CHP Emek Büroları tarafından Boğaziçi Üniversitesi’nin de katkıları ile düzenlenen ‘Dijital Emek ve Emek 4.0 Çalıştayı’, 7 Ocak’ta İstanbul Planlama Ajansı Florya Kambüsü’nde yapıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, dijitalleşme ve dijitalleşmenin emek ile çalışma yaşamı üzerindeki etkileri ele alındı; CHP İşçi ve Memur Sendikaları, Esnaf ve Meslek Odaları STK’lardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba da konuşma gerçekleştirdi.
Dijitalleşme ve emek konusunda uzman akademisyenlerin, sendika temsilcilerinin ve sivil toplum örgütlerinin de katıldığı çalıştayda düzenlenen panellerde, CHP'nin Türkiye'yi ikinci yüzyıla hazırlamasını planladığı ‘ekonomik vizyon belgesinin’ emek ve çalışma yaşamı ile ilgili atacağı adımlar ile temel politikalar tartışıldı.
‘Yeni sistemde rekabetçi olmak, hızla ayak uydurmamıza bağlı’
Üç farklı atölye çalışmasının da yapıldığı çalıştayın açılış konuşmasında İmamoğlu, "Derinleşen yoksulluk emekçileri güvencesiz çalışma koşullarına ne yazık ki özellikle de ülkemizde mahkum etti. Emekçileri güçlendirecek ve güvencelerini garanti altına alacak politikalar geliştirmek önceliğimiz olmalı" diyerek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Belirsizlere rağmen heyecan verici bir geleceğe doğru yürümenin yolcuğu tasarlamanın peşindeyiz. Yaratıcılığın güçlendiği, genç nüfusun en güçlü şekilde ilerlemesini sağlamak bizim en öncü politikalarımızdan biri olacak. Üretimin bilişim sistemlerine entegre edilmesine dayanan endüstiri 4.0, düşük maliyetli, hızlı ve verimli bir üretim sistemine işaret ediyor. Türkiye bu sürece yalnızca münferit girişimler ile ne yazık ki dahil olmuş durumda. Endüstri 4.0’ın sadece müşretisi değil, üreticisi haline gelmek için de çalışmaların yapılması şart. Dünyanın bir yandan endüstri 5.0’a doğru ilerlediğini görmekteyiz. Endüstiri 4.0, yerini yeşil ve sürdürülebilir teknolojileri olan yeni bir üretim sistemine bırakıyor. Yeni sistemde rekabetçi olmak, hızla ayak uydurmamıza bağlı.”
‘Belki Ankara’daki beyler bunun farkında değiller ama biz düşünmek ve tartışmak zorundayız’
İmamoğlu’nda sonra kürsüye çıkarak konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, “İnsanlık 1 milyon yıllık çabanın sonucunda tekerleği keşfediyor. Bugün her saniyede birden fazla buluş var ama Türkiye bunun neresinde? Bu kadar hızlı değişimin ve dönüşümün içinde biz nerede duracağız? Eğer siyaset kurumu bunu düşünmek yerine kısır çatışmalarla çekişmelerle yoluna devam ediyorsa, Türkiye’yi sağlıklı bir geleceğe taşıyamayız. O nedenle bu toplantının önemi çok büyük. Belki Ankara’daki beyler bunun farkında değiller ama biz bu ülkenin bilim insanları, çalışanları, emekçileri, ve en azından var olan bazı siyasetçileri, bu kadar değerli bir alana emek harcayarak düşünmek ve tartışmak zorundayız” dedi ve ekledi:
‘Kim aykırı düşünceler üretebiliyorsa onu el üstünde tutacağız’
“Yazılım sektöründe Hindistan neden bu kadar iyi demiştik. Heyet gönderdik. Mukayese yeteneği kazanıyor çünkü onlar. Bizse ezberci eğitim yapıyoruz. Üniversitelerin kendi kültürü olması lazım. O kültür üniversiteleri, üniversite yapar. Benim gibi düşünmeyen insanları üniversitelerde tutmam’ anlayışı var. ‘Benim istediğim rektör olacak' deniliyor. Her üniversitenin bir tarihi, bir kültürü var. Hangi düşüncede olursa olsun, aykırı düşünceler üretebiliyorsa o kişiyi el üstünde tutacağız. Dünyanın sayılı üniversitelerinden biriydi, ne oldu bu Boğaziçi Üniversitesi'ne? Profesörlük yapamayacak birini o üniversiteye rektör olarak atarsanız mahvedersiniz. Üniversitelerde düşünceye sınır getiremezsiniz. ‘Benim istediğim rektör olacak’ diyemezsiniz. Biz söz veriyoruz ki kim aykırı düşünceler üretebiliyorsa onu el üstünde tutacağız ve tutulması da gerekir. Aykırı düşüncelerden siyasilerin korkmaması gerekir.”
‘Gelişmiş bütün ülkeler, sıfır maliyetle en değerli genç evlatlarımızı kendi ülkelerine aldılar’
Türkiye’nin en yetenekli çocuklarının yurtdışına gittiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “‘Gençler neden mutsuz ve gitmek istiyorlar’ diye sorduk. Nedeni şu; ‘Biz babalarımızdan daha iyi bir eğitim aldık ve daha iyi bir hayat standardı yakaladık ama buna rağmen onlardan daha düşük bir gelire mahkum bırakıldık’ diyorlar. ‘Ne araba ne ev sahibi olabilirim ama yurtdışına gidersem hem ev hem araba alabilirim’ diyorlar. ‘Ama yurtdışına gidersem asgari ücrete bile çalışsam hem ev hem de araba sahibi olabilirim’ diyorlar. Gelişmiş bütün ülkeler, sıfır maliyetle en değerli genç evlatlarımızı kendi ülkelerine aldılar. siyaset bunları görmüyor. Görmenin ötesinde ‘giderlerse gitsinler’ diyor” şeklinde konuştu.
‘2021’inci yüzyılda 'ben her şeyi bilirim' diye bir kavram yok’
İBB Başkanı İmamoğlu’nun, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisine ‘ahmak’ demesine yanıt olarak ‘31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır’ dediği için, YSK üyelerine hakaretten 2 yıl 7 ay hapis cezası almasına dair de açıklama yapan Kılıçdaroğlu, “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ‘Nasıl görevden alabiliriz?’ diye bakıyorlar. Bu aklın alamayacağı bir şey. Siz iktidar sahiplerinin, bilim insanları ve felsefeciler ile bir araya gelip konuşması lazım. Her şeyi bilen adam yoktur dünyada. 2021’inci yüzyılda 'ben her şeyi bilirim' diye bir kavram yoktur artık. İstanbul'un bilime ihtiyacı var. Bütün bunların hepsi bu merkezde yapılınca biz de mutlu olacağız.” dedi.