Marmara’da beklenen yıkıcı depremden İzmit’in tekrar etkileneceği açık."
'Depremin olacağını söylemek yeterli değil'
Yaltırak, “Büyük olasılıkla siz ya da çocuğunuz en az bir yıkıcı deprem daha yaşayacak” diyerek şunları söyledi:
"Konuları birbirine karıştırmamak gerekir. Ana konumuz bir deprem ülkesinde yaşadığımız… 99 depremi ile başlayan farkındalıkla 20 yılda yapacağımız, kat edeceğimiz çok yol vardı. Ama geç kaldığımızı düşünerek hala yapacağımız çalışmalardan işlerden vazgeçemeyiz. Özetle, depremin olacağını söylemek yeterli değil. O depremin hangi gün olacağını kimse bilemez. Sokakta deprem bekleyemeyeceğimize göre esas olan kültürel ve teknolojik değişimi özümseyip, her yerleşimi yaşanabilir kılmaktır. Biliyorum zor yolu gösteriyorum ama benden üç zamana kadar deprem olacak dememi beklemeyin. Bu tür öngörüler kullanılabilir bilgi içermez. Aileme, dostlarıma söylediğimi burada da yazayım; deprem ülkesinde yaşıyoruz. büyük olasılıkla siz ya da çocuğunuz doğal yaşam süresinde en az bir yıkıcı deprem daha yaşayacak. Bugün alacağımız her karar ve atacağımız her adım çocuklarımızı geleceğini etkileyecek."