İzmir Büyükşehir Belediyesi 15-21 Şubat tarihleri arasında İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ni düzenleyecek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, düzenlenecek kongrenin ayrıntılarını ve öncesinde yapılan hazırlıkları, Sputnik’in de aralarında bulunduğu uluslararası basın kuruluşlarıyla paylaştı.
Soyer, İzmir İktisat Kongresi’nin tarihini hatırlatarak başlayan sözlerine “Cumhuriyetin altyapısı İktisat Kongresi ile şekillendiriliyor. İktisat Kongresi’nin yapılması karar verildiğinde daha Lozan Barış Antlaşması imzalanmamış, mütarekelere ara verilmiş ve henüz bir cumhuriyet yok ortada. İstanbul işgal altında, İzmir’in 3.5 yıllık işgali yeni bitmiş ve büyük yangın 5 ay önce yaşanmış. Kısacası çok kaotik, belirsiz ve son derece umut kırıcı iklim var. Ama bu iklime rağmen İktisat Kongresi’nin toplanmasına karar veriliyor” şeklinde devam etti.
‘İzmir sahip olduğu genetik kodlar nedeniyle İktisat Kongresi’ne ev sahipliği yapıyor’
Bu kongreye zamanın Sovyetler Birliği’nin Tam Yetkili Temsilcisi (Büyükelçisi) Semyon İvanoviç Aralov ve Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Türkiye Büyükelçisi İbrahim Abilov’un da katıldığını söyleyen Soyer “Kongreye katılan 4 ayrı katman var. İşçiler, çiftçiler, sanayiciler ve tüccarlar. Böyle bir iklimde 17 Şubat-4 Mart tarihleri arasında bütün bu çalışmalar sonucunda ortaya bazı deklarasyonlar çıkıyor. Kongrenin bir manifestosu çıkıyor. Bunlara baktığımızda bugüne biraz çağrışım yaptığını gördük ve buradan esinlendik. İzmir’in Anadolu’nun hikayesinde gerçekten hep çok önemli bir yeri olmuş. İzmir tarih boyunca Anadolu’daki birçok ilke ev sahipliği yapmış. Bu tesadüf değil, toplumların genetik kodlarının olduğunu düşünüyorum. İzmir de bu genetik kodlar nedeniyle bu İktisat Kongresi’ne ev sahipliği yapıyor. Biz bu yüzden İzmir’e ‘kurtuluşun ve kuruluşun şehri’ diyoruz. 9 Eylül sadece İzmir’in kurtuluşu değil, Anadolu’nun kurtuluşudur. İktisat Kongresi de kuruluşun en önemli kilometre taşı” diye konuştu.
‘Neden İzmir şimdi de bu rolü üstlenmesin?’
Soyer “İzmir madem tarihte böyle bir rol oynamış madem böylesine genetik kodlara sahip, niye şimdi İzmir öncü rolü üstlenmesin? Ortaya attığımız bu soru nedeniyle bu işe kalkıştık. Ana fikir buradan çıktı. Bugünün bu sığ siyasi ikliminde hayat aslında iktisat üzerinden şekilleniyor, asıl iktisat üzerinde kafa yormamız lazım. Bu kongreyi ikinci yüzyılın bir dönüm noktası olduğu için kabul ettik. Biz de İktisat Kongresi’nin yüzüncü yılını böylesine anlamlandırarak bir hareket başlatmak istedik. Formatına da sadık kalmaya çalıştık. 4 ayrı grubun ilkeler ortaya koymasına imkan vererek, manifestolar, deklarasyonlar ortaya çıkarmak istedik” dedi.
‘4 ayrı masada paydaş toplantılarından çıkan ilke ve kararlar, kavramsal bir çerçeveye oturtulmaya çalışılacak’
Ağustos’tan beri paydaş toplantıları yaptıklarını kaydeden Soyer “Ocak’tan itibaren 4 ayrı masada paydaş toplantılarından çıkan ilke ve kararları akademisyenler, uzmanlar akademik ve kavramsal bir çerçeveye oturtmaya çalışıyorlar. ‘Birbirimizden Razıyız’ başlığıyla ilkini yaptık. Tabii aslında bu bir demokrasi başlığı. İkincisi ‘Doğamızla Buluşuyoruz’, üçüncüsü ‘Geçmişimizi Anlıyoruz’, dördüncüsü de ‘Geleceğimizi Görüyoruz’ olacak. Ardından Yüksek İstişare Kurulu adını verdiğimiz bir yapı var. Burada da 50 civarında akademisyen ve akil insanların süzgecinden geçecek. Nihayet 15-21 Şubat tarihleri arasında aynı 100 yıl öncesinde olduğu gibi hem birbirlerinin ne söylediğini görecekler hem birbirlerinin kararlarını müzakere edecekler. Sonunda da tüm bunları oylayarak son noktasına getireceğiz” dedi.
‘Bugünün siyasal ikliminde uzak durmaya çalışıyoruz, niyetimiz geleceğin iktisat politikalarının belirlenmesi’
“Eğer bir ülkede gençler kendi ülkelerinde gelecekleri hakkında hayal kurmuyorsa o ülkenin geleceğini inşa etmek mümkün değildir” ifadelerini kullanan Soyer “Biz bu kongreyi biraz bunun için yapıyoruz. Temel sebeplerimizden biri bu; bu ülkede yaşayan gençlerin geleceği inşa etmesine fırsat vermek. Biz bugünün siyasal ikliminde bugünün siyasal sorunların çözüm aramak derdinde değiliz. Bugünün siyasal ikliminde geleceğin politikalarına katkı vermek istiyoruz. Bu nedenle, bugünün siyasal ikliminde uzak durmaya çalışıyoruz. Niyetimiz geleceğin iktisat politikalarının belirlenmesi ve gençlerin kendi gelecekleriyle ilgili hayaller kurmaya başlaması. Biz sadece geçmişi değil iyi tasarlanmış bir geleceği de miras bırakabiliriz diye düşünüyoruz. Gelecekte kim iktidar olur, bilmiyorum, umrumda da değil. Kim olursa olsun bugünün Türkiyesi’nde işçiler, çiftçiler, sanayiciler, tüccarlar, esnaflar nasıl bir gelecek öngörmüşler ve nasıl çözümler üretmeye çalışmışlar, geleceğe bunu bırakmak istiyoruz” dedi ve ekledi:
“100 yıl önce masada doğa yoktu. Ama bugün iklim değişikliği öyle bir noktaya getirdi ki insanlığı artık insanlığın ekolojik ayak izi doğanın kendini yenileme eşiğini aştı. Buradan da dünyaya ilham verecek çözümler üretebilir miyiz diye düşündük. Çünkü bunu yaparsa yine Anadolu’nun kadim evlatları yapar diye düşündük. Bunun dünyada büyük bir ihtiyaç olduğunu görüyoruz.”