“Avrasya'da iyi komşuluğa ve jeopolitik işbirliğine, süper kıtamızın tüm ülkelerinin ulusal kalkınma sorunlarını eşi görülmemiş derecedeki zor uluslararası ortamda çözmek zorunda kaldığı şu anda özellikle ihtiyaç duyulmaktadır. Artan türbülansın ana nedeni, sözde 'kolektif Batı'nın tüm doğru ve yanlışlarıyla uluslararası arenadaki hakimiyetini sürdürme konusundaki inatçı arzusudur, ancak bu hakimiyet giderek azalmaktadır. Yeni ‘güç merkezleri’, yeni bölgesel ve bölgeler arası entegrasyon birlikleri oluşturuluyor ve çok kutuplu bir dünya oluşturmanın nesnel süreci hızlanıyor. Yeni bağımsız ekonomik büyüme, mali güç, siyasi nüfuz merkezlerinin konumlarının güçlenmesini yavaşlatmak imkansızdır ve bugün Avrasya’da bunların ortaya çıkışına tanık oluyoruz. Dünya ekonomisinin ve siyasetin odağı Avrupa-Atlantik'ten Avrasya'ya kaymaya devam ediyor. Batı, BM Şartı'nın ruhuna aykırı olarak hegemonyasını çılgınca sürdürmeye çalışırken, dünya toplumunu kendi diktasına boyun eğdirmek için şantajlara, doğrudan tehditlere ve ültimatomlara başvurmaya çalışırken, Avrasya'da ise, abartmadan söylüyorum, stratejik önem taşıyan nesnel süreçler gelişmektedir. Kıtadaki ülkeler, kalkınma modellerini, dış ortakları seçme ve karşılıklı olarak zenginleştirici entegrasyon projelerine katılma konusunda artık gerçek bir özgürlüğe sahiptir. Günümüzde dışarıdan olumsuz, suni, caydırıcı etkiye maruz kalmayan biçimlerde etkileşime geçiş ile ilgili görevlerin gündeme gelmesi tesadüf değildir. Bu aynı zamanda dolar ve avroya alternatif para birimlerinde karşılıklı anlaşmaların artan eğiliminde de kendini gösteriyor.”