Oxford Üniversitesi ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi Erdem Yörük, Radyo Sputnik’te yayınlanan Serhat Sarısözen’le Gündem Dışı’nda stüdyo konuğu oldu.
“Türkiye yaşaması zor bir ülke, yönetmesi ise belki daha da zor” diye konuşan Yörük, şöyle devam ettii:
“Bu kitap, Türkiye’de devlet elitlerinin, üzerinde idaresi oldukça zor toplumsal grupların yaşadığı bir toprağı nasıl yönetebildiklerine dair zor soruları cevaplandırmaya çalışıyor. Bunu yaparken de, devlet ile toplum arasındaki siyasi ilişkinin, son yarım yüzyılda Türkiye refah sistemini nasıl şekillendirdiğini açıklıyor.
Örneğin Kürtlerin Türkiye nüfusunun neredeyse altıda birini oluşturduğu, Türkiye, Suriye, Irak ve İran’da kırk milyonu aşkın devasa bir nüfusa sahip olduğu ve Avrupa’da büyük bir diaspora topluluğu teşkil ettiği düşünüldüğünde, Türkiye devletinin kırk yıllık Kürt ayaklanması ile başa çıkması nasıl mümkün olmuştur? Bu durum sadece Türkiye’de devletin askerî gücüyle açıklanabilir mi? Daha az cebri diğer önlemler ne ölçüde etkili olmuş ve Kürtlere yönelik sosyal yardım programları yoksul Kürtlerin başını çektiği Kürt ayaklanmasının içerilmesine (containment) nasıl yardım etmiştir? Bu strateji, Türkiye devletinin sosyal yardımları dağıtırken neden açıktan açığa yoksul Kürtlere öncelik verdiğini açıklayabilir.
Benzer şekilde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2000’li yılların başından beri karşılaştığı ciddi siyasi engelleri ustalıkla nasıl atlattığı da önemli bir sorudur. AKP iktidarı, 2000’lerde Kemalist ordunun, 2010’larda ise Fethullah Gülen’in öncülüğündeki subayların askerî darbe tehdidiyle nasıl başa çıktı? Sadece İstanbul’da nüfusun yüzde 15’inin sokağa döküldüğü Gezi protestolarındaki kitlesel ayaklanmaları nasıl atlattı? Gündemin Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk skandalına dair haberlerle çalkalandığı 17-25 Aralık (2013) döneminde nasıl ayakta kaldı? Yoksulların başını çektiği büyük bir halk desteğinin Erdoğan’ın etrafına güçlü bir koruma duvarı örmesi ve yoksullara yönelik sosyal yardımların genişlemesi, bu siyasi gücün arkasındaki temel etkenlerden olabilir mi?
Bu olaylar, farklı yer ve zamanlarda, Türkiye’deki toplumsal grupları yönetmek, düzene sokmak ve içermek için benzer bir politik gelişmiş refah desteği mantığının uygulandığını gösteriyor.”
Siyasi stratejiler, taktikler, çıkarlar ve ihtiyaçlar
Yörük, “Neoliberalizm sonucunda refah devletinin sonuna gelindiği, refah uygulamalarının, sosyal politikaların azaldığı varsayılıyor. Ancak istatistiklere baktığımızda, hem Devletin harcamalarına hem de sosyal refah politikalarından faydalanan insan sayısına baktığımız zaman tam da neoliberal denen dönemde, 2000’lerde Türkiye’deki sosyal devletin büyüdüğünü ve genişlediğini görüyoruz. Dolayısıyla bu, bir muamma oluşturuyor. Nasıl olur da neoliberal dönemde refah devleti bu kadar büyütebilmiştir? Bu sorunun bir muamma olabilmesi, refah devletine çok da eleştirel olmayan bir gözle bakmanın getirdiği bir sonuç…. Aslında hiçbir zaman ‘refah devleti’ insanların yoksulluklarını gidermek, hayatlarındaki güvencesizlikleri kaldırmak amacıyla devletin sunduğu faydalı politikalar olarak görülmemeli. Hep sosyal politikaların arkasında yatan devleti yöneten elitlerin birtakım siyasi stratejileri, ihtiyaçları ve çıkarları oluyor. Ben de Türkiye refah devletinin son 40 yılını anlatırken aslında bu siyasi stratejiler, taktikler, çıkarlar ve ihtiyaçlara bakmaya çalıştım” şeklinde konuştu.