Bir süredir gündemde olan Türkiye ve Suriye’nin ilişkilerini normalleştirme sürecine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan net bir açıklama geldi.
14 Aralık’ta Türkmenistan ziyareti dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz şu an itibarıyla Suriye-Türkiye-Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz. Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” açıklamasında bulundu.
‘Bu güvenlik koridorunda biz her türlü adımı atarız’
Erdoğan, “Süratle adım atılması gereken bir diğer konu daha var” diyerek şöyle devam etti:
“Terör örgütleri Suriye'de, özellikle Suriye'nin kuzeyinde rahat durmuyorlar. Zaman zaman ülkemizi oradan tehdit, tahrik ediyorlar, her şeyi yapıyorlar. Bizim de Soçi Mutabakatı olsun, Astana olsun buralarda verilmiş kararımız var. Nedir bu karar? Sınırımızdan 30 kilometre güneyde biz rahatsız edildiğimiz zaman bu bizim güvenlik koridorumuzdur. Bu güvenlik koridorunda biz her türlü adımı atarız. Bu yeni bir şey değil Astana’da da gündemde olan bir şeydi. Daha sonra Soçi’de de görüştük, konuştuk. Yapılan iş bu. Kaldı ki bizim Suriye’de Rusya’yla olan koordinasyonumuz da yeni değil. Suriye'de bir de koalisyon güçleri olayı var. Bu koalisyon güçlerinin içinde kim var? Başta Amerika var. Yanında Fransa’sı, Almanya’sı, İngiltere’si var. Bütün bunların olduğu bir coğrafyada biz ülkemizin güvenliği için tedbirlerimizi alıyoruz.”
‘Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini, “Biz tabii bugüne kadar hep sabrettik. Ama artık sabır bitti. Şimdi onların, o rafinerileri, petrol kuyuları vesaire, bunlara yönelik de her türlü adımı attık, atıyoruz. Bu da tabii terör örgütlerinin çok büyük bir şaşkınlığın içerisine girmesine neden oldu. Bundan sonraki süreçte de olacak. Ama özellikle başta Amerika olmak üzere diyoruz ki eğer sizler hala binlerce tır silah, mühimmat, araç, gereç bunları bu terör örgütlerine vermeye devam edecek olursanız biz de her zaman söylediğimiz gibi kendi göbeğimizi kendimiz keseriz” diyerek sonlandırdı.
Rusya: Olumlu bakıyoruz
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye, Suriye ve Rusya liderlerini bir araya getirecek bir görüşme düzenlenmesi düşüncesine olumlu baktıklarını belirtti. Bogdanov, bununla beraber öyle üçlü bir görüşme düzenlenebilmesi için ilk başta Şam’ın bu konuda ne düşündüğünü netleştirmeleri gerektiğini de ekledi.
Şimdi ise Şam’dan bu konuda bir açıklama bekleniyor.
Peki, Türkiye, Rusya ve Suriye üçlü görüşmesinde temel amaçlar ne olabilir ve süreç nasıl ilerleyebilir? Türk ve Rus uzmanlar Sputnik’e değerlendirdi.
‘Bölgede saflaşmanın netleştiğini görüyoruz’
Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından bölgede saflaşmanın netleştiğini görüyoruz. Bir tarafta terör destek veren ve bölgenin kaynaklarını sömüren koalisyon güçleri diğer tarafta terörden zarar gören ve bunun bitmesi için mücadele etmesi elzem olan ülkeleri görüyoruz. Açıklamadan anlaşıldığı üzere bu sadece terörle mücadele değil aynı zamanda emperyalizmle mücadeledir. Daha önce defalarca terörden zarar gören ülkelerin birlikte hareket etmesi gerektiğini belirtmiştik bu da gerçekleşiyor.”
‘Türkiye ve Suriye ortak operasyon yapabilir’
Peki, terör bölgeden nasıl temizlenecek? Doç. Dr. Gökçe, “Burada ABD ile sıcak bir çatışma söz konusu olmaz ama ABD’nin desteklediği YPG/PKK’yla sıcak bir çatışma olabilir. Bu da muhtemel Türkiye ve Suriye’nin birlikte operasyonuyla olur. Rusya’nın bu operasyona askeri destek vereceğini sanmıyorum ama istihbari bilgiler paylaşarak destek olabilir. Suriye ve Türkiye ordularının güneyden ve kuzeyden eşzamanlı hareket ederek YPG terör örgütünün bitirilmesi konusunda bir operasyon bekliyorum. Hem Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanabilmesi hem buradaki terör örgütlerinin bitirilebilmesi hem de Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin ülkelerine sağlıklı bir şekilde dönebilmesi için mutlaka Türkiye ve Suriye’nin birlikte hareket etmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘İdlib de ortak operasyona dahil edilebilir’
Özellikle İdlib’de yuvalanan radikal terör örgütleri de önemli bir sorun teşkil ediyor. Bu konuda çözümün nasıl sağlanabileceğini değerlendiren Gökçe, “Bölgedeki terör temizlendikten sonra Türkiye, Suriye’den çekileceğini defalarca kez belirtti. İdlib’deki radikal unsurların temizlenmesi de Türkiye ve Suriye’nin ortak operasyonuna dahil olabilir. Önemli olan bölgedeki teröristlerin temizlenmesidir. Aynı zamanda Suriyeli muhaliflere ve mültecilere ülkelerine döndükten sonra garantilerin verilebilmesi gerekiyor. Şam ile muhaliflerin bir şekilde uzlaşması gerekiyor. Bunun için Suriye’nin samimi bir şekilde beyanda bulunması, af çıkarması lazım. Bunun nasıl ilerleyeceğini izlemek için bir komisyon kurulabilir ve bu komisyonun liderliğini Türkiye yapabilir. Ancak Batılı ülkelerden heyetlerin bu komisyonda yer alması manipülasyonları beraberinde getirir” dedi.
‘Erdoğan ve Esad geçmişteki kırgınlıklara rağmen hazır mı?’
Rusya Dış İlişkiler Konseyi uzmanı Kirill Semenov ise “Üç liderin görüşmesi, Suriye krizindeki neredeyse tüm sorunların çözümünün köküdür” ifadelerini kullandı. Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan Semenov, şunları söyledi:
“Moskova'nın arabuluculuğunda Ankara ile Şam arasında kurulacak en üst düzeydeki temaslar, Suriye barış sürecinin neredeyse tümünde yaşanan çıkmazın kırılmasına yardımcı olacak. Liderlerin görüşmesinden sonra Suriye'de çözüm sürecinin ne hızda ilerleyeceğini söylemek henüz zor. Bence görüşme sırasında çözüm için bir algoritma ve format belirlenecek. Birçok şey, Ankara ve Şam'ın hangi konularda anlaşmalara varacağına bağlı olacak. Şu anda Türkiye ve Suriye liderleri arasında kişisel bir husumet var. Dolayısıyla burada, kişisel faktör de belirli bir rol oynuyor. Erdoğan ve Esad, geçmişteki kırgınlıklara rağmen kişisel husumetlerin, kişisel hırsların üstesinden gelmeye ve ulusal çıkarlarını gözetmeye hazır mı? Eğer cevap olumluysa barış sürecinin önündeki engelleri kaldırmak için bir değil, iki ve hatta üç adım atılmış olur. Öte yandan şu anda bir dizi karmaşık sorun devam ediyor. Örneğin Beşar Esad, anayasa komitesi kapsamındaki muhalefet listesini tanımıyor. Muhalefet ise Esad'ı tanımamaya devam ediyor. Ancak istihbarat servisleri ve dışişleri bakanlıkları düzeyindeki üçlü görüşmelerden sonra, Şam ve muhalefetin bir şekilde yeni formatın çerçevesine uymak ve çözüm için yapıcı çalışmalar yürütmek zorunda kalacağını düşünüyorum.”