Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programının konuklar, Deprem Bilimci Prof. Övgün Ahmet Ercan, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Recep Akdur ve Ekonomist Prof. Dr. Aziz Konukman oldu.
Prof. Ahmet Ercan: ‘İmamoğlu beni deprem toplantısına çağırmadı, yeterli değilmişim demek ki’
Prof. Ahmet Ercan, yayına İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kendisini Deprem Bilim Kurulu toplantısına çağırmaması konusuyla başladı. Kendisinin Massachusetts Institute of Technology’den (MIT) deprem tahmini üzerine post doktorası olduğunu söyleyen Prof. Ercan, ‘İmamoğlu, Deprem Bilim Kurulu toplantısına beni davet etmedi. Toplantıyı FOX TV muhabirden öğrendim, mahçup oldum. Benim başka işim var dedim. MIT’den deprem tahmini üzerine post doktoram var. Demek ki yetmiyor, daha önce de çağrılmamıştım’ ifadelerini kullandı.
‘Celal Şengör, deprem üzerine halüsinasyon görür’
Celal Şengör ile İstanbul depremi üzerine fikir ayrılıkları olduğunu söyleyen Ahmet Ercan, ‘Celal Şengör uzmanlığı dışında konuşuyor. Büyük deprem taraftarıdır. Bir gün bana ‘Şöyle İstanbul’da yakışıklı deprem olsun, her tarafı yıksın da bu şehri yeniden yapalım’ dedi. Ben de ‘Olur mu o kadar insan ölecek’ demiştim, ‘Temizlensin ya’ dedi. Celal, deprem üzerine halüsinasyonlar görür. Sürekli olarak uçlarda durur, yapısı böyle’ diye konuştu.
Prof. Recep Akdur: ‘Maske takılması şart, aşılama titizlikle yapılmalı’
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Recep Akdur ise deprem bölgesinde salgın hastalıklara karşı yurttaşları dikkatli olmaya davet etti. Muhakkak maske takılması gerektiğini söyleyen Recep Akdur, ‘Bildiğiniz gibi Türkiye’de 4-5 virüs salgın salvosu yaptı. Bir de bunun üzerine az önce bahsettiğim kalabalık faktörü eklenince önümüzdeki günlerde son derece büyük zatürrelerin salgın yapacağı, yaşlıların ve çocukların yaşamına tehlike oluşturabilir’ dedi. Akdur ayrıca aşılamanın çok büyük titizlikle yürütülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Akdur şöyle konuştu:
‘Depremle birlikte temiz, hijyenik su imkanları ortadan kalıyor. Beslenme, giyinme, tuvalet imkânı da ortadan kalkıyor. Bu nedenle salgınlar büyük bir tehlike hâline geliyor.
Sudan başlamak gerekirse depremden sonra şebeke hatları ya kırılıyor ya da içindeki su kirleniyor. Belli bir süre en güvenlisi içmede şişelenmiş su kullanılmalı. Yerleşim yeriniz her neyse -çadır kent, konteyner- oraya klorlanabilen ve yeterli su ulaştırılmalı.
Bölgede zaten var olan uyuzun, bit ve pire salgınının artışa geçeceği beklenebilir. Gıdaların mutlaka merkezi, seyyar mutfaklarda hijyenik koşullarda hazırlanması gerekiyor. Tıpta kalabalık faktörü dediğimiz, insanların kalabalık şekilde küçük yerlerde kalması her türden solunum yolu hastalığını körükler. Bu nedenle; maskeyi asla ihmal etmemeleri gerekiyor. Bildiğiniz gibi Türkiye’de 4-5 virüs salgın salvosu yaptı. Bir de bunun üzerine az önce bahsettiğim kalabalık faktörü eklenince önümüzdeki günlerde son derece büyük zatürrelerin salgın yapacağı, yaşlıların ve çocukların yaşamına tehlike oluşturabilir.
Hastane tarafı işin ikinci aşaması. Önce koruyup ondan sonra tedavi olmalı. Koğuş hâlinde yaşamada en önemli tedbirler maske takmak, el hijyenine dikkat etmek, belirli aralıklarla banyo yapabilmek lazım. Aşılama hizmetleri bir an evvel ulaşmalı. Enkaz altında kalanları kurtarmada çalışan ya da kendi yaralanan insanlara derhal tetanoz aşısı yapılıyor. Yapılmamışsa yapılmalı. Diğer aşılara da bir an önce başlanması gerekiyor. Depreme özel bir aşımız yok ama deprem olduğunda olağan zamandan çok daha titiz şekilde aşılama yapılmalı.’
Prof. Aziz Konukman: ‘Yasadışı hazine arazilerine, depremin en riskli olduğu yerlere bina dikmiş, ‘merak etme’ diyor’
Son olarak programa Ekonomist Prof. Aziz Konukman bağlandı. Deprem bölgesinin yeniden yapılandırılması için kaynağın nereden bulunacağı sorusuna da yanıt veren Konukman, sermayedarlara uygulanan vergi muafiyetinin kaldırılmasını ve servet vergisi getirilmesini önerdi:
‘Kaynaklar var. 1 trilyona yakın vergi muafiyeti var, ağırlıklı olarak sermaye yararlanıyor bundan. Sermayeye deseler ki; ‘Ya yeter artık kardeşim biz size muafiyet tanıyamayacağız. Deprem yaşadı insanların muafiyeti var bu 850 milyarı geniş halk yığınları için kullanacağız’ dese halktan büyük destek alır. Bu iktidar bunu diyemez ama iktidar buna zorlanabilir. Zenginler çıkıp Amerika’da bizden servet vergisi alın diye mektup yazmıştı. Davos’ta servet vergisi diyenler yoksulları düşündüğünden demedi, yoksulların kendilerine karşı saldırısını minimize etmek için dediler. Komşunu doyur diyorlar, yoksa başın belaya girer diyorlar. Bütün yoksulluk yasaları, zenginlerin kendilerini yoksullardan korumak için çıkarılan yasalardır. TÜSİAD’ın bugün çifte fedakarlık yapması lazım. Bir vergi muafiyetini sıfırlayacağız, iki servet vergisi getireceğiz hepsi bu.’