SPOR

Ahmet Hakan: İnsanlık, Macron faktörü yüzünden Fransa’nın kaybetmesine daha çok sevindi

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Arjantin'i şampiyonluğa taşıyan Dünya Kupası finaline ilişkin, "Dünyada antipatik olduğuna dair konsensüs sağlanmış tek isim Macron’dur. O kadar ki... İnsanlık, sadece Macron faktörü yüzünden Fransa’nın kaybetmesine daha çok sevindi" dedi.
Sitede oku
Ahmet Hakan'ın Fransa ve Arjantin arasında gerçekleşen ve Arjantin'i kupaya götüren 2022 Dünya Kupası finaline dair kaleme aldığı "Bir aceminin final maçı notları - Üst üste yedi gerilim filmi izlemiş kadar oldum" başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
Futbola hiç meraklı değilim. Maç falan izlemem ben. Filmciyim. Diziciyim. Özellikle de gerilim filmlerinin, dizilerinin hastasıyım. Final maçını izlemek için ekran karşısına geçtiğimde “Acaba sıkılır mıyım? Bir gerilim filmi izleyip gecemi garantiye mi alsam?” falan diye düşündüğümü itiraf ediyorum.

'42 kere ayağa kalktım, 27 kere zıpladım, 16 kere bağırdım, 8 kere yanımdaki yastığı ekrana fırlattım'

Sonra risk alıp maçı izlemeye karar verdim. OMG! Fakat bu nasıl bir şeydi böyle arkadaş. Üst üste yedi gerilim filmi izlesem asla böyle bir heyecan yaşayamazdım. Maç boyunca kırk iki kere ayağa kalktım, yirmi yedi kere zıpladım, on altı kere bağırdım, sekiz kere yanımdaki yastığı ekrana fırlattım.
Maçtan önce bizim Fulya Soybaş’ın Hürriyet’te yaptığı “Kim kazanır” anketine katılmıştım. Orada çok bilmiş bir eda takınarak “Maçı Arjantin 2-0 kazanır” demiştim. Arjantin 2-0 galipken bendeki hava bin beş yüzdü. Ama bir futbol acemisiydim ve bir kadim futbol gerçeğini fena halde ıskalamıştım: “Maç 90 dakikadır.” Bu kadim gerçek, maçın sonlarına doğru bir tokat gibi yüzüme çarptı. Azıcık sendeledim ama sonra çabuk toparlandım.
Taaa en başta kalbim Arjantin’den yanaydı. Hele Macron, “Çakma Napolyon” edasıyla ekranda belirdikçe Arjantin’e duyduğum bağlılık daha da arttı. Fakat Arjantin, Fransa’yı ezdikçe ve Fransa’nın ayağına top bile gelmedikçe... Fransa’ya acımaya başlamayayım mı? Peki ya sonra? Sonrası malum...

'Kalecinin golü yemesi doğal, kurtarması ise mucize. Oysa penaltıyı kaçıranın yatacak yeri yok'

“Kalecinin penaltı anındaki endişesi” diye eski bir kitap vardır. Bir ara bayağı popülerdi. Maçın penaltılar bölümünde işte bu kitap geldi aklıma. Daha birinci penaltıda zihnimde kitabın adını hemen değiştirdim: “Penaltı atanın penaltı anındaki endişesi.” Çünkü penaltı atanın endişesi, kalecinin endişesinden bin kat daha fazlaydı. Düşünsenize: Kalecinin golü yemesi doğal, kurtarması ise mucize. Oysa penaltıyı kaçıranın yatacak yeri yok.
Trump'ın bütün korkunçluğuna rağmen sempatik bir tarafı vardı. Merkel tartışmasız saygı uyandıran bir liderdi. Kaddafi’nin deli hallerine bile gülüyorduk. İtalya’nın faşisti Meloni’nin bile bayağı bir hayranı var. Hepsini geçtim. Kuzey Kore’nin Kim’i bile bazen dünyanın eğlencesi olabiliyor.
Peki ya Macron? Bir insan bu kadar mı sevimsizin önde gideni olur? Bir insana bu kadar mı hiçbir şey yakışmaz? Bir insan bu kadar mı her şeyiyle yapay kaçar? Dünyada antipatik olduğuna dair konsensüs sağlanmış tek isim Macron’dur. O kadar ki... İnsanlık, sadece Macron faktörü yüzünden Fransa’nın kaybetmesine daha çok sevindi.
MULTİMEDYA
Arjantin, Dünya Kupası şampiyonluğunu kutluyor
Yorum yaz