Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programının konukları, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Miyase İlknur ve Sanatçı Orhan Alkaya oldu.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Miyase İlknur, Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını onaması hakkında “Kadına şiddetin, ayrımcılığın seküleri mütedeyyini yok. Bütün kadınlar aynı şiddette maruz kalıyorlar. Bence tarikatların bastırması nedeniyle AKP bundan geri adım attı. Ama o tarikatlar onları seçimde kurtaramayacak. İstanbul Sözleşmesini mütedeyyin kadınlarla kol kola yürüyerek yeniden yürürlüğe sokacağımız konusunda umudum çok büyük” ifadelerini kullandı.
Sabah karakol, öğlen adliye, akşam dava
İfade özgürlüğü tartışmalarıyla ilgili de konuşan Miyase İlknur şu ifadeleri kullandı:
“Biz artık kendi kendimize sansür uygulamaya başladık. Sabah kalkıyorsun, postacı geliyor, eline 3-4 tane tebligat veriyor. Bu tebligatlara bakınca hepsi açılan davalar. Bazen kapınızı açıyorsunuz kapıya ‘karakola gelir misiniz’ yazısı yapıştırılmış Sabah kalkıp karakola gidiyorsunuz, tazminat davaları için mal bildiriminde bulunuyorsunuz. Öğlen gelirken avukatınız sizi bekliyordur, Çağlayan’a uğrayıp ifade veriyorsunuz. Gazeteye geldiğinizde masanın üzerindeki başka davalar için avukatlara altlık hazırlıyorsunuz. Günümüz böyle geçiyor artık.”
'Ben olsam dükkanı kapatırım'
Açılan davalarla ilgili bir ayrıntıya dikkat çeken Miyase İlknur, şu ifadeleri kullandı:
‘Öyle abuk sabuk şeylere dava açıyorlar ki… Onların Yargıtay’dan döneceğini bal gibi biliyorlar. Yargıdaki bu İstanbul Grubu, yerel mahkemede atıyorum, bana 100 bin lira versin diyorlar. Mahkeme 10 bine indiriyor. Biz artık ezberledik. Sebebi de şu; yüksek yargıya gitmesin de istinafta kesinleşsin. Çünkü 10 bini aşınca Yargıtaya götürebiliyoruz. Böyle bir saçmalık.'
Son zamanlarda yaşanan anket şirketleri tartışmalarına da değinen İlknur, ‘Bir kere anket kim adına yapılıyor,parasını kim veriyor? Bu önemli sorunu belirtmek zorunda anket sahibi. ‘Ben şu müşterimin isteği üzerine yaptım’demesi gerekiyor. Bunlar bedava yapılan işler değil. Çoğunlukla belediye başkanları bu işin gerisinde duruyor. Bugeçmişte de böyleydi, bugün de böyle. Belediye kaynaklarından anketlere çok para akıtılır. Hata payı yüzde 1,yüzde 2, bilemedin yüzde 3 olur. Yüzde 10-15 hata payı olur mu? Bizdeki şirketler yüzde 10-15 yanılıyor, ertesi seçimde yine boy gösteriyor. Ben olsam o dükkanı kapatırım’ yorumunda bulundu.
“Bir sistem çöktü, adını koymamız lazım”
Şair, oyuncu ve yönetmen Orhan Alkaya, Yolcu Yolunda Gerek’in bir diğer konuğu oldu. Alkaya, 2022’den 2023’e devredilen sorunlarla ilgili konuştu. Sorunun bir sistem sorunu olduğunu söyleyen Alkaya şu ifadeleri kullandı:
‘Türkiye için konuşuyorsak eğer en önemli mesele 2023 yılının içerisinde yapılacak olan seçim. Erken yapılacak olması hiledir. Hileli ya da hilesiz seçimin sonuçlarıdır. 2022’den devrettiğimiz şeyler çok ağır. Türkiye’deki pedofili vakaları açığa çıktı, deşifre oldu ve belli bir kesim burada ciddi biçimde zan altında. Bu zandan kurtulmaya çalışıyorlar. Her çalışmalarında daha beter battıklarını görüyorum. Bu tamamen cezai tedbirlerle çözülebilecek bir meseledir. Çok açıkça cezai tedbirlere sempatiyle bakan biri olmamakla birlikte, ABD’nin pedofili ve ensest vakalarında büyük bir gerileme yaratmasının tek nedeni cezai müeyyidelerin artırılmasıydı. Kadın cinayetleri keza aynı bağlanda değerlendirilebilir. Ekonomi kaynaklarının yağmalanmış olması bir diğer sorun. Merkez Bankasının eksi rezervde olması ve bunun çok ciddi bir enflasyon olarak, tarihte görülmüş en üst düzey enflasyon olarak, piyasalara yansıması ve dolayısıyla tüketiciye yansıması… Bütün bunlar bir araya getirildiğinde bir sistem bunalımı ile karşı karşıyayız. Bir sistem çöktü, adını koymamız lazım. Türkiye'nin, bunun adını 2023’te koyması lazım.’