Daha önce iki dönem başkanlık yapmış bir isim olan Lula da Silva’yı, Brezilya halkı yakından tanıyor. Hakkındaki suçlamalardan aklanarak hapisten çıkan ve seçimlere tekrar giren lider, “Brezilya’nın Trump’ı” lakaplı rakibi Bolsonaro’yu mağlup etti.
Seçim sonuçlarına itiraz edip destekçilerini sokağa dökmeye çalışan Bolsonaro da bunu yeterince başaramayınca, başkanlık görev tesliminden saatler önce ülkeden ayrılarak ABD’ye sığındı. Aşırı sağcı Jair Bolsonaro, daha önce yaptığı açıklamada seçimleri kaybetmesi durumunda yargılanacağını ifade ederken, "Geleceğim için üç alternatifim var: tutuklanmak, öldürülmek ya da zafer kazanmak" demişti. Ülkeden kaçmak ise onun dördüncü alternatifi oldu.
31 Ekim 2022'de devlet başkanlığı seçiminin ikinci turunu kazanan Lula da Silva parlamentoda yemin etti. Ardından başkent Brasilia’daki Planalto Sarayı önünde toplanan yaklaşık 300 bin destekçisinin karşısına çıkan Lula da Silva, Bolsonaro ülkeyi terk ettiği için yetkiyi bir çöp toplayıcısı olan Eni Souza’dan aldı.
Lula da Silva’nın törenine Türkiye'den Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İspanya Kralı IV. Felipe, Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernández, Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, Paraguay Cumhurbaşkanı Mario Abdo Benitez, Uruguay Cumhurbaşkanı Luis Lacalle, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Portekiz Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa ve çok sayıda devletin diplomatik temsilcisi de katıldı.
‘Her türlü eşitsizlikle mücadele edeceğime söz veriyorum’
Buradaki konuşmasında ülkedeki eşitsizliğin arttığını, buna son vereceklerini dile getiren Lula da Silva, "Açlığın geri dönüşü, Brezilya halkına karşı işlenen en büyük suçtur. Ülkemizde gelir, cinsiyet, ırk, iş gücü piyasasında, siyasi temsilde, sağlıkta, eğitimde her türlü eşitsizlikle mücadele edeceğime söz veriyorum" ifadelerini kullandı.
Lula da Silva’nın "Ülkenin yüzde 5'i zenginlerden oluşurken geri kalan yüzde 95'i ise aynı servet yüzdesine sahip değil" diyerek ülkedeki ekonomik eşitsizliğe değinirken göz yaşlarına hakim olamadığı görüldü.
Bolsonaro dönemindeki “kabusun sona erdiğini” belirten Lula da Silva, ülkeye yatırım getirme ve yeniden sanayileşme sözü verdi.
Bolsonaro’nun iktidarında 694 bin koronavirüs kaynaklı ölümün olması, 33 milyon Brezilyalının açlık sınırının altına düşmesi ve işsizlik sayısının 10 milyona ulaşması sosyal olarak en çok eleştirilen konuların başında geliyordu.
Lula da Silva, ülkedeki ekonomik gidişata işaret ederek, 33 milyon insanı açlıktan, 100 milyonu ise yoksulluktan kurtarma sözü verdi.
Lula da Silva’nın dış politikaya dair açıklaması ise “Brezilya, kaderinin efendisi ve egemen bir ülke olmalıdır" şeklinde oldu.
Lula da Silva’nın ilk politikaları neler olacak?
Ankara Üniversitesi Latin Amerika Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde görev alan Portekizli araştırmacı Dr. José Duarte Ribeiro, Sputnik’e yaptığı değerlendirmede, Lula da Silva’nın görev sürecinde ilk karşılaşacağı zorlukları şöyle anlattı:
“Bolsonaro'nun iktidarda olduğu dönemdeki üç temel problem aynı zamanda Lula'nın karşılaşacağı başlıca zorluklar olacak. İlk olarak Brezilya, pandemideki sorunlu siyasi ve lojistik yönetimi sebebiyle Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 692 binden fazla ölümle dünyada koronavirüsün neden olduğu en fazla ölümü sayan ülkelerden biri olduğu için Lula, Bolsonaro hükümetinin ihmalkâr Kovid-19 politikalarını soruşturma sözü verdi. Amazon ormanlarında tarihsel olarak yüksek düzeyde ormansızlaşma ise bu başlıktaki ikinci konu. Ormansızlaşma, Brezilya eski başkanına karşı uluslararası bir protestoya yol açarken Bolsonaro, Amazon'un zenginliklerinin halkın yararına kullanılması gerektiğini belirterek tepki göstermiş ve yerli bölgelerde madenciliğin yasallaştırılması için bir yasa teklifini haklı çıkarmıştı. Tahminlere göre Amazon bölgesinde çalışan 200 bin civarında kaçak madenci bulunuyor. Lula'nın konumu ise Brezilya'nın en tanınmış iklim aktivistlerinden biri olan Marina Silva'nın 2030 yılına kadar Amazon'da ‘sıfır ormansızlaşmaya’ ulaşmak amacıyla çevre ve iklim bakanı olarak atanmasıyla görülebilir. Son olarak Brezilya, son yıllarda ağırlaşan ve aslında eski bir sorun olan açlıkla yeniden karşı karşıya. Bugün 30 milyon Brezilyalının bir tür gıda güvensizliğinden muzdarip olduğu tahmin ediliyor ve açlık geçen yıl Lula'nın kampanyasının ana kilit konularından biriydi, dolayısıyla bunun onun en önemli siyasi önceliklerinden biri olmasını beklemeliyiz.”
Lula’nın dış politika hamleleri neler olabilir?
Portekizli araştırmacı Dr. José Duarte Ribeiro, Lula da Silva’nın dış politikada nasıl bir yol izleyebileceğine dair ise şunları söyledi:
“2023 yılı Lula'nın ilk iktidara geldiği 2003 yılından çok farklı. Ekonomik olarak Brezilya, ülkenin GSYİH'sındaki düşük büyüme tahminleriyle ve bahsedilen üç sorunun sonuçlarını çözmek için kesinlikle mali zorluklar yaratacak yükselen enflasyonla karşı karşıya. Bu anlamda Lula, Brezilya'nın yalnızca geçmişteki diplomatik güvenilirliğini geri kazanmanın değil, aynı zamanda ABD ve AB'nin Rusya ve Ukrayna arasında tırmanan gerginliği azaltmadaki yetersizliğini eleştirirken BRICS'in Avrupa'daki mevcut savaşı çözmek için önemli bir platform olduğunun da sinyalini verdi. Lula hükümetinin diplomatik çabalarının, ülkenin ihracat potansiyelini de artırma umuduyla küresel görünürlüğünü güçlendirmeye yönelik olması bekleniyor. Sosyal olarak, son cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarının gösterdiği gibi ülke hiç bu kadar kutuplaşmamıştı. Lula, zafer konuşmasında ülkeyi Bolsonaro döneminin getirdiği nefret ve bölünmeden kurtarmanın gerekliliğini vurgulamayı seçiyor, ancak Lula'nın siyasi geçmişinde yakaladığı yüzde 83'lük onay oranlarını tekrar görmesi pek olası değil. Bu nedenle, Lula'nın küresel görünürlüğü, onun ikonik imajının yurt içinde, taraftarlar ve rakipler arasında uzlaşması için de önemli. Örneğin, Lula'nın belirtilen hedeflerinden biri, iklim acil durumunu merkeze almak için Brezilya'nın diplomatik kapasitesini kullanmak.”
Lula da Silva’nın zaferi ABD için ne ifade ediyor?
“Lula'nın son zaferi, ikinci bir 'pembe dalga' (21. yüzyılın başında Latin Amerika'da iktidara gelen sol hükümetlerin siyasi dalgasına verilen isim) olarak adlandırılan şeye dahil edilebilecek bir başka galibiyet olarak görülebilir. Ancak Peru'da olanları düşünürsek, bu yeni pembe dalganın şimdiden kurbanları oldu. Bu durum, Latin Amerika'nın küresel ekonominin konjonktürüne maruz kaldığı düşünüldüğünde, sorunlarının büyüyeceğini kanıtlıyor” diyerek devam eden Dr. Ribeiro, Latin Amerika’nın geleceğine dair ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Latin Amerika’da seçilen solcu liderlerin bölgesel bloklarını güçlendirmenin ve bölgeler arası işbirliğinin siyasi yollarını aramaları gerekiyor. Bu anlamda, Lula'nın Venezüella ile ilişkileri düzeltmeye ve aynı zamanda Kolombiya ile ilişkileri güçlendirmeye çalışacağının sinyalini verdiğini görebiliriz ve aslında - uzlaşmacı kapasiteleriyle tanınan - Lula, bu iki komşu ülke arasındaki işbirliği için bir aracı olarak çalışabilir. Çin'in bölgedeki yatırımlarının önemi göz önünde bulundurulduğunda, ABD'nin Latin Amerika'da artık hegemonik bir varlık olmadığı düşünülebilir. Bu durumda ABD'nin yaklaşımlarının bölgede ortaklara ihtiyaç duyması nedeniyle müzakereye daha açık olması bekleniyor. Özellikle yavaş bir ekonomik büyüme ve artan yoksullukla karşı karşıya olan Brezilya için bu tür ideoloji ve işbirliği arasında dengeleri bulmak oldukça önemlidir.”
Türkiye-Brezilya ilişkilerinin seyri ne olur?
Türkiye’nin Lula da Silva’nın yemin törenine Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun katılımıyla destek vermesi de dikkat çekiyor. Dr. Ribeiro, Türkiye-Brezilya ilişkilerine dair ise şunları ifade etti:
“Türkiye ile Brezilya arasındaki yakın tarihli önemli bir diplomatik zirve, Lula'nın başkan olduğu 2010'da İran nükleer anlaşmasına aracılık görüşmeleriydi. Bu sadece Brezilya'nın Lula liderliğindeki diplomasisinin Türkiye'nin bölgesel bir güç olarak önemine nasıl baktığını değil, aynı zamanda cumhurbaşkanının somut sonuçlara ulaşmak için üst düzey diplomasiye öncelik verme kapasitesini de kanıtlıyor. Türkiye'nin Brezilya'daki bu yeni cumhurbaşkanlığı dönemini, siyasi sermayesini Latin Amerika'daki en önemli ekonomik ortağıyla ikili ticaretini geliştirmek için kullanırken geçmişteki olumlu ilişkilerini yeniden canlandırma fırsatı olarak görmesi bekleniyor. Aynı zamanda Türkiye için 2023 yılı, sadece Cumhuriyetin 100. yıl dönümü değil, yaklaşan seçimlerle birlikte siyasi çalkantıların da damgasını vuracağı bir yıl. Bu anlamda, Brezilya-Türkiye ilişkilerinin yakın zamanda somut yeni sonuçlar ummak yerine her iki ülkede de önce bu yıl neler olacağını beklemek anlamlı olacaktır.”
Yolsuzluk iddialarından aklandı, başkanlığa yeniden aday oldu
Brezilya halkı üçüncü dönemine başlayan Lula da Silva’yı yakından tanıyor. 2003-2010 yıllarında iki dönem başkanlık yapan 77 yaşındaki Lula da Silva, son dönemde önemli zorlukları aştı.
Sendikacı kökenden gelen ve Brezilya’daki İşçi Partisi’nin ilk başkanı olan Lula da Silva, eski başkanlık dönemlerinde uyguladığı sosyal yardımlar sayesinde yaklaşık 30 milyon Brezilyalının fakirlikten kurtulmasını sağlayarak halk gözünde önemli bir imaja ulaşmıştı.
31 Aralık 2010'da başkanlık görevini bırakan Lula da Silva’ya ve İşçi Partisi’ne 2011'de yolsuzluk iddiaları yönetildi. Lula da Silva, yolsuzluk davaları nedeniyle 580 gün hapiste kaldı.
Lula da Silva'nın bu davalardan hüküm giymesi de 2018'de Bolsonaro'nun kazandığı seçimlerde aday olmasına engel oldu.
Kasım 2019'da tahliye edilen Lula da Silva'nın, aldığı cezalar ve yolsuzluk davalarının, 2021'de bu davalardan sorumlu yargıç Sergio Moro'nun davalarda taraflı ve politik davrandığına hükmeden Yüksek Mahkemece düşürülmesi üzerine seçimlere katılmasının önü açıldı.