Kahramanmaraş merkezli iki deprem komşu Suriye’de de büyük yıkım yaratırken, açıklanan resmi can kaybı sayısı 3400’e ulaşmış görünüyor. ABD destekli rejim değişikliği ve ‘ılımlı İslam’ projesinin 11 yıldır vurduğu Suriye’de deprem sonrasında enkazı kaldıracak ağır makina ve yaralılara yardım için tıbbi ekipman ve ilaç sıkıntısı yaşanıyor. Ancak ABD ve AB’nin yaptırımları büyük bir sorun. Suriye Dışişleri Bakanlığı ve Suriye Kızılayı ise BM ve uluslararası topluma çağrılarda bulundu.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, eşi Esma ile birlikte Halep’de deprem bölgesini ziyaret ederken, Suriye’ye yardım yollamayan Batı’yı ‘insaniyetsizlikle’ eleştirdi. Suriye meclisi bir bildiri yayımlayarak 'Suriye halkına uygulanan haksız kuşatma ve tek taraflı zorlayıcı önlemlerin derhal ve ivedilikle kaldırılması' çağrısında bulundu.
Suriye’ye sadece Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Lübnan, İran, Irak, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Cezayir ve Hindistan’dan yardım ulaşmış görünüyor. Lübnan, ABD ve AB yaptırımları nedeniyle Şam’a inmek istemeyen yardım uçaklarına Beyrut havaalanını açtığını, ücret ve vergi alınmayacağını duyurdu.
Çağrılar üzerine BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suriye el Kaidesi Heyet Tahrür-üş’ün kontrolündeki bölgeye giren rutin BM konvoyuna atıf yaparken, çok daha fazlasına ihtiyaç olduğunu söyledi. Ancak "Herkes, şu anda hiçbir yaptırımın Suriye halkına yardım edilmesini engellemediğini çok net şekilde anlamalı" gibi üstü kapalı ifadelerle ülkeyi Birleşmiş Milletler’de temsil eden hükümetle ilgili genel geçer açıklamaların ötesine geçmiş değil. BM İnsani işler sorumlusu Martin Griffiths’in haftasonu Türkiye ile birlikte Halep ve Şam’ı da ziyaret edeceği ve bir rapor sunacağı belirtiliyor.
Dünyadan tepkiler yağması üzerine ABD ise deprem yardımları için Suriye’ye 180 günlük yaptırım muafiyeti getirdiğini duyurdu. Açıklamada ‘ABD yaptırımlarının meşru insani yardımları hedef almadığı’ gibi ifadeler yer alırken, muafiyet de şartlara bağlanmış görünüyor.
Çin Dışişleri Bakanlığı ise ABD’ye karşı sert bir açıklama yaptı. Sözcü Mao Ning, ABD’nin ‘jeopolitik saplantılarıyla’ Suriye’nin bu hale gelmesindeki rolüne atıf yaparken, bugün hala Suriye petrol ve tahılını çaldığını anımsattı. Mao, Suriye’de tek taraflı yaptırımların da derhal kaldırılması çağrısında bulundu.
Bu koşullarda dikkatler Türkiye’de. Ankara’nın depremden tıpkı Türkiye illerindeki gibi etkilenen Suriye ile siyasi normalleşme sürecine girmişken, ne yapacağı merak konusu. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Suriye yönetimi ile ‘kapı açılmasından’ söz etse de yerini belirtmedi. Diplomatik kaynaklar Türk hava sahasının Suriye geçişlerinde kullanılması için izin verileceğinden bahsediyor.
Gelişmeleri 6 Şubat’taki yıkıcı depremden iki gün önce kızıyla birlikte Beyrut üzerinden Türkiye’ye gelen, depreme İskenderun’da yakalanan ve halen bölgede Hatay-İskenderun-Samandağı üçgeninde mekik dokuyarak yardım çalışmalarına katılan Şam Üniversitesi’nden Prof. Mehmet Yuva ile konuştuk.
‘Deprem Türkiye’de olduğu gibi Suriye’de de çok büyük bir tahrip yarattı’
Prof. Mehmet Yuva, yıkıcı depremin Türkiye’de olduğu gibi Suriye’nin sınır bölgelere paralel şehir, kasaba ve köylerinin yanı sıra Lazkiye Cable hattına uzanan bölgede çok büyük tahribat yarattığını söyledi:
“Türkiye merkezli yaşadığımız çok şiddetli ve tahrip gücü yüksek depremdi. Bizde 7.7 Richter ölçeği olarak ölçümü yapılan ama enerji boşalımı 11 olarak tahlil edilen bu tarihin, çağın en güçlü, en tahripkar depreminde Suriye’nin sahil kentleri Cable ve Lazkiye çok büyük bir tahribata maruz kaldı. Zira biliyorsunuz bu fay hattı Hatay’ın İskenderun, Arsuz, Samandağı, Lazkiye, Cable üzerinden geçen bir hat. Bu hat üzerinde bulunan bütün kentler bu şiddetli depremin sonuçlarını yaşadılar. Ve çok önemli bir tahrip yarattı. Ancak unutmayalım Halep’in kuzeyi, yani bizim Antep, Maraş, Urfa hattına yakın olan Suriye şehirlerinde ve kasabaları ile köylerinde de çok ciddi bir tahribat yarattı. Hatta dün Afrin’de mevcut olan en büyük hastane görüntüleri artık ölülerin hastane koridorlarında, çatı katlarında olduğunu gördük. Aynı manzarayı biz Samandağı’nda, Antakya’da, İskenderun’da da yaşamaktayız.
‘O 180 günlük insani yardım bile birçok şarta bağlanmış’
Prof. Yuva, Suriye’ye ağır Sezar yaptırımları uygulayan ABD’nin deprem nedeniyle 180 günlüğüne insani yardımların yapılabileceğini açıklaması konusunda ‘ikiyüzlülüğün daniskası’ nitelendirmesinde bulundu. Yardımların bile şartlara bağlandığını belirten Yuva, AB ve BM’nin aciz ve ikiyüzlü tutumlarına işaret ederek propagandasını yaptıkları insanlıktan nasibini almadıklarının anlaşıldığını vurguladı:
“Şimdi Amerika’nın insani yardımların 180 günlüğüne yapılabileceği açıklaması ikiyüzlülüğün daniskasıdır. Aslında çok alçakça bir yaklaşım. Ben bugün okuma ve muhtevasını inceleme fırsatını buldum. Amerikan Hazine Bakanlığı’nın yayınladığı beyanata baktığınız zaman, o 180 günlük insani yardım bile birçok şarta bağlanmış. Önce beyefendiler bu yardımları koordine edenler ambargo listesinde mi, işte kara listede mi, hangi şartları getiriyorlar diye bakacaklar. Bu onaylar 180 günde çıkabilecek. Ki zaten Suriye halkı çok muhtaç olduğu bu yardımların bu şekilde verilmesini ‘zul’ olarak kabul eder. O halkın karakterini, devletin karakterini yakınen bilen birisi olarak da söylüyorum. Bu anlamıyla ABD’nin almış olduğu bu karar öncesinde AB ve BM’nin de aslında ne kadar aciz, ne kadar ikiyüzlü ve insani yardım olarak propagandasını yaptıkları birçok çalışmanın hiç de insani olmadığını ve insanlıktan çok da nasibini almadıklarını görebiliriz.”
‘Yayladağı kapısını açmak için bir bakanlık yazısı yeter’
Türk Dışişleri Bakanlığı’nın bir an önce Hatay/Yayladağı sınır kapısını açması gerektiğini belirten Yuva, bu kapının 2013’te dönemin Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun sadece bir bakanlık yazısına dayanılarak kapatıldığını anımsattı.
“Türkiye Suriye ile aynı kaderi paylaşan, aynı depremi yaşayan, aynı acıları paylaşan, sevinç ve hüzünleri birlikte tecrübe eden iki önemli komşu ülke. Bu sebeple de radyo programınız için çok çok teşekkür ederim. Çünkü bu konuya işaret eden, bunun önemini idrak eden nadir gazeteci ve radyo programcılarından birisiniz. Onun için Suriye halkı adına sizlere teşekkür ediyorum. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın bir an önce Hatay Yayladağı sınır kapısını açması gerekiyor. Yani 2013’ün Mayıs ayında bakanlar kurulu kararı olmadan o dönemin dışişleri bakanı sıfatıyla Ahmet Davutoğlu’nun bir bakanlık mektubu yazarak Hatay/Yayladağı’nın kapatılması ve geçişlerin men edilmesi kararını aslında Çavuşoğlu aynı şekilde bir kararla; yani bakanlar kurulu yahut cumhurbaşkanlığı kararnamesine bile ihtiyaç duymadan lağvedebilir ve tekrar bu kapı açılır.”
‘Hatay’da ihtiyaçtan çok fazlası var: Kapının açılması dayanışmanın güzel bir örneğini ortaya koyacaktır’
Hatay’a özellikle son iki gündür ihtiyaçtan çok fazla yardım ulaştığını belirten Prof. Yuva, Yayladağı kapısının açılması sayesinde Keseb bölgesinden başlayarak Ermeniler, Araplar, Türkmenler, Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya yardımların ulaşmasının mümkün olacağını belirtti. Yuva, bu sayede Suriye halkının kalbindeki burukluğun ve duyduğu öfkenin de dineceğinin altını çizdi:
“Yayladağı kapısının açılması iki önemli şeyi beraberinde getirecekti. Hatay’a özellikle dün ve bugün ihtiyaçtan çok daha fazlası geldi ve gelmektedir. Yolda hala onlarca TIR var. Bugün İskenderun’da dört TIR’ın boşaltılması ve dağıtılmasında aktif olarak görev aldım. İhtiyaçtan çok daha fazlası var. Mesela bu TIR’lar direkt yoluna devam eder, İskenderun’dan hemen 100-180 km mesafede Lazkiye ve Cable şehirlerine yardımlarını ulaştırabilir. Zira Suriye 10-11 senedir çok ciddi tahripkar bir savaşa maruz kaldı. Halkı hakikaten bu tür yardımlara çok muhtaç. Şimdi Türk TIR’larının Hatay Yayladağı sınır kapısından giriş yapması, Keseb bölgesinde yoğun olarak yaşayan Ermeni kardeşlerimizin önce bu yardımlardan alması, Türklerin ve Ermenilerin kardeşliğine ve dayanışmasına güzel bir örnek teşkil edeceği gibi hemen aşağıda el Kastal olarak bilinen bölgede Türkmen kardeşlerimize ulaşacaktır. Oradan Banyas, Lazkiye, Cable’ye Sünni ve Alevilerin, Türkmen ve Arapların hatta Kürt kardeşlerimiz ve Çerkezlerin bir arada yaşadığı bu coğrafyaya Türk konvoylarının giriş yapması en azından Suriye halkının kalbinde mevcut olan burukluğu, Türkiye’ye karşı duydukları öfkeyi de dindirecektir ve acılı kalplere merhem olacaktır. Bu dayanışmanın güzel bir örneğini ortaya koyacaktır.”
‘Nasıl ki bugün Türk ve Rus uçakları İskenderun limanı için birlikte çalışıyorlarsa…’
Türkiye’nin Suriye ile yapacağı işbirliğinin ikili siyasi ilişkilere önemli psikolojik katkı yapacağı görüşündeki Yuva, bu bağlamda Yayladağı kapısı dışında Şam’la hava koridorunun da bir an önce açılması gerektiğini vurguladı:
“Ve en azından bu işbirliği gerçekten beklenen ve olması gereken ikili siyasi ilişkilere de çok önemli psikolojik katkı sağlayacaktır. Bu sebeple bu kapının hemen açılması, ardından hava koridorunun, yani Türkiye’den uçakların gitmesi... Nasıl ki bugün Türk ve Rus uçakları İskenderun Körfezi’nden deniz suyunu kaldırarak İskenderun Limanı’nda hala devam eden akü taşıyan, elyaf taşıyan ambarlarda ve konteynırlarda çıkan ve dört gündür süren yangını birlikte söndürmenin güzel örneğini sergiliyorlarsa, aynı şekilde Suriye’de bu uçaklar erzak taşıyarak havadan da atarak Halep’in kuzey bölgesindeki o kasabalara da çok hızlı ulaşabilirler. Hava koridorunun da açılması en azından önümüzdeki dönemlerde yapılması gereken Ankara Şam İstanbul seyrü seferlerinin ve Türk Hava Yollarının sivil hava taşımacılığının yapılabilmesi imkanı bulacaktır. Bu kadar yolu u dönüşü yaparak, Kızıldeniz’i ve Lübnan semasını kullanmak kaydıyla veya Irak’tan uçmak kaydıyla daha uzun mesafe kat etmek zorunda kalmayacaktır. Bu kadar olumlu neticeleri olacak bu adımın artık bir an önce atılması gerekir. Dışişleri bakanlığımızdan, cumhurbaşkanlığı makamından, muhalefetten ve iktidardan bunun gerçekleşmesi için artık samimi olarak, sadece söylem bazında değil eylem bazında ve yarın değil hemen bugün bunun yapılmasını sizin üzerinizden tekrar talep ediyoruz, rica ediyoruz.”
‘Deprem ruhlarımıza hasar vermesin’
Prof. Yuva, sosyal medyaya Hatay’dan yansıyan Suriyelilerle Türklerin çatışma halinde olduğu yolundaki haberlere itibar edilmemesini isterken, muhalefeti sorumlu davranmaya davet etti. Yuva, “Hatay, Arabıyla, Türküyle, Kürdüyle, Sünnisiyle emsal bir coğrafya. Deprem çok önemli tarihi eserlerimize hasar verdi, en azından ruhlarımıza hasar vermesin” dedi.
“Tedavülde görüyorum, sosyal medyayı, klavyeyi çok sorumsuzca kullananlar bulunduğunu da görüyorum. Hiç şüphesiz hükümetin zaafları, eksiklikleri eleştirilecektir, daha iyisini yapması için yapıcı öneriler olmalı. Ve hiç şüphesiz muhalefet sorumlu davranmak zorundadır. Bazı sorumsuz sosyal medya kullanıcılarının işte Hatay’da Suriyelilerin Alevi bölgelere saldırı hazırlığı içinde oldukları, işte yağmalara Suriyelilerin katıldığı, Suriyelilerle Türklerin şu bölgelerde çatışma halinde olduğu gibi inanın tamamı yalan, külliyen palavra olan bu haberlere itibar etmesinler. Sahadayız, görüyoruz, mükemmel bir dayanışma ve kardeşlik var. Arabıyla, Türküyle, Kürdüyle, Sünnisiyle Hatay coğrafyası emsal bir coğrafya. Maalesef bu deprem çok önemli tarihi eserlerimize hasar verdi. En azından ayakta kalan ruhlarımıza hasar vermesinler. Ve bu deprem olayını siyasi menfaatleri, çıkarları için suiistimal etmesinler.”