2021 senesini yüzde 36.08 enflasyon oranıyla kapatan Türkiye’de enflasyon halihazırda yüzde 80’in üzerinde. Son 1.5 yılın ardından Kasım ayında yukarı seyri bir nebze yavaşlayan enflasyon, aylık yüzde 2.88 artış gösterdi. Kasım ayının TÜİK verilerine göre, yıllık en az artış gösteren ana grup yüzde 35.87 ile haberleşme olurken, artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 107.03 ile ulaştırma olarak açıklandı. Temmuz ayında yapılan iyileştirmeyle 5 bin 500 lira olarak uygulanan asgari ücret 2023 yılında net 8 bin 506 lira 80 kuruş olarak belirlendi.
Enflasyonun mutfağa yansımaları nasıl oldu?
TÜİK’in son açıkladığı verilere göre, gıda ve alkolsüz içeceklerin yıllık enflasyon oranı yüzde 102.55 oldu. 2021 yılı başında ortalama fiyatı 23 lira olan ayçiçek yağının fiyatı 40 liraya, 500 gram çayın ortalama fiyatı 25 liradan 40 TL’ye, 500 gramlık makarnanın ortalama fiyatı 5 TL’den 11 liraya, bir kilo pirincin ortalama fiyatı 19 TL’den 50 TL’ye yükseldi. 650 gr salçanın ortalama fiyatı ise 10 liradan 45 TL’ye yükseldi.
Bir litre uzun ömürlü sütün fiyatı ise ortalama 7 liradan 20 TL’ye çıktı. İki kilo şeker ise 14’den 50 TL’ye yükselirken, İki kilo unun fiyatı ise 15 TL’den 25 TL’ye çıktı. 10’lu yumurtanın fiyatı ise 22 TL’den 40 TL’ye yükseldi. 2022 yılına 60 TL ile başlayan kuşbaşı dana etinin fiyatı ise 150 TL’ye çıktı.
2021 başında 12.9 lira olan benzin fiyatı yıl sonunda 18.61 liraya çıktı; motorin ise neredeyse 23 liraya ulaştı. Yıl içerisinde akaryakıt fiyatları 25 TL’nin üzerini de gördü. 2022 senesinde Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri olan enflasyon seyrinin etkilerini Sputnik, sektörlerin içinden temsilcilerle konuştu.
‘2022 olumsuzluk yılı olarak kaldı, önümüzü görmekte zorlandığımız bir sene yaşadık’
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu başkanı Bendevi Palandöken, 2022’nin yüksek enflasyon sebebiyle sıkıntılı bir süreç olarak geçtiğini söyleyerek “Gerçekten bu yıl bir olumsuzluk yılı olarak kaldı. Biz de esnaf sanatkar olarak bunlara bağlı olarak iş güç yapmada, önümüzü görmekte zorlandığımız bir yıl yaşadık. Devletin destekleri ile pandemi sürecini atlatırken, bu yaşanan faktörlerle esnafın sıkıntıları devam etti. Umutluyuz ki 2023 yılında esnaf sanatkarlar için önemli bir yıl olacak” dedi.
Palandöken: 2023 yılı esnaf için, ülkemiz için inşallah faydalı olur
Sadece esnafın değil tüm sektör kesimlerinin ortak sorunları olduğuna dikkat çeken Palandöken “Esnafın kendine ilişkin temel meseleler ise hala gündemde. Örneğin bu çalışma hayatındaki norm birliğinin sağlamaması, SSK, Bağkur, Emekli Sandığı arasındaki bu 2 bin günün telafi edilmesi, perakende yasasının çıkmasıyla ilgi çalışmalarımız devam ediyor. 2022 yılı esnafın sıkıntıları devam ederek bitiyor. Ülkedeki huzur güvenin ve bundan sonraki istikrarın devamı, enflasyonun düşük, faizlerin düşürülmesiyle yürütülen tedbirlere ilave tedbirler konularak inşallah bu zor süreci atlatacağız. 2023 yılı esnaf için, ülkemiz için inşallah faydalı olur” diye konuştu.
‘İnşaat ürünlerine yüzde 600 civarında bir zam geldi, bu kadar olmaması gerekirdi’
Resmi verilere göre, 2022 yılında inşaat maliyet endeksi Eylül ayında en yüksek noktasına ulaştı. İnşaat maliyet endeksi Eylül ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 119.83 artarken; Ekim ayında yüzde 117.07’ye geriledi. İnşaat sektöründeki enflasyon yansımalarını değerlendiren Diyarbakır İnşaat Müteahhitleri Derneği (DİMDER) Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Elaldı, ‘fırsatçı üreticilere’ dikkat çekerek “2022 yılındaki bu çarpık durum, yükselen dolar ve yükselen enerji fiyatlarının aksine inşaat ürünleri yüzde 600 civarında bir zam geldi. Bunun sebebi de piyasadaki fırsatçı üreticilerden kaynaklanıyor. Bu kadar olmaması gerekirdi. Dolara ve diğer enerjiye gelen zamlara göre bile olsa yüzde 300 civarında bir artış olması gerekirdi ama yüzde 600 bir artışla inşaatın tüm ürünlerine yansıdı. Bu da doğal olarak inşaat maliyetlerini çok yükseltti. Arsa oranları da yüksek zaten. Bu nedenle inşaat sektörü artık tıkanma aşamasına geldi. Üretici ürettiği malı satamıyor” dedi ve ekledi:
“Satamadığı için de inşaat sektörü önümüzdeki yıl ciddi bir krize girecek. Aynı zamanda yeterince üretim olmadığı için konuta erişim de olmayacak ve fiyatlar daha da yükselecek.”
‘Kontrolden çıkmış bir araba gibi ciddi bir dengesizlik var’
Konut fiyatlarına gelen zamların tam olarak yansımadığına işaret eden Elaldı “Konut fiyatlarına yüzde 600 olarak yansımadı ama yüzde 250-300 civarında yansıdı. Üreticilere müdahale edilmesi lazım. Şu anda da stok biriktirdikleri için onların da elinde birikmiş çünkü üretim olmadığı için satamıyor. Ciddi bir dengesizlik var. Kontrolden çıkmış bir araba gibi. Devlete iş yapan taahhüt firmalarının çoğu yüzde 70-80 oranında zarar etti. Konut sektöründeki firmalardan da zarar edenler çok oldu ama taahhüt sektöründe ciddi bir yıkım oluştu. Bu durum inşaat sektöründeki istihdamı da etkiledi. Üretim olmadığı için istihdam oranı da düşüyor” ifadelerini kullandı.
‘Elektrik, doğalgaz faturaları 4 katına çıkınca işletme sahipleri de mecburen ürünlere zam yapmak zorunda kalıyor’
Elektronik eşya satıcısı Şiyar Göktimur ise enflasyonun yukarıya seyrinin tüm teknolojik eşyalarda 4 kata kadar artışa sebep olduğunu söyleyerek “2022 yılında enflasyon elektronik sektörünü de vurdu. 2022 yılı başında ortalama 1500 lira maliyeti olan bir telefon bugün 4 bin lirayı geçmiş durumda. Aynı telefon ve aynı marka. Bu tüm elektronik eşyalar için öyle. Tüm elektronik eşyalarda son bir yılda 3-4 kat fiyat artışı oldu. Bunun sebebi sadece doların yükselmesi değil. Devlet tarafından yapılan vergi zamları da çok etkili. Yine işletmelerin girdi maliyetleri de etkiliyor. Elektrik, doğalgaz faturaları 4 katına çıkınca işletme sahipleri de mecburen bu ürünlere zam yapmak zorunda kalıyor. Bundan yine en çok küçük esnaf zarar görüyor. Büyük işletmeler milyon dolar stoklara sahipler, dolayısıyla zam geldikçe daha çok kazanıyorlar. Ama küçük esnafın elinde fazla mal yok, bu nedenle zarar ediyor. Kazanan büyük zincir elektro marketler oluyor” dedi ve devam etti:
“Bizi en çok etkileyen ÖTV, KDV vergilerin aşırı oranda artmasıdır. Müşteri bir telefon kendine 2 telefonu devlete alıyor. Bu bizi de çok zorluyor. Müşteri kaçak ürünlere yöneliyor. Sınır kapılarında bu yoğunluğu görüyoruz. Milyon dolarlar bu nedenle yurtdışına gidiyor. Sebebi de aşırı vergi artışıdır. Bu bizi de etkiliyor, müşteri bizden alacağına kaçak ürünleri tercih ediyor.”
‘Elektrik artıyor, doğalgaz artıyor, asgari ücret artıyor ama satışlar artmıyor, aksine azalıyor’
Göktimur “Geçmiş yıllarda küçük bir işletmede bile 7-8 kişi çalışırken şu an çalışan sayısı 2 kişidir. Bu bile fazla geliyor. Çünkü elektrik artıyor, doğalgaz artıyor, asgari ücret artıyor ama satışlar artmıyor, aksine azalıyor. Bu nedenle bütün küçük esnaf daralmaya gidiyor. Sebebi de yüzde 300, yüzde 400’e varan devletin kendi eliyle yaptığı vergi, elektrik, doğalgaz ve benzeri zamlardır. Bu zamlar vatandaşı da ikinci el telefon almaya zorluyor. Çünkü asgari ücret alıyor ve o ücretle yeni bir telefon alması mümkün değil. Genelde çok eski modeller, 7 yıllık telefon modellerini, bozuk arızası olan, tamir görmüş telefonları tercih ediyor” diye konuştu.
‘Baskı maliyetlerinin hepsinde bir artış oldu, yayın kuruluşları bu artışları olduğu gibi satışlara yansıtamadı’
2021 yılının enflasyon şampiyonu olan kağıt, bu yıl içerisinde basın yayın sektörünü zora sokmuş görünüyor. Yerel basından artan maliyetler sebebiyle basılı yayınlara son vermesi haberleri geldi. Basın yayın sektörünün ekonomik anlamda yaşadığı sıkıntıları aktaran gazeteci Mehmet Erdoğan Elgin “Medya sektörünün son birkaç yıldır devam eden belli başlı sıkıntıları var. Birincisi, basılı yayınlar için artan kağıt maliyeti. Bu yıl özellikle enflasyonun yükselmesiyle beraber kağıt, mürekkep, baskı maliyetlerinin hepsinde bir artış oldu. Yayın kuruluşları bu artışları olduğu gibi satışlara yansıtamadı. Bu da kar marjlarında ciddi bir erimenin yanı sıra zararına satış noktasına geldiğini gördük. Bir de basın emekçilerinin durumu var. Günün sonunda basın çalışanları düşük maaşlara çalışıyorlar. Artan ekonomik koşullarda medya emekçileri ciddi anlamda ezildiler. 2022 genel olarak, bu sektörde çalışan bizler için hiç iyi geçmedi, birçok sektörde olduğu gibi” diye konuştu.
‘Sektör hiç kolay bir dönemden geçmiyor’
Basın sektöründeki girdileri ithal kalemler olduğuna dikkat çeken Elgin “Bu işi sürdürülebilir olmaktan çıkardı. Ben bir gazeteci olarak belli yayınları takip ediyorum, belli dergileri özellikle takip etmeye çalışıyorum. Onları alırken bile o fiyat artışlarının ne seviyelerde olduğunu görüyoruz. Bu mecraların da bu kadar fiyat artırmasına rağmen, sürdürülebilirliği o kadar zor oluyor ki ekonomik anlamda. Sektör hiç kolay bir dönemden geçmiyor” dedi.
‘Gelecek sene 2022’deki sıkıntıların da artarak devam edeceğini düşünüyorum’
2023 için çok da umutlu olmadığını söyleyen Elgin “2022’deki sıkıntıların da artarak devam edeceğini düşünüyorum. Dijitale kayış bekleyebiliriz. Ama dijitalde de reklam gelirleriyle ilgili sıkıntılar var. Hala reklam verenin ciddi anlamda basılı ya da televizyon tarafına daha fazla reklam bütçelerini ayırdıklarını görüyoruz. O tarafta da ekonomik sürdürülebilirliği sağlayabilecek şekilde bir bütçe akışını görmüyorum. 2023’te de çok radikal bir değişim olacağını düşünmüyorum. 2023 birçok sektör için belirsizliğin ve zorlukların olacağı bir yıl olacak ama basında çok daha zor bir yıl olacak gibi gözüküyor” ifadelerini kullandı.
‘Nitelik bozulduğunda satışlar da düşünce bu iş ekonomik olarak sürdürülebilir olmaktan uzaklaşıyor’
Elgin sözlerine “Basında genel olarak nitelik bozulduğu için artık eskisi kadar talep edilmiyor. Bunun da ciddi anlamda etkisini görüyoruz. Maalesef, ben de bu sektörün bir parçası olarak, açıkçası okuyucuları çok da tatmin edecek haber içerikleri üretilemiyor. Bunların bir kısmını dijital mecralarda, özellikle belli bir yaş deneyimi olan gazetecileri YouTube gibi mecralarda bir şeyler yaptığını görüyoruz. İyi olanlar da var ama genel medya ortalamasına baktığımızda içerik kalitesi anlamında da çok ciddi sıkıntı var. Zaten Türkiye çok okumayan bir ülke ve ülkenin azınlığı belli şeyleri takip ediyor. Bu kişilerde de bir kalite algısı var. Eğer siz bu kaliteyi tutturamazsanız zaten bu küçük azınlığın ürettiğiniz içeriği satın almamasına dönüşüyor. Bu da olduğunda zaten ekonomik şartlar çok ağır, satışlar da düşünce iş ekonomik olarak sürdürülebilir olmaktan uzaklaşıyor” şeklinde son verdi.
Hazırlayanlar: Sertaç Kayar, Osman Nuri Cerit, Burcu Okutan