‘Suriye’nin talepleri ciddiye alınmalı’
“Sadece Amerika değil, bütün Batılı istihbarat örgütlerinin hareketsiz kalacağını, hiçbir şey yapmadan süreci izleyeceğini düşünmek iyimserlik olur. O yüzden bizim burada yapmamız gereken şey süreci hızlandırmak ve cesur adımlar atmak olmalı. Bizim Türkiye olarak üzerinde duracağımız konu nedir? Bunlardan birisi sığınmacıların geri gönderilmesidir. Bunların varlığı çok ciddi tartışmalara ve sorunlara yol açmış durumda. Dolayısıyla bu konunun bir neticeye kavuşturulması çok önemli. İkincisi; İstiklal Caddesindeki PKK/PYD bombalı saldırısından bu yana Suriye’ye harekat yapmayı konuşuyoruz. Bunları niye düşünüyoruz? Burada Amerika’nın koruma, kollamasında bir PKK/PYD devletçiği kurulmaya çalışılıyor. Bizzat o bölgede görev yapan Amerikan kuvvetlerinin şemsiyesi altında böyle bir şey yapılıyor. Demek ki bizim en önemli konularımızdan bir tanesi PKK/PYD devletçiğinin ortadan kaldırılması. Böyle bir alt yapının orada oluşmasına mani olmak. Bu iki konuyu ele alan bir mutabakat metni Türkiye açısından çok önemli. Kazan-kazan tekniğiyle bir müzakere yürütmek için Suriye tarafının taleplerini ciddiye almamız lazım.”
‘Suriye ile uzlaşmanın Doğu Akdeniz’e olumlu yansımaları olur’
“Türkiye ve Rusya ilişkilerine çok olumlu yansır. Çünkü Türkiye ile Suriye arasındaki böyle bir uzlaşma hızlı bir şekilde Rusya’nın alanda elde ettiği askeri başarılarını Suriye’de bir barış anlaşmasıyla taçlandırmasına götürür. Bu da Rusya açısından çok büyük bir başarı olarak kayda geçer ve benim tahminim zaten Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıma konusunda epeyce bir mesafe kat etmiş, en azından zihniyet olarak epeyce bir mesafe kat etmiş Rusya tarafı daha bizim istediğimiz noktaya gelir orada. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Rusya’nın tanımasına bence ramak kalmış durumda şu anda. Çünkü Rusya ile Yunanistan ve Kıbrıs Rumları arasındaki ilişkiler fevkalade düşmanca hale geldi. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde yeni mesafeler elde edilir. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin artan bir profili var şu anda. Biz sadece Mısır ile yakınlaştığımız için, İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirdiğimiz için Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin bu bölgedeki bütün planlarını akamete uğratmış durumdayız. Suriye ile anlaştığımız sürece de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıması adımı atabilir. Suriye ile aramızdaki böyle bir uzlaşmanın Doğu Akdeniz’e de yansımaları olur.”
‘Suriye’nin endişeleri giderilmeli’
“Suriye tarafının benim görebildiğim en önemli endişeleri; siz Suriye topraklarına giriyorsunuz. Buradaki PKK/PYD gruplarına, teröristlere karşı operasyon yapıyorsunuz. Bu toprakları PKK/PYD gruplarından arındırıyorsunuz. Fakat sonra o topraklara girip orada hastane, postane yapıyorsunuz, fakülte açıyorsunuz, kaymakam tayin ediyorsunuz. Bunları yan yana getirdiğinizde Suriye tarafının bu konularda endişeli olması için epeyce sebebi var. Bu endişeyi nasıl gidereceğiz? Örneğin şu yapılabilir; bir mutabakat metni oluşturulur ve Soçi’de eğer bir üçlü görüşme olursa orada iki lider imza atar, Putin de gözlemci gibi süreci takip eden devletin lideri olarak bulunur. Türkiye bu mutabakat metninde kendi kontrolündeki bütün topraklarda Suriye’nin etkili egemenliğinin sağlanmasına yardımcı olacağına dair söz verir. Türkiye karşı tarafa diyebilir ki; ‘Hemen bu mutabakat metinlerini imzaladıktan sonra bizim güvenlik kuvvetlerimizin kontrolünde olan bölgelere siz Suriye devleti olarak tayinler yapın. Buraya kaymakam tayin edin. Buranın eğitim sistemine öğretmenler tayin edin. Buranın eğitimini Suriye eğitim sistemine entegre edin. Hatta buraya askeri irtibat birimleri gönderin ki bizim güvenlik kuvvetleri ile irtibatta olsunlar’ Yani Suriye devleti şunu görsün; biz bu topraklarda kalıcı değiliz. Buna başlanıldığında Suriye tarafındaki endişelerin önemli bir kısmı ortadan kalkar.”