TMMOB Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği Başkanı Gizem Esmer, Cennet Koyu olarak bilinen Gökburun’da Cengiz İnşaat’ın turizm proje sürecinin nasıl yürütüldüğünü, konu ile alakalı mahkeme kararlarını ve çevre etki değerlendirme raporlarını Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.
Esmer, koyun mülkiyetine dair geçmişteki tartışmaları ve özelleştirmeyi “Medyada ‘Cennet Koyu’ diye geçen Gökburun, Bodrum’un kuzeyinde yer alıyor. Burası 2010’da mülkiyet meseleleriyle gündeme gelmiş, davalar açılmış bir yer. Son zamanlarda oraların çok popüler olması ile beraber buraya da dikkatler çekildi. Bir mülkiyet davası var. Kendilerinde Osmanlı tapusu olduğunu iddia eden kişiler var. 2010 yılında özelleştirme kapsamına alınıyor ve bununla beraber dava süreçleri başlıyor. Özelleştirme İdaresi 678 bin metrekare olan 423 parsel dediğimiz alanda karar alıyor. Kişiler buraların kendi tapuları olduğunu Hazine’ye aktarılmaması gerektiğini söylüyorlar ancak Özelleştirme İdaresi bunu kapsama alıp satış ihalesine çıkıyor. 2012 yılında burası satılıyor. Danıştay kararları devreye girmeye başlıyor” diye aktardı.
‘Üç tane kesinleşmiş Danıştay kararı var’
Konuya dair Danıştay kararlarına dikkat çeken Esmer, uygulamaların kararlar sonrası sürdüğünü “Üç tane kesinleşmiş Danıştay kararı var. Hazineye geri verilmesi gerektiğine, ihalenin iptaline, hukuk üstünlüğünün tanınmamasının doğru olmadığına dair kesinleşmiş Danıştay kararları var. Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’ndan başlayarak bütün bu işlemler, planlar, sondaj çalışmaları, imar uygulamaları yapılmaya devam ediyor. Bu süreç içerisinde mahkeme kararları sürekli ‘Anayasa her şeyin üzerindedir. Anayasa’nın ikinci maddesi hukuk devleti olduğunu 138. maddesi idarelerin kesinleşmiş kararları ivedilikle uygulaması gerekir’ yönünde veriliyor. Her şeye rağmen dinlenmiyor. Arada da bir Cumhurbaşkanı kararnamesi ile bu yer tekrar Özelleştirme İdaresi’nin işlemlerine açık hale getiriliyor ve ilerleniyor” diye belirtti.
‘Tapuda şerh olmasına rağmen ifraz edilmiş parsellerde bu şerhler ortaya çıkmıyor’
Esmer, parsellerde yapılan değişiklikleri “Bu kararlar uygulanmazken bir noktada tıkanmasını bekliyorsunuz. Bu parsel bölünüyor. Tapuda şerh olmasına rağmen nedense sonra ifraz edilmiş parsellerde bu şerhler ortaya çıkmıyor. Böylece konu belediyenin ruhsat aşamasına kadar geliyor. Bir de buranın ikinci ve üçüncü derece doğal sit alanı, üçüncü kısmen birinci derece arkeolojik siti kapsıyor. Süreç böyleyken çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) süreci vardır. Ruhsat onaylanmadan ÇED’e başvuru yapılıp imara açıldığı takdirde çevreye nasıl zararlar vereceği konusunda bir değerlendirme raporu alınması gerekir. ÇED’de farklı kapasitelere göre Ek-1, Ek-2 listesi diye değerlendirmeler var. Öncelikle bütün parsel olarak başvurulan büyük apart otelleri ve villaları da içeren dosya sunuluyor. Daha sonra revize edilerek sadece 306’ya yönelik başvuru yenileniyor” diye açıkladı.
‘Coğrafyaya getireceği yükü konusunda kesin ve yeterli bilgilere ulaşılmamış’
ÇED dosyasının niteliklerini inceleyen Esmer, raporda kişi kapasitenin hesaplanışına “Buradaki sorun mülkiyetle alakalı Danıştay’da kesinleşmiş ve Hazine’ye geri verilmesini söyleyen mahkeme kararlarları var. Böyle arkeolojik ve doğal önemi olan bir yerin korunmasına ve nasıl korunacağına dair yönetmeliklerle belirlenmiş bir ÇED sürecinin tamamlanması konusu var. Kapasite 250 ve üzeri olduğu zaman farklı bir uygulama olur. Daha kapsamlı olur. Halk katılım toplantıları yapılır ve çok daha detaylı bir araştırma sürdürülür. Şu an ruhsat alınan ve iptal edilen kısım buranın bir kısmı, elma gibi yarıya bölüp bir kısmını geçiriyorlar. Kapasite sayılarını düşük gösterdikleri için daha rahat geçiriyorlar. bin 400 metrekare bir villanın 400-500 küsür metrekareye kadar dört hükümden bahsediliyor. Bu villa apart oda denilen şeyde iki kişinin yaşadığı söyleniyor. Böyle bir ÇED dosyası bu, derin araştırmalar yapılmamış ve coğrafyaya getireceği yükü konusunda kesin ve yeterli bilgilere ulaşılmamış” diye dikkat çekti.
‘Ruhsata itiraz edecektik ki ruhsat iptal edildi’
Esmer, ruhsatın iptal sürecini “Daha sonra bir ruhsat düzenleniyor. Bizim itirazlarımızdan birisi de ÇED tamamlanmadan ve kesinleşmeden ruhsatın çıkarılması noktasındaydı. 6’sında ilgili il müdürlüğünce ‘ÇED gerekli değildir’ deniyor. 5-6 gün sonra ruhsat çıkıyor. Çok hızlı bir süreç olduğu için de itirazlarımızı dile getirdik. Şu anda ruhsat iptal edildi. Biz bundan bağımsız olarak ÇED’e itirazlarımızı yaptık. Akdeniz fokunun yaşam alanı olan, uluslararası sözleşmelerle korunan bu alanların bu şekilde parçalanarak küçültülerek geçirilmesine itirazımız var. Aynı şekilde ruhsata da itiraz edecektik ki ruhsat iptal edildi. Gerekçeler de mahkeme kararlarına dayanıyor. İdareler asla yargının üzerinde karar alamazlar” diye konuştu.