Brezilya'yı 21'inci yüzyıl başlarında yönettikten sonra halefinin hibrit darbeyle devrilmesi sonrası yeniden seçilme hamlesinin önü sahte yolsuzluk ithamlarıyla kesilmişm olan Lula da Silva, iktidara geri döndü. Ekim'deki başkanlık seçiminde neofaşist Jair Bolsonaro'nun bileğini kılpayı farkla büken Lula 1 Ocak'ta yemin ederek görevine başladı. Yok yere hapis yattıktan sonra aklanan Brezilya'nın solcu liderinin yeni dönemdeki olası politikaları tartışılıyor.
İlk iş olarak Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya ülkeye giriş yasağını kaldıran Lula'nın hem alt kıtada bu sefer Kolombiya'yı da içeren sosyal demokrat yönetimler silsilesine hem de küresel dengelere etkileri merak konusu. Lula'lı yeni Brezilya'yı gazeteci Çağlar Tekin ile konuştuk.
‘Bolsonaro'lu 4 yılda yoksulluk yüzde 30’dan fazla arttı’
Çağlar Tekin'e göre Latin Amerika kıtası pek çok ülkede halkların sola meyilli olmasına karşın sürekli darbelerle sağın iktidara taşındığı bir coğrafya. Lula'nın Brezilya tarihinde görülmemiş refah düzeyi yakaladığı iki döneminin ardından benzer bir gelişme yaşandığını anımsatan Tekin, Bolsonaro ile geçen dört yılda özelleştirmeler ve kamusal talanla yoksulluğun yüzde 30 oranında arttığını vurguladı. Tekin, Lula'nın ilk vaadinin sosyal devleti ayağa kaldırmak ve özelleştirme girişimlerini durdurmak olduğunun altını çizdi:
"Latin Amerika’nın şöyle kritik bir önemi var. Halkın sosyalizme yatkın olduğu ama darbelerle sürekli sağın iktidara taşındığı bir kıta. Lula da aslında bu kıtanın en büyük ekonomisinin başındaki isimdi. Ülke tarihinde görülmemiş bir sosyal refahın yükseldiği bir dönem yarattı. Lula’nın olmadığı ve sağın iktidara geldiği sadece 4 yıllık periyotta ülkede yoksulluk oranı yüzde 30’dan fazla arttı. Devasa bir özelleştirme furyası yapıldı. Amazon ormanları tahrip edildi. Yani modern insanın adına kazanılmış hangi değerler varsa, Bolsonaro dönemi çoğunu tahrip etti. Kamuda ciddi bir yandaş kadrosu, medya üzerinde devasa baskı yarattı. Halkın silahlanmasını ciddi oranda arttırdı, çeteleşmeyi arttırdı. Yoksulluğu arttırdı. Ülke ekonomisi doğrudan küçülmese de eşitsizlik arttı. Türkiye'den bakan biri olarak söylüyorum. Türkiye ekonomisi aslında bu yıl tarihin en büyük büyümelerinden birini yakaladı. Ama hiçbirimize yansımadı, çok küçük bir gruba yansıdı. Brezilya’da yaşanan bu oldu. Zenginlik çok küçük bir grubun elinde toplanmaya meyletti. Lula’nın daha önce engellediği iş buydu. İlk konuşmasında doğrudan vaatlerinden biri bu oldu. 'Sosyal devleti yeniden ayağa kaldıracağız, büyük yoksullaşmanın önüne geçeceğiz ve refahı eşit biçimde halka yansıtacağız'’ dedi. Bunun için en kritik adımlardan birini hemen attı. 8 büyük devlet firmasının kamu özelleştirmesi görüşmeleri devam ediyordu, bunu doğrudan durdurdu. ‘Bunlar sosyal devlete ait olmak zorundalar’ dedi. Çünkü özelleştirme dediğiniz aslında devlet gelirlerini halkın elinden gelen gelirleri küçük bir toplama peşkeş çekilmesinden ibaret. Brezilya bunun acısını ciddi oranda çektiği için başta devlet petrol firması olmak üzere hepsinin özelleştirmesini durdurdu."
'Maduro'ya yasağı kaldırıp kıtaya mesaj verdi'
Tekin, Lula'nın dış politikada ise Maduro'ya ülkeye giriş yasağını kaldırarak kıta için önemli bir adım attığı görüşünde. Mesajın salt Venezuela'ya değil tüm alt kıtaya olduğunu belirten Tekin, Kolombiya'da da sol bir iktidar olması eşliğinde bölgede dengelerin ABD'yi zorlayacağı değerlendirmesinde bulundu:
"Kıta için önemli bir adım daha attı. Venezuella Devlet Başkanı Maduro'nun Brezilya'ya girişi yasaklanmıştı, bu karar kaldırıldı. Böylece Maduro’nun girişi serbestleşti. Bu doğrudan Maduro’ya mesajdan ziyade Latin kıtasına mesaj olarak algılanmalı. Darbeyi aşıp da sola dönen ülkelerden biri de Bolivya'ydı. Darbenin ardından yapılan ilk seçimde sosyalistler tekrar iktidara döndü. Kolombiya tarihinde ilk defa sol iktidar geldi. Keza bu da kıta ve dünya için Amazonların yağmasının durdurulması açısından öneme sahip. Kolombiya bir de uyuşturucu ticareti üzerinden ABD'nin tüm Latin Amerika'da silahlı çeteleri beslediği, finanse ettiği geliri yaratan ülke. Bunlar nezdinde bir hesaplaşma hem ABD'yi zora sokacak, uyuşturucu finansmanını kesecek hem de kontrgerilla çetelerinin Latin Amerika'da zayıflamasına yol açacak. Amazonların yağmasının durması küresel ısınmanın önüne geçmek için en kritik başlıklardan biri. Bu Brezilya ve Kolombiya’da iki sol liderin gelmesi Amazon yağmasının durması anlamına gelecek.’
‘ABD ile denge gütmeye çalışacak, ilk temaslardan birinin Çin ile olması dikkat çekici'
Tekin, Maduro'yla ilgili kararın dışında Lula'nın ilk olarak Çin Başkan Yardımcısını kabul etmesine dikkat çekti. Lula'nın seçim döneminde ABD ile ilişkileri bozmamaya özen gösterdiğini belirten Tekin, Rusya ve Çin ile ilişkiler eşliğinde Washington ile denge politikası izlenebileceği görüşünde:
"Lula seçim döneminde ABD ile ilişkileri bozmama üzerine bir kampanya yürüttü. Seçimden sonra biraz daha solda bir pozisyona geçti. En azından ilk açıklaması bunu doğrular nitelikte. Kamucu devlet, Maduro'nun yasağının kalkması gibi adımlar... İlk kabul ettiği ziyaret de Çin Devlet Başkan Yardımcısı idi. Çin ile bazı anlaşmalar imzalanacak. Bu da aslında önemli bir mesaj haline geliyor. Çin'in askeri anlamda değil ama ticari olarak Latin Amerika ülkelerinde güçlü bir varlığı var. Çin ve Rusya, Lula'dan büyük bir karşıtlık beklemiyor. Ama yaptırımlarla engellenmedikeri takdirde zaten kıtada var olabileceklerini biliyorlar. Rusya'nın ticari bir partner olarak çok rolü yok belki ama dengeyi sağlayan bir siyasi unsur ve askeri ve uluslararası politik bir destek olarak bu coğrafyada varlığını güçlendiriyor. Ticari olarak Çin, askeri ve politik olarak da Rusya ile bir ilişki kurma, bunu da ABD’yi dengeleyecek bir pozisyona çekme aslında bu ülkelerin temel politik varlığı... Bir kıta iç dayanışması halihazırda oluşuyor."
‘Kolombiya kritik önemde’
Tekin, Lula'nın yanı sıra Kolombiya'da Gustavo Petro yönetiminin özellikle ELN ile yeni görüşmeler eşliğinde kontrgerillaya karşı mücadelede olası etkilerine dikkat çekti:
"Kolombiya’da bir rahatlama dalgası olacağı aşikar. Daha önceki dönemde Chavez gibi bir figür vardı. Tüm Latin Amerika'da öncülüğü yapandı. Şu an böyle bir figür görmüyoruz. Küba’nın daha tarihsel bir anlamı var. Ama kıtada darbe yapılmadığı müddetçe sağ iktidar kalmış durumda değil. Kolombiya önemli çünkü tarihinde ilk defa sol iktidara geldi ve ABD darbelerinde kullanılan kontrgerillaların merkezinde bir ülkeydi. Kolombiya böyle bir pozisyonu koruyabilirse, çok kritik bir aşama olur. Hele gerilla hareketleriyle anlaşma imzalanırsa... Kolombiyalı gerilla hareketlerinin kontrgerillaya karşı Kolombiya ordusuyla devriye atması üzerine kurulu bir barış anlaşması görüşülüyor. Bir anlaşma sağlandığı duyurulmuştu ama daha sonra ELN tarafından düzeltildi. Yeni tur görüşmelerde tekrar masaya yatırılacak, oradan bir uzlaşma çıkacağını düşünmek için çok veri var."
‘ABD’nin Latin Amerika’da daha zayıf hale geldiğini söyleyebiliriz’
Tekin, Brezilya'da hala darbe çağrısı yapan bir kesime de atıf yaptı. Bolsonaro'nun bürokrasideki kadrolaşmasına ve ABD'nin yıllardır var olan etkisine dikkat çeken Tekin, bugün olmasa da ilk sarsıntıda yahut uzlaşı bozulduğunda böylesi bir riskin baki olduğunu söyledi. Tekin, yine de verili koşullarda ABD'nin Latin Amerika'da daha zayıf hale geldiği görüşünde:
"Brezilya Genelkurmay başkanlığı önünde darbe talep eden çadırlar kuruldu. Brezilya’nın içinde hala bir toplam aleni biçimde ‘Hadi darbe yapın, Lula’yı indirin’ diyor. Böyle garip bir atmosfer var ama şu an için böyle bir hareketin olacağını beklemek gerçekçi değil. Ama Brezilya’nın içine düşebileceği ilk sarsıntıda, uzlaşının bozulduğu anda böyle bir hamle yapabilirler. Bolsonaro, bürokrasinin içine 13 bin civarı kadro atamıştı, kendisi gibi neonazi kökene sahip, ordu menşeli. Ordudaki subayları değiştirdi, yüksek mahkemede kendine yakın isimlerden oluşturdu. Kıdeme dayalı olarak hala değiştiremediği bir toplam var. Ama bir darbe ihtimalinin olduğunu kimse unutmamalı. Burada ABD’nin tüm kıta ülkeleri bürokrasinin içinde ciddi tarihsel birikimi var. Bu koşullar elbette zorlanacak. Ama geçtiğimiz bir senede ABD’nin Latin Amerika’da daha zayıf hale geldiğini söyleyebiliriz. Lula başkanlık konuşmasında önemli bir vurguda bulundu, 'Kovid’den 1 milyona yakın insanı kaybetmemize sebep olan, bürokraside yoğun kadrolaşma yaratan, devleti büyük zafiyete sokan kadroların yargılama dönemini de açıyoruz’ dedi. Bu önemli bir ifade."