EKSEN

'İsfahan'daki bu saldırıyla İsrail rejimi savaşı başka bir alana çekti'

Dursunoğlu’na göre, İran-İsrail arasında epeydir örtülü ama kıran kırana bir savaş var. Denizlerde tanker krizlerini anımsatan Dursunoğlu, İsrail’in Batı destekli propaganda üstünlüğüne karşılık İran’ın başarılı operasyonlar yaptığını söyledi. Dursunoğlu, İsfahan olayıyla İsrail savaşı yeni boyuta taşısa da İran’ın mutlaka yanıt vereceği görüşünde.
Sitede oku
İran ile İsrail arasında son yıllardır kıran kırana devam eden örtülü savaşta dikkat çekici bir gelişme yaşandı. İran’ın İsfahan kentinde savunma bakanlığının insansız hava araçlarının üretildiği belirtilen tesisi hedef oldu. Dünya medyası olayı ‘geniş çaplı bir saldırı’ olarak sunarken, kullanılan insansız hava araçlarının vurulduğu ve birisinin binanın çatısına düştüğü belirtiliyor. Olayın ardından Wall Street Journal gazetesi, saldırıyı İsrail’in düzenlediğini öne sürdü.
İsrail yönetimi sessiz. Ancak İsrail ile İran arasındaki geçtiğimiz yıllarda denizlerde tankerlere karşılıklı misillemelerle yapılan saldırılar veyahut İsrail’in İran’ın önde gelen nükleer fizikçisinin öldürüldüğü suikast akıllarda.
İsfahan saldırısının Azerbaycan’ın Tahran’daki büyükelçiliğinin silahlı bir kişi tarafından basılması ve güvenlik görevlisinin öldürülmesinin ardından gelmesi dikkat çekti. Bu gelişme Bakü-Tahran ilişkilerini gererken, Azerbaycan yönetimi elçiliğini tahliye kararı aldı.
İran son dönemde Ukrayna krizinde Rusya’nın yanında yer almakla ve insansız hava araçları tedarik etmekle suçlanıyor. Moskova ve Tahran ise askeri harekattan sonra böyle bir gelişme olmadığını belirtiyor.
İran-İsrail örtülü savaşının aldığı boyutlar ve Azerbaycan ile Ukrayna üzerinden yansıyanları araştırmacı Yazar Alptekin Dursunoğlu ile konuştuk.

‘Bu savaşın propaganda tarafında İsrail tarafının üstünlüğü söz konusu’

Alptekin Dursunoğlu’na göre, İsrail ile İran arasında son birkaç yıldır iyice tırmanan örtülü bir savaş yaşanıyor. İsrail tarafının Batı destekli propaganda üstünlüğü olduğu için aldığı darbeleri ‘perdelediğini’ söyleyen Dursunoğlu, resmin yansıtılmayan yüzünde başka gerçekleş bulunduğunu belirtti. Dursunoğlu, yıllarca İran hesabına casusluk yapan Segev’in 2019’da hapse atılması örneğini verdi:
“İsrail medyası, İran ile İsrail arasında yaşanan ve bazen sıcak çatışmalara dönüşen Soğuk Savaşı ‘savaşlar arası savaş’ diye nitelendiriyor. Savaşlar arası savaş ifadesiyle, İran ile İsrail arasında yaşanacak muhtemel bir büyük savaş öncesi ön çatışmalar kastediliyor. İran ile İsrail arasında son birkaç yıldır iyice tırmanan, örtülü bir savaş var. Bu savaşın propaganda tarafında İsrail tarafının üstünlüğü söz konusu. İsrail tarafının reklamı, propagandası olağanüstü fazla olduğu için tek taraflı bir saldırı olduğu sanılıyor. İran tarafından verilen karşı cevaplar ya geçiştiriliyor ya da yankı bulmuyor. İsrail bunu güzel perdeliyor. Mesela İsrail’e yönelik saldırılara ilişkin medya haberlerine bakarsanız asla kimse ölmemiştir, ya yaralı vardır ya da mutlaka kazadır. İsrail istihbaratı süper kahramandır istediği zaman istediği kişiye suikast yapar, karşı taraftan adam devşirir veya istediği yerde sabotaj yapar. Karşı taraf ise ona karşı hiçbir şey yapamaz. Halbuki bu gerçeğin sadece bir kısmıdır. Örneğin İsrail’in eski Enerji bakanı Gonen Segev’in yıllarca İran hesabına casusluk yapmaktan dolayı 2019’da hapse atıldığını ve halen cezaevinde olduğunu kimse bilmez. Çünkü bu propaganda savaşında medya İsrail istihbaratı için kahramanlık, karşı taraf için ise hezimet hikayeleri yazmaya ayarlanmıştır.”

‘İranlılar da bu saldırıdan İsrail’i sorumlu tuttu’

İran ile İsrail arasında hem fiziksel hem sanal alanda savaşlar olduğunu vurgulayan Dursunoğlu, bunun sonuncusunun İsfahan’daki savunma bakanlığı tesislerinde gerçekleşmiş göründüğünü belirtti. Medyada abartılan olayın bir quadcopter’ın çatıda patlaması olduğunu söyleyen Dursunoğlu, bunların geldiği yerle ilgili tartışmaları aktardı. Dursunoğlu, WSJ iddiasındaki gibi İranlıların da İsrail’i sorumlu tuttuklarını anımsattı:
“İran’la İsrail arasındaki savaşlar hem fiziksel hem de sanal alanda oluyor. İsrail’in yaptığı öne sürülen son saldırı İran’ın İsfahan kentinde oldu. İsfahan’da İran Savunma Bakanlığı’na ait bir sanayi kompleksi var. Bu tesise quadcopter denen ve şehir içinde kargo taşımacılığında da kullanılan küçük insansız hava araçları ile bir saldırı yapıldı. Yapılan açıklamalara göre üç quadcopter insansız hava aracına bomba konularak bu sanayi kompleksine saldırı yapılmaya çalışılmış. İki tanesi GPS aracılığıyla kullanıcının kontrolü dışına çıkarılmış, biri de çatıda patlamış. Dünden beri hem normal medyada hem de sosyal medyada ‘İran’ın tesisleri yok edildi’ tarzında olağanüstü bir propaganda vardı. Bu saldırının nasıl yapıldığı konusunda iki ihtimal var. Kimi söylentilere göre bu araçlar Azerbaycan’dan veya Irak Kürdistan Bölgesinden geldi. İsrail rejiminin hem Azerbaycan’da hem de Irak’ın Kürdistan bölgesinde ciddi bir varlığı var. İsrail’in ayrıca Kürdistan Bölgesi’nde kullandığı örgütler var. Dolayısıyla bu saldırıda kullanılan hava araçları ya Azerbaycan veya Kürdistan Bölgesi’nden gönderildi veya son dönemde İran’daki olaylarda kullanılan örgütler aracılığıyla İsfahan’ın içinden gönderildi. Quadcopterler bu kadar uzun mesafe uçabiliyor mu bilemiyorum. Yani, bu araçların İsfahan’a Azerbaycan veya Irak Kürdistan Bölgesi’nden gelmiş olabileceğini sanmıyorum. Muhtemelen iş İsfahan’da yapıldı. WSJ’nin dediği gibi eğer bu saldırı İsrail’in işi ise bunu suikast yaptırmak için kullandıkları İranlılara yaptırmış olmalılar. Nitekim İranlılar da bu saldırıdan İsrail’i sorumlu tuttu.”

‘Gemilere saldırılarda İran’la baş edilemeyince, vazgeçilmişti’

Dursunoğlu, birkaç yıl önce yine İran ile İsrail arasında denizlerde yaşanan kapışmaya atıfta bulundu. Özellikle İran’ın Suriye’ye yardım için gönderdiği petrol taşıyan tankerlerin hedef olmasının ardından İran’ın özellikle Umman Körfezinde misillemeler yapmaya başladığını anımsatan Dursunoğlu, durumun İsrail için tahammül edilemez düzeye gelmesiyle İran gemilerinin hedef alınmasından vazgeçildiğini anımsattı:
Amerikan Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, birkaç yıl önce İsrail rejiminin Suriye’ye petrol taşıyan İran tankerine 2019 yılından beri çeşitli su yollarında sabotaj yaparak saldırdığını yazmıştı. O haberde çoğunluğu Suriye’ye petrol taşıyan en az 12 İran tankerinin 2019’dan itibaren çeşitli zamanlarda İsrail rejiminin saldırısına uğradığı bildirilmişti. Bu haberden sonra İran’dan da İsrail’e yönelik saldırıları fazlaca görmeye başladık. Mesela 26 Şubat 2021’de İsrail’e ait bir yük gemisi Umman Körfezi’nde saldırıya uğradı. Netanyahu bu saldırıdan İran’ı sorumlu tuttu. Yaklaşık bir ay sonra yani 25 Mart 2021’de İsrail’e ait bir başka yük gemisi Umman Denizi’nde bu sefer İran füzesiyle vuruldu. Yine yaklaşık bir ay sonra 13 Nisan 2021’de İsrail gemisi BAE açıklarında saldırıya uğradı, İsrail rejimi bundan da İran’ı sorumlu tuttu. Sonra 29 Temmuz 2021’de İsrail’e ait bir ticari gemi yine Umman açıklarında saldırıya uğradı. 16 Kasım 2022’de bir İsrailli milyardere ait bir petrol tankerine İHA saldırısı yapıldı. İran’ın karşı cevapları İsrail’in tahammül edemeyeceği çapta olunca, İsrail artık denizde İran gemilerini hedef alan saldırılardan vazgeçti.”

‘İsrail İran’ın hassas askeri tesislerine yönelik saldırıyla yeni bir savaş başlatmış oldu’

Dursunoğlu, şimdi İsfahan saldırısıyla İsrail’in savaşı başka bir alana çektiği değerlendirmesi yaparken, İran’ın da buna mutlaka yanıt vereceği görüşünde:
“Şimdi gözüken o ki İsfahan’daki bu saldırıyla İsrail rejimi savaşı başka bir alana çekti. İran’ın hassas askeri tesislerine yönelik saldırıyla yeni bir savaş başlatmış oldu. Denizlerdeki İsrail saldırısına cevap veren İran hassas askeri tesisleri hedef alan bu saldırıya da kesinlikle cevap verecek. İsrail nasıl İran’a yaptığı saldırıları açıkça üstlenmiyorsa İran da çoğu saldırıyı üstlenmiyor; ama Erbil’deki Mossad üssüne yapılan füze saldırısında olduğu gibi İran bazen de açıkça bu saldırıyı üstleniyor.”

‘İsrail yaptığı saldırıların propagandasını Amerikan medyasına yaptırıyor’

İki tarafın da yaptıkları saldırıları çoğu zaman açıkça üstlenmediğini anımsatan Dursunoğlu, İsrail’in uluslararası medya üzerindeki nüfusu sayesinde kendisinin hedef olduğu operasyonları çok güzel kapatabildiğini dile getirdi:
“İsrail rejimi uluslararası medya üzerindeki nüfuzu sayesinde kendine yönelik operasyonları çok güzel bir şekilde kapatılıyor. Mesela 11 Mart 2021’de Hayfa’da bir bombalı araç saldırısı olmuştu. Bu bir istihbarat servisi operasyonu muydu yoksa sıradan bir mafya saldırısı mıydı anlaşılamadı. Ben bu haberi çok aradım ancak hiçbir ayrıntı bulamadım, ne fail vardı ne saldırı detayı ne de ölen veya yaralanan şahısların kimliğine dair bilgi. Hayfa’da bombalı saldırı oluyor, yaralılar olduğu söyleniyor. Çok dikkat çekici bir şekilde İran veya Hizbullah tarafından yapılan operasyonlarda örneğin büyük bir keramet eseri hiçbir zaman ölen olmuyor! Bir diğer örnek de şu: 21 Nisan 2021’de Ben Gurion Havalimanı yakınlarındaki Ramle kentinde füze fabrikasında patlama oldu, yine can kaybı konusunda hiçbir bilgi yoktu ve resmi açıklamada ‘İstisnai hiçbir durum yok, bir test yapıyorduk, kaza oldu’ dendi. 2020’den beri İsrail’de bu türden onlarca patlama, ölümlü vaka veya örtülemeyecek kadar açık saldırı oldu. Ancak bunlar ya kaza denerek ya da hiçbir ayrıntı verilmeyerek kapatıldı. Elbette iki taraf da çoğu zaman yaptığı saldırıyı açıkça üstlenmiyor. Mesela WSJ, ‘İsrail denizlerde 12 İran gemisini vurdu’ diyor. Yani İsrail yaptığı saldırıların propagandasını Amerikan medyasına yaptırıyor. İran da Kürdistan bölgesindeki Mossad merkezine yaptığı füze saldırısını resmi olarak üstlendi. Ama örneğin İsrail gemilerine saldırıları üstlenmedi.”

‘Mossad’ın bu operasyonundaki başarısızlığı İran masası ekibine pahalıya mal oldu’

Dursunoğlu İran’ın da İsrail’in de karşılıklı istihbarat operasyonlarını etkisiz kılabildiklerini anımsatırken, kıran kırana savaşla ilgili Mossad’ın İran masası şefi ve elemanlarına pahalıya patladığı belirtilen bir örnek verdi. Dursunoğlu, “Buna şimdi bir de Azerbaycan, Irak Kürdistan Bölgesi ve son olarak da Ukrayna gibi bir denklem eklendi” dedi:
“Öte yandan iki taraf da birbirinin istihbarat operasyonlarını etkisiz kılabiliyor. Örneğin İsrail, İran hesabına casusluk yapan eski enerji bakanı Gonen Segev’i ve eski savunma bakanı Benny Gantz’ın evindeki temizlik görevlisini İran için casusluk yapmak suçlamasıyla tutukladı. İran istihbaratı da geçen ağustosta Mossad tarafından İsfahan’daki uçak fabrikasına yapılacak bir saldırıyı önledi. İran istihbaratı Komala örgütünden 4 kişiyi Mossad’ın kendilerine verdiği sofistike ekipmanlarla yakaladı. Kürdistan Bölgesi’nden devşirilen bu militanlar Botsvana ve Ruanda’da Mossad tarafından eğitilmişti. İran istihbarat bakanlığı tarafından hazırlanan ve yakalanan militanların ifadelerinin ve kullandıkları sofistike ekipmanların yer aldığı belgeselleri izledim. Belgeselde yer alan izleme görüntülerinden, bu militanların Afrika’dayken dahi İran istihbaratı tarafından izlendiği anlaşılıyor. Mossad’ın bu operasyonundaki başarısızlığı İran masası ekibine pahalıya mal oldu. Mossad’ın İran masası şefi görevden alındı. Bu içeriden bir istihbarat sızıntısıyla mı çözüldü, sadece bu ekibin bildiği ayrıntılardan İranlılar nasıl haberdar oldu ve bu teröristler nasıl yakalandılar diye Mossad’ın altı adamı infaz edildi. Tabi İsrailliler bunlara infaz demediler, İran masasında görevli olan bu 6 kişinin ölümü için kimine intihar kimine de kaza dendi. Mossad’ın İran masası şefinin değişikliğini dahi magazinel duyurdular. Mossad’ın İran masası başkanlığına bir kadının tayin edildiği belirtildi ve İsrail rejiminin kadınlara nasıl fırsat eşitliği sağladığı vurgulandı. Halbuki bu kadın bu göreve Mossad’ın kadınlara fırsat eşitliği tanımasından dolayı değil önceki başkanın İsfahan operasyonunun çuvallamasından dolayı atanmıştı. Yani özetle iki taraf arasında bir savaş var. Karşılıklı olarak kıran kırana devam ediyor. Buna şimdi bir de Azerbaycan, Irak Kürdistan Bölgesi ve son olarak da Ukrayna gibi bir denklem eklendi.”

‘Azerbaycan’ın büyükelçiliğine saldırı ailevi bir mesele’

Azerbaycan’ın Tahran’daki büyükelçiliğine saldırıyı da yorumlayan Dursunoğlu’na göre bu saldırı bireysel bir eylem. Saldırganın Urumiyeli bir Türk olduğuna dikkat çeken Dursunoğlu, olayın ailevi olduğunu aktardı:
“Bireysel olduğu açık. Saldırıyı yapan adam Urumiyeli bir Türk, o da Azeri. Yıllar önce Bakü’den gidip evlenmiş. Adamın iddiasına göre eşini konsolosluk alıkoyarak kendisiyle görüştürmüyor. Ben de ‘Eşimi kurtarmak için gittim’ diyor. Giderken de kızı ve oğluyla birlikte gidiyor hatta. Onlar da konsolosluğun dışında arabada oturuyor.”

‘İran Şah Çerağ’daki saldırıyı yapan Azerbaycan pasaportlular yüzünden terörü desteklediniz demedi’

Dursunoğlu, İsrail’in Bakü-Tahran ilişkilerini gerilimli kılmaya çalıştığı ancak İran’ın özenli davrandığı görüşünde. Geçen yaz Şah Çerağ’daki terör saldırısının failleri arasında Azerbaycan pasaportlular olduğunu belirten Dursunoğlu, Tahran’ın bu yüzden Bakü’yü suçlamadığını anımsattı. Dursunoğlu’na göre Azerbaycan büyük olasılık elçiliği kapatmayacak ve tekrar dönülecek:
“İsrail Azerbaycan’ın İran’la ilişkilerini gerilimli bir hale getirilmeye çalışıyor. Ama İran ilişkilerin bozulmaması için özen gösteriyor. İran’da Şah Çerağ türbesinde geçen yaz 10 kadar insanı öldürdüler, bu saldırıyı yapan teröristlerden birkaçı Azerbaycan pasaportluydu. İran, Azerbaycan’a ‘Terörü desteklediniz’ demedi. Burada konsolosluğa saldırı tamamen ailevi bir mesele. Azerbaycan bunu terör diye nitelendirdi. Reisi ile Aliyev arasındaki görüşmeye rağmen Azerbaycan Tahran elçiliğini tahliye etti. Bu tahliyenin Azerbaycan’ın şovu olduğu anlaşılıyor. Büyük bir ihtimalle elçilik kapatılmayacak, tekrar dönecekler. Almanya ve Ukrayna konusu da öyle. Zelenskiy’nin danışmanı İran, Rusya’ya silah verdiği için cezalandırıldı diye İsfahan’daki saldırıyı dolaylı olarak imalı şekilde üstlendi. Bütün bunlar gerçekliği yansıtmaktan çok siyasi şova benziyor.
Yorum yaz