‘Ekili alanlar azalıyor’
‘Tarımda kooperatifçilik olmadan sistem yürümez’
“Kooperatifçiliği kötü kullandık. Atatürk’ün dönemindeki kooperatifçilik anlayışından saptık. Siyasi partiler kooperatifleri arka bahçeye çevirdi. Türkiye’nin ÇUKOBİRLİK, ANTBİRLİK, TARİŞ, FİSKOBİRLİK gibi çok büyük kuruluşları oluşmuştu. Bunların hepsini mahvettik. Şimdi kooperatifler yeniden güçlendirilmeli. Çiftçilerin etkin olduğu aracıyı ortadan kaldıran sistem kurulmalı. Çiftçinin kazanç elde edeceği, denetleyeceği, kontrol edeceği ve zarar etmeyecek bir sistem olmalı. Tarımda kooperatifçilik olmadan sistemin yürümesi olası değil. Özellikle kırsal için kooperatif şart. Bugün aracıların süt topladığı yerde kooperatifler toplasa, bu süt daha doğru değerlendirilse bununla ilgili sorunlar da bugün anlatıldığı biçimde olmaz. Ürün için de bu geçerli. Bugün çiftçi, tüccar gelip ürün almazsa elinde ürün kalıyor. Çiftçi, tüccarın belirlediği fiyat üzerinden ürünü veriyor.”
‘Köylerde ahırlar kapanıyor’
“Kırsalda 10-20 hayvanı olanların ziyaretine gidiyorum. Buralarda gördüğüm; ahırlar kapanıyor. Bir köyde 6 ahır varsa artık 3’ü kapanmış. Oradakiler göç etmiş, büyük şehirlerde iş arama yoluna düşmüşler. Çünkü yem fiyatları çok arttı. Örneğin; süt verimliliğini artıracak en iyi yem 50 kilosu 400 TL, oysa bundan 3 yıl önce 70-80 TL’ydi. Yem fiyatı artınca 1 litre süt sattıktan sonra yarısını alamadı. Alamayınca zarar etti. Onun üzerine gebe inekleri, süt ineklerini kesime gönderdiler. Şimdi tosunların dışında düveler kesiliyor. Bir düve demek en az 3 tane yavru yapacak anaç inek olacak hayvan demek. Böyle olunca hayvancılıkta sorunlar seyrediliyor. 1 milyona yakın inek kesildi. TÜİK verilerine göre süt ve peynirdeki düşme ete de yansıyacak.”
‘Tarımda kamuculuk esas olmalı’
“Kırsal ve getirisi küçük alanlarda yaşayan insanlar genelde küçük aile tipi işletmelerdir. Hiçbir özel sektör 10-20 tane ineği var diye bir insanı gidip de sahiplenmez. Onu sahiplenecek devlettir. Kamucu bir anlayışla bakmak lazım. Türkiye bunu ıskaladığı için sorunlar arttı. Belli bölgelerde büyük sanayi yatırımını özel sektör yapsın. Devlet onlara da destek versin. Ama dünyanın hiçbir yerinde küçük aile tipi işletmeleri yok ederek büyümüş bir tarım sektörü yok. Onun için burada da kamu olması gerekiyor. Üretim öncesi, üretim süreci, üretim sonrası; ürününü ekmeden önce girdilerde, ektikten sonra verimde, daha sonra da pazarlamada eğer kamu o kişinin yanında olmazsa, kooperatifçiliği geliştirmezse orada alamadığınız sonuçla Türkiye’nin tarım politikalarını oluşturmanız ve çözmeniz olası değil. Bu gelişmiş bütün ülkelerde böyle. Yani dünyayı yeniden keşfetmeye de gerek yok.”
‘Hayvan refahı verimi etkiliyor’
‘Tarım ve hayvancılıkta girdi maliyetleri düşürülmeli’
“Girdi maliyetlerini düşürmek gerekiyor. Bunun da en önemli etkisi enerji, nakliye, elektriktir. Bunlar devletin belirlediği ürünlerdir. Girdi maliyetini düşürürseniz, nakliyeyi uygun noktaya çekerseniz, kooperatifçiliği geliştirirseniz, üreticiden tüketiciye aracı sayısını azaltırsanız ve doğru planlama yaparsanız, politikalarınızı bu yönde oluşturursanız çözersiniz. Bizim bir önerimiz var; ‘Mazotta ÖTV’yi, KDV’yi kaldırın’ diyoruz. Kırsaldaki çocuklar ilkokuldan başlayarak tarım üzerine eğitim almalı. Kırsalda ilkokul, orta, lise, MYO ve üniversite sürecinde ziraat üzerine aldıkları eğitim sonucu diplomalarını aldıklarında devlet hazine arazisini bunlara 49-50 yıllığına kiralamalı. Onların orada bilimsel bir biçimde tarım yapmalarını desteklemeli. Bunun önü açılarak Türkiye’de bir dönüşüm yaratılmalı.”