İsrail'de sivil toplum kuruluşları, hukukçular ve yüksek teknoloji sektöründen bazı grupların çağrısıyla on binlerce kişi meydanlara indi.
Gösterilere 100 binden fazla kişinin katıldığını açıklayan İsrail polisi, Tel Aviv'deki meydanlara çıkan yollarda yoğun güvenlik önlemi aldı.
İsrail basınındaki haberlere göre, Tel Aviv'de yaklaşık 130 bin kişi, Batı Kudüs'te yaklaşık 4 bin, kuzeydeki Hayfa kentinde de 6 bin kişi Netanyahu hükümetinin politikalarına karşı sokağa çıktı.
Bu hafta gösterilere katılacağını açıklayan ana muhalefet partisi (Gelecek Var Partisi) lideri Yair Lapid, burada yaptığı konuşmada, "Ülkemizi ve demokrasiyi koruyacağız. Kazanana kadar vazgeçmeyeceğiz" dedi.
Tel Aviv kent merkezindeki Azrieli Meydanı'nda toplanan her yaştan binlerce gösterici, İsrail bayrakları taşıdı. Göstericiler, meydana kurulan sahnelerde atılan "Diktatörlüğe hayır" ve "Demokrasi" sloganlarına eşlik etti.
Eski yargı mensupları, edebiyatçılar ve sanatçılar sahneye çıkarak, Netanyahu hükümetinin politikalarını eleştirdi. Bazı göstericiler hükümeti eleştiren pankartlar ve İsrail bayrakları taşırken, bazıları da meşalelerle yürüyüş yaptı.
Gösterilere katılan akademisyen 30 yaşındaki Julia Levin, sağcı hükümetin, Yüksek Mahkemenin azınlıkların haklarını korumasına engel olmaya çalıştığını ve buna tepki göstermek için gösterilere katıldığını söyledi.
Güzel Sanatlar bölümü öğrencisi 20 yaşındaki Noah Wiegenfeld, İsrail'de haklarını alamayacağını ve kadın olarak ayrımcılığa uğrayacağını düşündüğü için protestoya geldiğini ifade etti.
Avrupa vatandaşlığı bulunduğunu ve "gelecekte İsrail'de yaşamayacağını düşünmenin kendisini üzdüğünü" dile getiren Wiegenfeld, "(İsrail'in Filistin topraklarını işgali) İşgal geçmişte varsa bugün artık giderek daha bir gerçek halini alıyor. Bu bir diktatörlük halini alıyor. Batı Şeria'da işgal her gün gerçekleşiyor. Arkadaşlarım 18 yaşında orada nöbet bekliyor, sağ siyasetçilerin ajandalarına hizmet etmek için buradaki halkın üzerinde egemenlik kuruyor" dedi.
Gösterilere katılan 63 yaşındaki Itay, hükümetin Yüksek Mahkemenin yetkilerini elinden alma çabasının kendisini endişelendirdiğini belirterek, İsrail'de sağın güç kazanmasını çok sorunlu gördüğünü ve bunu protesto etmek için sokağa indiğini ifade etti.
İsrail'de aşırı sağın yer aldığı koalisyonun Filistin-İsrail çatışmasına etkisine ilişkin soruyu yanıtlayan Itay, "hükümetin vaatlerde bulunduğunu ancak sahadaki gerçeklerin hükümeti durdurmasını ümit ettiğini" söyledi.
- Netanyahu hükümetinin 'yargı reformu'
Adalet Bakanı Yariv Levin, 5 Ocak'ta Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran, yargının, hakimlerin seçimi üzerindeki etkisini azaltan bir yasa planladıklarını açıklamıştı.
Netanyahu başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini Meclise devretmeye yönelik hamleleri, Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime yol açmıştı.
Ülkedeki en yüksek yargı merci olarak görev yapan İsrail Yüksek Mahkemesi, Anayasa taslağı olarak kabul edilen "temel yasalara" aykırı olması halinde Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisine sahip. Netanyahu hükümeti, açıkladığı yargı düzenlemesinde, Yüksek Mahkemenin, Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisinin elinden alınacağını belirtmişti.
İsrail Yüksek Mahkemesinin 18 Ocak'ta Netanyahu hükümetinde birden fazla bakanlık görevi üstlenen Şas lideri Arya Deri'nin "vergi suçlarından hüküm giydiği için" kabinede yer alamayacağına hükmetmesiyle iktidar-yargı krizi derinleşmişti.