EKSEN

'ABD'de Ukrayna konusunda savaşın sürmesini isteyen şahin kanat kazanmış görünüyor'

Prof. Hasan Ünal'a göre, ABD yönetimi kasımdaki Kongre seçimleri öncesindeki müzakere mesajlarına karşın Ukrayna'daki krizi körüklemeyi tercih etti. Ünal, Polonya rolünün konuşulduğu bir sırada Rusya liderliğinin Minsk ziyaretine dikkat çekti. Ünal, Türkiye'nin krizdeki tarafsız pozisyonuyla diplomasi öne çıktığında öncü rol oynayacağı görüşünde
Sitede oku
ABD'den Ukrayna çatışmasını tırmandıracak adımlar art arda geliyor. Ukrayna'nın özellikle Bahmut/Artemovsk cephesindeki ağır kayıplarının ardından Patriot sistemlerinin tedakinin gündeme geldiği bir ortamda Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, ABD'yi ziyaret etti. ABD başkanlarının kullandığı Air Force uçağıyla Washington'a uçan Zelenskiy, Kongre'deki ortak oturuma hitap etti. Biden yönetimi de Zelenskiy'nin ziyareti vesilesiyle Ukrayna'ya 1 adeta Patriot bataryasının yanı sıra 45 milyar dolarlık ek yardım açıkladı. Biden, "Sayın Zelenskiy endişelenmeyiniz, Ukrayna'nın yanındayız" vurgusu yaparken, Zelenskiy de Kongre hitabında "Paranız sadaka değil, küresel güvenlik ve demokrasiye yapılan bir yatırımdır” ifadelerini kullandı.
Rusya bu ziyaret ve verilen mesajların ABD ve Ukrayna'nın müzakere ile ilgilenmediğinin göstergesi olduğu değerlendirmesinde bulundu. Devlet Başkanı Vladimir Putin, Patriot hava savunma sistemlerinin tedarikinin ihtilafın uzayacağı anlamına geldiğini belirtti. Moskova bu sistemlerin de hedef olacağının altını çiziyor.
Rusya cephesinde ise iki önemli gelişme yaşandı. Putin öncülüğünde Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un yer aldığı heyetin Belarus başkenti Minsk'i ziyareti ile Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev'in Çin'e düzenlediği ziyaret. Rus heyetinin Minsk ziyaretinde 'Birlik devletinin' ekonomik ve askeri planda entegrasyonu ele alınırken, Medvedev Çin Devlet Başkanı Şi Jinping tarafından kabul edildi. Medvedev'in Putin'in özel mesajını ilettiği Şi'nin, 'daha adil bir küresel yönetim için Rusya'yla yakınlaşmaya hazır oldukları' vurgusu dikkat çekti.
Ukrayna çatışması etrafında son gelişmeleri Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Hasan Ünal ile konuştuk.

'Tanklara binmişler, Rusya’ya sefere hazırlanıyorlar sanki. Fantezi dünyaları çok geniş'

Prof. Hasan Ünal’a göre, Amerikan yönetimi Ukrayna’daki kriz sürecini körüklemeyi tercih etmiş görünüyor. Kongre seçimleri öncesinde basına sızdırılan görüşme olasılığı yahut ABD Genelkurmay Başkanı'nın 'savaşın kazanılamaz olduğu' görüşlerinin yitip gittiğini belirten Ünal, 'tanklara atlayıp Rusya'yı paramparça edecek, köleleştirecek bir fantazi dünyası kurulduğunu' söyledi. Ünal, bu süreçte şahin kanadın kazanmış göründüğünü kaydetti:
“Kasımdaki Kongre seçimlerinin ardından Amerikan yönetimi, Ukrayna’yı Rusya ile uzlaşma amaçlı müzakerelere yönlendireceklerdi, o günlerde Biden’ın açıklamaları bu yöndeydi. Pentagon’un açıklamaları bu tarzdaydı. ABD Genelkurmay Başkanı’nın açıklaması manidardı; ‘Birinci Dünya Savaşı’nın birinci yılında 1 milyon kişi öldü. Eğer savaş o noktada müzakere ile durdurulsaydı, 1 milyon ölmüş olacaktı. Ama dört yıl sonra 20 milyon kayıp oldu' dedi. Aslında askeri manada şunu demiş oldu. Bu savaş kazanılamaz. Çünkü bazıları kendini kaptırmış durumda. Ukrayna bu savaşı kazanacak, Rusya’yı Kırım dahil tüm topraklarından atacak. Birçokları var ki tanklara binmişler, Rusya’ya sefere hazırlanıyorlar sanki. Romanya, Polonya, Baltık ülkeleri... Bunlar Rusya’yı paramparça edecekler. Hatta köleleştirecekler, kendilerine ait yönetim vermeyecekler. Fantazi dünyaları çok geniş. Aynı günlerde Pentagon ve kısmen de Biden böyle söylerken şöyle gerekçelendiriyorlardı. Askeri olarak bu savaş pek kolay kazanılacak bir savaş değil o yüzden bunu artık durdurmak lazım. Zelenskiy’ye ‘Putin ile ön şartsız görüşmeye başlasan iyi olur’ demeye başladılar. Bu birçok gazeteden sızdı. Aynı günlerde Dışişleri Bakanı Blinken ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan da böyle bir çözüme istekli değildi, ‘Biz bu savaşı sürdürmeliyiz’ diyordu. Askerler ‘Bu savaş kazanılamaz, dolayısıyla bir yerlerde durdurması lazım’ derken, siviller sonuna kadar götürmekten yanaydılar. Washington’da artık Blinken ve Sullivan’ın temsil ettiği kanat kazanmış görünüyor. Amerikan derin devleti diyebiliriz. Birçok Amerikalı uzman buna, savunma sanayi, silah şirketleri ve bağlantılı olan gruplar, partiler diyorlar. Amerika içinde bir tartışma var. Oraya doğru evrilmiş durumda, demek ki savaş devam edecek."

'Savaşların bir tarafı da elinizdeki silahları sergilemek'

Ünal, diğer yandan savaşın devamının sahaya sürülen silahlardan da görülebileceğini belirtti:
"Öte yandan savaşın devam edeceğini şuradan da görüyoruz. Rusların son yaptıkları açıklamalarda ellerindeki en güçlü silahların da savaşa sokulacağı söyleniyor. Savaşların bir tarafı da şudur. Kendinizi bir mücevherci dükkanı gibi düşünün, elinizdeki mücevherleri sergilemeye başlarsınız. Arap-İsrail savaşlarında kimin elinde ne var? İsrail, Amerika’nın şu silahlarını kullanıyor. Arap tarafı hava savunma silahı olarak şunlar kullanılıyor, demek ki kötü değil. Balkan savaşları sona erdiğinde o güne Alman silahlarının üstünlüğüne inanılırken, Fransız topları, ağır makinelisi ve tüfeklerinin hiç de fena olmadığı ortaya çıktı. Biz de yapıyoruz. Elimizdeki kendi imalatımız olan silahları değişik yerlerde biz de sergiliyoruz.”

‘Ukrayna’nın Batı bölgeleri dolaylı yoldan NATO’ya girmek için Polonya’ya katılmak konusunda istekli’

Ünal, Rusya liderliğinin Belarus’taki son temaslarının da önemli olduğu görüşünde. Putin'in ilk defa Minsk'e gittiğini belirten Ünal, bu temasların Polonya'nın Ukrayna'nın batı bölgelerinde var olmasının konuşulduğu bir döneme denk geldiğini söyledi:
“Belarus’taki görüşmeyi önemsiyorum. Bugüne kadar Belarus lideri Lukaşenko ile Putin, hep Moskova’da görüşmüşlerdi. İlk defa Putin ‘ağır topları’yla birlikte Minsk’e gitti. Oradaki görüşmelerde bir şeyler var. Basına sızdığından çok daha fazlası olmalı ama ne bilemiyoruz. Belarus savaşa mı girecek? Narışkin’in ve Rusya’da belli elit çevrelerin aylardır söylediği bir şey var; ‘Polonya aslında Ukrayna’nın Batı bölgelerine el koymaya hazırlanıyor’. Ukrayna’nın Batı bölgeleri de aslında Polonya’ya katılmaya daha istekli. Bunu dolaylı olarak NATO’ya girmek olarak görüyor olabilirler. ‘Ukrayna üzerinden NATO’ya giremiyoruz, Polonya üzerinden girelim’. Bu tehlikeli bir gelişme. Polonya asker gönderirse o zaman Belarus da mı Ukrayna’ya asker gönderir? Öbür taraftan Bakhmut’taki savaşın nereye evrileceğini de görmek lazım. Eğer Zelenskiy oraya gittiyse... Görüntüleri yayınlandı ama bunlar bazen sahte de olabiliyor. Bir ara Zelenskiy’i beş Avrupa başbakanının ziyaret ettiği söylenmişti. Oysa Polonya’da bir araya gelmişler. Bize öyle yutturmaya çalışmışlardı. Şimdi ne olduğunu bilmiyoruz. Önemli gelişmelerden biri, Medvedev’in Çin’e gönderilmesi. Çünkü Ruslar savaşın yeniden şekilleneceğine dair bir şeyler göstermeye çalışıyorlar. Rusya açısından savaşın en elverişli mevsimine giriyoruz. Eksi 15’lerde hava, tank savaşına uygun bir hava var.”

'Almanya bütün yönüyle Amerika’nın tamamen içine sızdığı bir devlet görüntüsü veriyor'

Diğer yandan Ünal, Avrupa'nın durumu, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Avrupa savunmasının ABD'den özerk olması, hem Avrupa hem Rusya'ya güvenlik sunan bir barış ve diplomasi masasında Türkiye ve Çin'i bulmak tedirginliğini ifade ettiği açıklamalarını da yorumladı. Fransa'nın Almanya'dan daha bağımsız durma potansiyeli olduğunu dile getiren Ünal, ancak içinde bulunduğu ittifaklar düzeninin bunlara geçit vermediğini belirti. Ünal, Türkiye'nin ise olası bir barış sürecinde girişimin öncüsü olma şansının yüksek olduğunu kaydetti:
“Bu Fransa’nın çıkmazı zaten. Fransa, Almanya ile birlikte bir şeyler yapmak istiyor. Avrupa’da, Amerika’ya alternatif bir güç birliği oluşturması tek başına mümkün değil. Fransa’yı hafife almamak lazım. İngiltere, Almanya, İtalya’nın ürettiği silah sistemleri çoğunlukla konsorsiyum şeklinde oluyor. Fransa’nın tamamen kendine ait. Fransa’nın silah sanayi az değil. Fransa’nın yine de kendi başına bir süper güç haline gelmesi mümkün değil. Ama bunu yapmak da istiyor. Almanya gibi ezilmiş bir psikolojiye sahip değil kendi ayaklarının üzerine basan bir ülke. Bu çıkmazın içinde debeleniyor. Macron da ekonomi politikaları itibariyle Amerika’ya yakın birisi. Öbür söylediği çok doğru, mesela bir barış girişimi olduğunda Türkiye’nin bu girişimin öncüsü olması şansı çok yüksek. Rus ve Amerikan istihbaratını ilk defa savaş sırasında kim buluşturdu? Tahıl anlaşmasını yaptıran kim? Hepsi Türkiye. Bu az buz bir iş değil. Türkiye Rusya arasında enerji hub’ı olmaktan tutun bu bir tahıl merkezine dönüşmesi projelerine kadar inanılmaz olumlu gelişmeler var. En önemlisi Türkiye, Ukrayna savaşında izlediği politikayla iki taraf arasında güven oluşturdu. Sadece Rusya ile değil Ukrayna ile temasımız da çok iyi. Ukrayna’nın bizden hoşnutsuz olduğuna işaret var mı? Macron’un da böyle bir şey yapması lazım. Ama Fransa’nın içinde bulunduğu ittifaklar düzeni bunu mümkün kılmıyor. Almanya böyle bir şey yapabilir mi? Türkiye’nin jeopolitik rahatlığında olsa, kendi ekonomik gücünü de düşündüğünüzde Almanya süper güç gibi kendini konumlandırabilir. Yapamıyor çünkü bağımlılıkları var. Almanya bütün yönüyle Amerika’nın tamamen içine sızdığı bir devlet görüntüsü veriyor. Kuzey Akım boru hattına yapılan sabotajları inceleyemiyorlar.”

‘Türkiye çok kutuplu dünya düzenini daha iyi okuyan bir dış politika benimsediği için dik durabiliyor'

Türkiye’nin çok kutuplu dünya düzenini daha iyi okuyan bir dış politika benimsediği için İsveç ve Finlandiya konusunda dik durabildiğini söyleyen Ünal, “Çok kutupluluk ama nükleer silahların olduğu bir çok kutuplu dünya düzenindeyiz” ifadelerini kullandı:
“Türkiye, İsveç ve Finlandiya konusunda ne kadar dik durabiliyor? Bütün bu çok kutuplu dünya düzenini daha iyi okuyan bir dış politika benimsediği için. Macron’un bu söyledikleri bence yerinde tespitler. Çok kutupluluk ama nükleer silahların olduğu bir çok kutuplu dünya düzenindeyiz. Taktik nükleer silahların kullanılması ihtimalinin bu savaş böyle devam ederse giderek artacağı bir düzlemdeyiz. Acaba Rusya’yı Ukrayna’da sıkıştıralım derken, bu iş şöyle mi oldu? Belarus konusunda Putin’in açıklamalarından birinde, ‘NATO neredeyse bütün gücünü bize karşı seferber etmiş durumda’ dedi. Bu üç aşağı beş yukarı doğru bir tespit. O da NATO’ya karşı bütün gücünü kullanmaya kalkıştığında bunun içine taktik nükleer silahlar da girecek mi? Toplam taktik nükleer silah başlığında da Rusların Batı’ya karşı üstünlüğü var.”

‘Türkiye böyle devam ederse en azından büyük tehlikelerin sıçrama ihtimali zayıf’

Rusya’nın Ukrayna tarafını yıpratma stratejisini izlediğini belirten Ünal, Türkiye’nin bu politikasının devamlılığı durumunda büyük tehlikelerin kendisine sıçramayacağı görüşünde:
“Öte yandan savaşın bir tarafı daha var. Ursula von der Leyen, 'Ukrayna şu ana kadar bizim için 100 bin Ukraynalıyı kaybetti’ diyor. Eğer bu rakam doğruysa ki Ruslar daha fazla olduğunu söylüyorlar, bunu yaralılarla birlikte 4 ile çarparsanız demek ki Ukrayna’nın kaybı 300 bin civarında. Rusların savaş analizlerinin iki türü var. Bir toprak kazanma üzerine savaş analizi yapıyorlar. Bir de karşı tarafa askeri kayıp verdirme üzerine. Galiba Rusların taktiği ikincisi. Ukrayna’yı sürekli savaşta tutarak kayıp verdiriyorlar. Bunun sonucu nereye gidecek? Çok tehlikeli bir yere soktular savaşı. Türkiye böyle devam ederse en azından bize büyük tehlikelerin sıçrama ihtimali zayıf.”
Yorum yaz