Enver Aysever’in Yolcu Yolunda Gerek programının konukları, ekonomi profesörleri Korkut Boratav, Oğuz Oyan ve Aziz Çelik olurken, siyaseti ise CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’ydı.
Şerdil Dara Odabaşı: Belki yeni bir 1 Mart tezkeresi yaşanacak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik terör soruşturması ile ilgili konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, bizlerin terörizmle yan yana gelmemiz mümkün değil ama bu algı yaratmak için, olmayan şeyleri olmuş gibi göstermek için yaptıkları yaftalamalar.” dedi.
Odabaşı, İmamoğlu görevden alınırsa belediye meclisinde Cumhur İttifakı’nın çoğunlukta olarak yeni başkanı seçme yetkisine sahip olmasına ilişkin ise farklı bir değerlendirmede bulundu.
Odabaşı, 2003 yılında Irak’ı işgal etmek için ABD askerlerinin Türkiye’ye gelmesini kapsayan 1 Mart teskeresini Ak Partili vekillerin de veto ettiğini hatırlatarak şunları söyledi:
“Bir seçimden bahsediyoruz. Orada meclis üyeleri kendi vicdanlarıyla oy kullanacaklar. Ben AK Partili veya MHP’li meclis üyelerinin vicdanlarında bu yapılanları kabul ettiklerine inanmıyorum. Belki burada da yeni bir 1 Mart tezkeresi yaşanır. Nasıl o zaman da tezkerenin çıkacağına herkes yüzde 100 emindi ama oradaki milletvekilleri vicdanlarını kullandılar.”
Özgür Özel: Hollanda büyükelçimiz de terörle ilişkili mi
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de programda siyasetin gündemini değerlendirdi. İBB’ye yönelik başlatılan ‘terör soruşturmasına’ değinen Özel şu yorumda bulundu:
“Savcılığa bir şeyler bildirmiş ama bildirdikleri içinde ‘1400 kişi, 600’ü kendisi 800’ü yakınları üzerinden terör örgütüyle ilişkili’ deniliyor. Biz de sorduk hemen; Hollanda Büyükelçimiz yakını üzerinden terör örgütü ile ilişkili mi diye. Şaban Dişli’nin kardeşi 15 Temmuz darbesinin fiilen birinci, kağıt üzerinde ikinci adamı. Ayrıca İçişleri Bakanı Yardımcısı İsmail Çataklı’nın kardeşi de FETÖ firarisi. Bunlar ortada dururken İBB’de yerleri süpüren bir temizlik işçisinin ikinci kuşaktan akrabalarının filanca terör örgütü ilişkisi varmış diye CHP’nin seçilmiş belediye başkanı hakkında terör soruşturması başlatıyor.”
'Soylu’ya göre oğul teröristse baba zaten terörist'
Özgür Özel, Enver Aysever’in “Suç ortaklığı yapılabilir dedim bugün. Yani sizin görevden alınan belediye başkanınız ya da il başkanınız neyle suçlanıyorsa ‘Biz de buna ortağız’ diyebilir genel başkanlar topluca. Bu konuda ne düşünüyorsunuz” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Genel başkan bunu yaptı aslında. Süleyman Soylu’nun bakan olduğu bir ülkede bu dediğiniz yapıldı. Baba-oğul gibiyiz dedi genel başkan İmamoğlu için. Soylu’ya göre oğul teröristse baba zaten terörist oluyor. Suçun şahsiliği ilkesi diye bir şey kalmadı ki artık. Eğer baba bir suç işlediyse, oğul; oğul işlediyse baba sorumlu tutulup kurumlardan ihraç edilebildiğine göre baba-oğul ilişkisi içindeyim dediğinizde Ekrem İmamoğlu’na atfedilen bütün suçları Kemal Bey de sahiplenmiş oluyor. Biz de Kemal Bey’in diğer evlatları olarak kardeşimize sahip çıkıyoruz. O ne suç işlediyse biz de işlemiş sayılabiliriz.”
Korkut Boratav: Asgari ücret zammı birkaç ayda eriyecek
Prof. Dr. Korkut Boratav da açıklanan asgari ücreti ve Türkiye’yi bekleyen ekonomik senaryoları değerlendirdi. Boratav’ın değerlendirmeleri şöyle:
“İktisatçılar ve sağduyulu herkes şu tespiti yapabilir; 2021’de asgari ücret yüzde 50,5 arttı. O senenin enflasyonu yüzde 36’ydı. Ne oldu? 2022’de enflasyon yüzde 84,4’e çıktı. Asgari ücret artışını temmuz zammıyla güya telafi ettiler ama asgari ücrette her zam Türkiye’de tamamen denetimsiz olan sermaye bloku tarafından fiyatlara fazlasıyla yansıtılıyor. Asgari ücret yüzde 50,5 artıyor, enflasyon yüzde 84’e çıkıyor. Dolayısıyla bugün yapılan zamla birlikte geçen seneye göre yüzde 100 zam yapılmış oldu. Fakat mesele şudur; asgari ücreti ödeyen her işveren, her şirket elindeki imkanlarını mevcut fiyatlara daha fazla yansıtmak için kullanıyor. İşte bu yüzden sermayenin milli gelirdeki payı 2016’dan bu yana kat be kat artmış durumda.
Kamu personelinin toplu sözleşmesindeki ayarlamaya göre yılbaşında yüzde 18 civarında bir zam görecekler. Fakat asgari ücretin ilaveten tetiklediği enflasyonun zararını görecekler.”
Boratav: 6’lı Masa’nın programından da IMF çıkıyor
“Gelelim Bakan Nebati’nin tespitlerine… Bu dengesiz gidiş, şu veya bu şekilde 2023’te çok ciddi bir kemer sıkma operasyonunu gündeme getirecek. Biz ona kestirme ifadesiyle IMF programı diyoruz. Ama bir IMF programının kredisiyle ve doğrudan doğruya IMF uzmanları gelerek bir anlaşmayla olması şart değil. O reçete aşağı yukarı bellidir.
İktidar değişse de değişmese de bu yaşanacak. Zaten şu anda Altılı Masa’nın ekonomi kadroları aşağı yukarı bu programın sonunda bir ciddi ve ağır bir istikrar programıyla dengeye getirilmesi gerektiğini savunuyorlar. Yani enflasyonla mücadelenin neo-liberal modeldeki standart reçetesi; kemer sıkarak, ekonomiyi küçülterek işsizliği daha da artırarak, fiyatları aşağıya çekme. Yani bölüşümü bozan bir büyüme süreci bu sefer ilave bir küçülme süreciyle daha da vahimleştirecek.”
Aziz Çelik: Asgari ücrete zam çare olmaz iddiasına karşı çıkıyorum
Prof. Dr. Aziz Çelik, açıklanan asgari ücreti ve ekonomiye nasıl yansıması olacağına dair konuştu. Çelik, “Asgari ücret şu anda bir miktar üzerinde olsa da birkaç ay sonra açlık sınırının altında kalacak” dedi.
“Ne verirseniz verin bu zamlar karşısında sistem çöker” görüşüne karşı çıkan Çelik şu ifadeleri kullandı:
“Bu ‘ne olursa olsun işe yaramaz’ iddiasına ben katılmıyorum. Asgari ücretin artması için yürütülen mücadele, çalışanların geçim şartlarını iyileştirip kendilerini koruma mücadelesi olarak okunmalı.“Ne alınırsa alınsın işe yaramayacak” iddiası, oldukça saçma bir iddia. Yüksek enflasyon karşısında işçilerin kendilerini koruyabilmelerinin yegane yolu ücretlerini artırmaktır. Bu çerçevede değerlendirilmeli.”
İşsizliğe dikkat çeken Aysever, “İşçi ben sendikalı olayım diyebilir mi bu işsizlik ortamında” sorusunu yöneltti. Çelik, bu soruya da şöyle yanıt verdi:
“Sendikalaşma işveren ya da siyasal iktidarın onayıyla olmadı. Ya bu çerçeveden çıkıp örgütlenme düzeyi artacak ya da bu koşullarda herkesin asgari ücrete doğru çekildiği bir yol izlenecek. Araba lastiğine tel üreten bir fabrikada grevin milli güvenliği bozduğu gibi bir masala inandırılıyoruz.”
Oğuz Oyan: Bütçenin sekizde biri başlangıç ödeneği olarak faize ayrıldı
İktisatçı ve siyasetçi Oğuz Oyan da asgari ücrete ve bunun halka yansımasına dair değerlendirmelerde bulundu. Borsadaki sermayenin yerli olduğuna dikkat çeken Oğuz Oyan şu uyarıyı yaptı:
“Yabancı sermaye borsadan çıktı esas itibariyle. Borsadaki oyuncular şu an yerliler. Bunlar büyük darbeler yiyecekler. Şu an borsa şişiyor çünkü dolar kazandırmıyor. Faiz zaten düşük. Borsaya girdikçe banker hikâyesi gibi borsa artıyor. Ama girişler durunca ne olacak? Aşağı doğru gidecek. Ani bir çöküş olabilir. Kurla borsa yatırımları arasında bir parite var. Kurlar yükselse ya da faiz yukarı gitse o zaman borsa geriye gider. Çünkü bütün bunları alternatif yatırım alanları olarak düşünelim. Cebinde para tutan biri faize mi versem, devlet tahvili mi alsam, dolara mı geçsem ya da borsaya mı yatırayım diye düşünüyor. Borsanın zaten bir kumar özelliği var ama Türkiye’de daha fazla. Bu kripto paralar meselesine de benziyor biraz. Serseri mayın gibi dolaşan büyük tasarruflar var ortada. Bunlar her an bir yerden çıkıp başka bir yere girme eğiliminde olabiliyor. Bu da tabii toplu çöküşlere neden olabiliyor.”